(Koyduğum şarkıyı dinlemeyi unutmayın aşklarım)🍷
-Ares-
Odamın kapısı açıldığında Merve'yi gördüm. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu. Görmekte istemiyordum zaten. Ben ondan ayrıldıktan sonra yurt dışına gitmiş, bir daha da görüşmemiştik.
"Senin burada ne işin var?" Onu görünce bile midem bulanıyordu.
"Sana da merhaba. Görüşmeyeli uzun zaman oldu ha? Aşağıdaki ufaklık kim bu arada?Uyuşturucuları ona mı sattırıyorsun yoksa?" Helen'in hakkında yorum yapması beni kızdırmıştı."Kızım sen hayırdır ya? Aldatıp her şeyi bok eden sensin, geliyorsun bir de hesap sorup hayatıma karışıyorsun." Merve beni en yakın arkadaşımla aldatmıştı. Birkaç sene boyunca da kendime gelememiştim. Zor şeyler atlatmam beni taş kalpli bir adama döndürmüştü. Artık kimseye güvenemiyordum. Herkesin bana Merve'nin yaşatacağı şeyleri yaşatacağını düşünüyordum. "Hatamın farkındayım, özür de diledim."dedi sanki çok masum bir suç işlemişçesine.
"Peki böyle olunca bir şey değişti mi? Değiştiğini göremiyorum Merve. Zaten hata bendeydi. Seni vazgeçilmez bir insan gibi hissettirdim . İlk vazgeçeceğin kişi de ben oldum. Şimdi derhal çıkıp gidiyorsun." Artık saçma sapan sözleri canımı sıkmıştı.
"Bir şeyi değiştirmedi ama hatamı görmemi, bir daha yapmayacağımı öğrenmemi sağladı." Tekrar onunla birlikte olacağımı mı düşünüyordu? Bu yaşadıklarımdan sonra kimseyle birlikte olmak istemiyordum. Sadece her şeyi akışına bırakmak istiyordum.
"Merve peki benim kırılan kalbimi, güvenimi ne yapacağız? Sana bir daha güvenebilir miyim? Sevebilir miyim sence? Daha da zorlama git artık."
"Daha çok görüşeceğiz Ares. Şimdi gidiyorum ama tekrar karşına çıkacağım." Her söylediği şey gözümde onu daha da düşürüyordu. "Mümkünse mezarıma bile gelme." Her zaman böyle yüzsüz davranırdı.Merve tam çıkacakken arkasını döndü, bana doğru gelip dudaklarıma yapıştı. Beni hırsla öpmeye başladığında aralık olan kapıyı gördüm. Merve'yi hemen itip kendimi ondan uzaklaştırdım. Helen bizi mi dinliyordu?
Siktir her şeyi görmüştü.☾ ꕥ ☾
Kapıyı araladığımda ikisinin öpüşmesini görmüştüm. Kapıdan uzaklaşıp odama gittim. Ares'e bir şey hissetmiyorken buna üzülmem de saçmalık olurdu. Sonuçta aramızda hiçbir şey yoktu, olamazdı. Aynı evde yaşayan iki yabancıydık. Tek üzüldüğüm konuşmalarında önemli bir şey olmayışıydı.
Yatakta oturup küçük camımdan süzülen yağmur damlacıklarını izledim. Hepsi ayrı yöne gidiyor, hepsinin rotası bambaşkaydı. Ağaçlara baktığımda mevsim kış olduğundan ağaçlarda tek bir yeşillik bile yoktu. Doğa daha canlanmamıştı. Camda süzülen damlacıklar bana göz yaşını anımsatmıştı. Su damlacıklarının düşüşünü izlerken Ares odaya girdi.
"Helen nasılsın? Bir şeye ihtiyacın var mı?" dedi. Sanki yaramazlık yapıp annesine yakalanmış çocuk gibi utanıyordu. Böyle bir soru sormasını da açıkçası beklemiyordum.
"İyiyim sen nasılsın? Hayır bir şeye ihtiyacım yok sağ ol." dedim soğuk bir şekilde.
"Bende iyiyim. Senin benim odamın önünde ne işin vardı? Merve'yle beni mi izliyordun?" Duraksadım. Gözlerimi pencereden ayırıp onun gözlerine diktim gözlerimi. "Hayır sana bir şey söyleyecekken sizi gördüm. Kusura bakma işlerinizin olduğunu bilmiyordum." Yaptığı şeyi yüzüne vurmayacaktım ama bana imalı imalı konuşması sinirimi bozmuştu. "Anladım, aslında olay göründü-" Sözünü yarıda kestim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Kadeh (+18)
FantasyYağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. Şu an ondan başka birisini görmüyor, duymuyordum. Kalbim, dışarı fırlayacakmış gibi hissediyordum. "Kalp midir insana sev diyen? Yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek Helen; bir muma ateş olm...