"Ah Changbin, kımıldama!"
"Acıtıyosun Lix."
"Ne yapabilirim başka türlü göremiyorum."
Changbin eğildiği yerde gözlerini devirdiğinde Felix telefonunun kamerasını içeriyi görebilecek şekilde sınıf kapısının üstündeki cama sabitledi.
"Bu sefer elimize düştü işte." dedi sinsice gülerek.
"Bir daha uğraşmayı geç adımızı ağzına alamaz. İtiraf sayfasına atalım bunu."Changbin'e daha fazla eziyet etmemek adına sırtından aşağı atladı. Bastığı yerleri eliyle temizledi sonra.
"Çok mu ağırdım sızlanıp durdun?"
Changbin belini dikleştirdi aynı zamanda yüzünü buruştururken. Felix tüy kadar hafifti onun için sorun bu değildi.
"Ayakkabıların içime geçti sadece bebeğim sorun yok."
Üniversite sınavının üstünden birkaç gün geçmişti ve bugün mezuniyet günüydü. Sabahında öğretmenlerinden diploma almışlardı ve akşamında okulun büyük spor salonunda partilemek için toplanmıştı herkes.
Sınav konusunda girerken ne kadar endişeli olsa da Changbin iyi geçtiğini düşünüyordu. Minho çoğu zamanını boş beleş geçiriyor gibi dursa da onun da iyi geçmişti, şeytan tüyü vardı çocukta.
Chan ve Seungmin'de çalıştıklarının hakkını vermişlerdi kendi düşüncelerince. Yani aralarında üzgün kimse yoktu.Bunun dışında bütün yıl boyunca onlarla uğraşan Jae artık sabırlarının sınırına gelmişti. Felix'in öğrendiği kadarıyla okullarındaki felsefe hocasıyla aralarında bir ilişki vardı. Parti için ilk okula geldiklerinde de şans eseri herkesin spor salonuna gitmesi gerekirken bu ikilinin sınıflardan birine gittiğini görmüşlerdi. Kurunun yanında yaşta yanacaktı anlaşılan.
"Zaten bi sene sınıfta kalmışlığı var bu fotoğrafla da okuldan şutlar bizim kel." dedi Felix müdürü kastederek.
Changbin boş ve karanlık koridorda elinden tuttuğu bedeni çekiştirirken beklemediği anda sağ tarafa çekilmesiyle kendini boş sınıfın içinde bulmuştu.
"N'oldu Lix?" dedi şaşkınca suratına bakarken.
Felix önce boş koridorda kimsenin olup olmadığına bakmış sonra da kapıyı kapatmıştı. Gözleriyle sevgilisini süzdü baştan aşağı.
Geçen hafta beraber boyadıkları sarı saçlarını sol taraftan ayırmış, alnının bir kısmını açıkta bırakmıştı. Siyah pantolonun üstüne giydiği beyaz gömlek üstüne tam otururken kollarını yukarı doğru katlamıştı. Kollarında göz gezdirdiğinde istemsiz alt dudağını ısırmıştı küçük olan. Gerçekten o kollar arasında olmayı çok seviyordu.
Olduğu yerden birkaç adım yaklaştı sevgilisine. Bu hareketleri Changbin'in tek kaşının havaya kalkmasını sağlamıştı.
"Yaramazlık mı yapacaksın?"
"Partiden önce kaçamak desek?"
Changbin'in suratında yandan bir gülüş oluşurken kafasını yana eğdi. "Hyunjin'in doğum gününü unuttun galiba, geç kalamayız."
Lix biraz daha yaklaşıp Changbin'i arkasındaki sandalyeye ittirdiğinde başta düşecek gibi olsada oturabilmişti. "Geç kalmayız merak etme." dedi ses tonunu sessiz tutarak.
Kendi de sandalyeye oturan sevgilisinin kucağına bacaklarını iki yana açarak oturduğunda Changbin'in elleri belindeki yerini alırken küçük olan omuzlarına koymuştu minik ellerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can i call you tonight
Fanfictionokulun yaramaz çocuğu felix, changbin'den fotoğraflarını çekmesini ister. - [changlix, chanmin, minsung, hyunin] tamamlandı.