1- Kraliyet Yemeği

74 11 20
                                    

Kadehlerin tokuşturulduğu, şen kahkahaların atıldığı ve her şeyini kaybedenlerin ağlayıp etrafa saldırdığı o gece Kral sarayın balkonunda belirdi. Kahkaha atanlar, ağlayanlar, bağıranlar susturuldu kavgaya tutuşanlar şövalyeler tarafından tutuldu. Kralın sağ kolu Jeffrey bağırarak tüm krallığa seslendi. "Kral V. Victor, önemli bir duyuru için karşınızda!" 

Bir gürültü koptu, halk ıslık çalıyor, Kralın adı ile mest oluyorlardı. Kralın tamamen halkın görüş açısına girmesi ile yanında duran yedi varisi de görünür hale gelmişti. Bir prensese eriyip biten erkekler sessiz ve hınzırca gülümserken altı prensin hepsine hayranlık duyan kadınlar çıldırmıştı, aralarından bazıları "Benimle evlen!" diye gönül rahatlığı ile bağırıyordu. Onca kalabalıktan bu kaba davranışta bulunan kadınları bulmak elbette zor olduğundan kimse onlara kulak asmıyordu.

Kral boğazını temizleyerek sevdiği kumardan, gözü dönmüş milletine gülümsedi. Her biri gözünde çöp parçasından farksız insanlara el salladı. "Bu dediklerimi krallıkların dört bir yanına yayın! Ben V. Victor ölmek için bir kaç günüm kaldığını belirtmekteyim, fakat böyle kumarbaz olarak bilinen bir krallığın önemli tahtını kolayca bir varise direkt olarak veremem! Ölmeden önce son bir kumar oynayacağım. Eşi benzeri başka hiçbir krallıkta görülmemiş bir kumar! 10 gün sonra tüm katılanlar bu sarayda toplanacak ve halkın gözü önünde kumarı oynayacağız! Sizi seviyorum sevgili halkım!"

Kral sustuğunda tezahüratlar arttı, çöp olarak gördüğü halkı karşısında yaptığı rolden dolayı kendisi ile gurur duyuyordu. En büyük varis balkondan çıkıp hızlı adımlarla babasının peşine takıldı, diğer tüm varisler aynı hareketi yaptığında Kral elini yukarı kaldırıp salladı, "Yemekte konuşuruz" diyerek çocuklarını başından savmış, hasta hali ile yatağına geri dönmüştü.

Kapı tıklatıldı. Kraldan ses gelmediğinde, içeriye Kralın sol kolu Jeffrey girdi. Kralın karşısında saygı ile eğildi. "Kralım, yemek hazır. Varisler sizi sofrada bekliyor." Uzun süredir tahta uygun birini bulmak için kendini yaşama tutunmaya zorluyordu.

Kral elini kaldırıp çıkabileceğini işaret ederken, kafası ile de dediklerini onaylamıştı. Kahya odadan çıkıp ardından kapıyı kapattıktan bir kaç dakika sonra Kral istemsizce yerinde kıpırdandı. Son senelerde hep yanında olan ve hep yanında olmasını istediği yatağından kalkarken dudaklarının arasından can sıkıcı, sitemkar bir "Of!" Havası dalgalandı. Dolabında düzgünce asılı olan, Krala yakışır şıklıkta ki takımını giydi. Mavi rengin hakim olduğu takımda sarı omuzlukları ve düğmeleri renk katarken kahve rengi kemeri ile de kahve botları eşleşiyordu. Gözleri aynada ki silüetinde gezinirken ne kadar zayıfladığının bir kez daha farkına vardı. Git gide güçten düşüyor, ölmesi kolaylaşan biri oluyordu. Gözleri yansımasında ki gözlerinde durdu, alışmışlığın verdiği rol icabı ile kolayca gülümsedi ardından her gün düşündüğü o soru zihnine akın etti. "Halk güldüğümü görüp iyi olduğumu sanıyor da, evlatlarım gözlerime bakınca içimin kan ağladığını nasıl anlamıyordu?" Bu soru uzun süredir cevapsız kalan tek sorusuydu, bu soru onu dünyaya karşı nefret ile dolduran tek soruydu. İçten içe kendisini bu soru ile zehirliyor, herkese karşı kinleniyordu. Tekrar dikkatini topladığında karanlık odadan dışarı aydınlık koridora attı adımlarını. Adımları yavaş yavaş merdivenlerden iniyor ve yemek salonuna damlıyordu. Yemek salonuna büyük bir sessizlik hakimdi. Anlaşıldığı üzere Kral gelmeden önce tartışmışlardı.

Ortamın havasını sezen Kral çocuklarına karışmama kararı alarak masada ki baş sandalyenin olduğu yere adımlarını yöneltti. Kral olduğu için her zaman başta oturması gerekiyor ve bundan memnuniyet duyuyordu. Halktan biri olarak nasıl yaşanacağını bilmeyen Kral bir kez daha bu nimetleri sunduğu için tanrılarına şükür edip yemeğini yemeye başladı. Sofrada ki şık kristal takımı kızı Anastasia seçmişti. Kraliyetin tek prensesi olduğu için babasının sol tarafında kalan ilk sandalyede oturuyordu, diğerleri ise kim önce gelirse ona göre yer kapıyorlardı. Yemeğin ilk dakikaları sessiz ve huzur dolu, hoş geçmişti. Uzun zamandır tartışmasız ailecek böyle yemek yemedikleri için bu dakikalar için minnettar fakat sonradan olacaklar için ise bıkkın bir haldeydi. Sürekli taht hakkında, para, mal-mülk hakkında konuşup tartışıyorlardı.

Elpelyum Taht KavgalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin