15- Hayatta Kal

3 0 0
                                    

Yaprakların hışırtısı birbirini takip etti, sisin varisine bir yol gösterdiler. Ölümün ya da yaşamın yoluydu bu sesler. Glace takip etti hışırtı dolu patikayı. Gecenin bir saati karnının zil çaldığını hissedebiliyordu. Ölmemek için tüm sinir hücrelerini strese sokmuş bu da onun hızlı bir şekilde acıkmasına sebep olmuştu.

Tanrıçaların sesi ormanda tekrar yankılandı. "Bir simülasyonda değilsiniz, bunu sakın unutmayın. Ormanda ölen, bir daha Elpelyum'a dönemez." tanrıçaların hatırlatması bitince Glace kulaklarını serbest bıraktı. Pembe uzun kulakların sessizliğin güzelliğini kutlamak amaçlı titreşti. Böceklerin sesleri yerlerini canavarların iniltilerine bıraktı. Glace korku ile titredi, arkasını döndü ardından önüne, bu hareketi tekrar tekrar yaptığında fark etti. Yönünü kaybetmişti. Nereye gidiyordu, ne yapmaya gidiyordu, planı neydi? Kafası karıştı. Gecenin bulutları yere indi, sis görüneni gizledi.

Glace afalladı, afalladı ve bocaladı. Ayakları birbirine dolandı, yere kapaklandı. Bedenine bir acı yayıldı, dudaklarından bir inilti kaçtı. Rüzgar sertçe esti, sis yine de dağılmadı. Dallar birbirine çarptı, ağaçlar rüzgarla dansa kalktı. Bir sağa bir sola, bir öne bir geriye, fırtınaya kurban giden ağaçlar her yöne eğildiler danslarını, sis varisini korkutarak şenlendirdiler.

"Sakin ol, bunlar gerçek değil, sakin ol..." Glace gözlerini kapattı, içinden 10'dan geriye saydı. Nefesini kontrol altına aldı, gerçeklik algısını kendiliğinden yok etti. Glace gerçekten bunların gerçekliğine inanmıyor muydu? Tekrar ayağa kalktı. bir ağacın altında sivri uçlu gördüğü odun parçasına kilitlendi, yardımı olabileceğini düşündü, odun parçasına ilerleyip yerden sivri odunu aldı. Artık bu tehlikeli savaş için hazırdı. İlk görevi hallettikten sonrasının kolay olmasını diledi.

Adımlarını sertçe attı Ateş varisi, eğer bir canavar gelirse korksun diye. Aksini yaşadı, bir dal parçasının kırılma sesini duyar duymaz yerinde sıçradı. Bedeni titriyor elinde ki dalı sağa sola sallıyordu. Ellerinde dalı tutacak güç kalmamıştı. Hesaplarına göre daha bir saattir gezdiği ormanda 5 saati kalmıştı. 1 saat içerisinde bu kadar acıkmasına rağmen yiyecek bulamayan ateş varisi ölmekten korktu. Ayakları deli gibi titriyor adım atarken yere kapaklanacakmış gibi hissediyordu. Bu yarış herkes için adil miydi yoksa sevilmeyenlere ekstra zor muydu?

Geniş ağacın gövdesine yasladı sırtını su lordu. Ne ileri ne geri gidiyordu, ışınlandığı yerde öylece yatıyordu. Amaçları ilk günü sağlam atlatmaksa neden hareket ediyorlardı ki? Su lordu kulaklarını açtı, göletlerin sesini dinledi. Yakında olanlardan haber alacağı her bir su damlasını duymaya odaklandı. Ağaçlar kuru, çamurlar yoktu. 10 metre içerisinde tek bir göl parçası bile yoktu. İşte su lordunu korkutan bu oldu. 5 saat içerisinde acıksa göletten balık tutar, susasa göletten içerdi, aklından geçenler bunlardı fakat gölet olmayan ormanda ne yapılırdı ki? İçini korku sardı fakat sakinliğini korudu, tanrıçaların ve krallıkların onları izlediğinin farkındaydı, korkan bir varisten lord olmazdı. Sakinliğini bu düşünceler ile korudu.

Şarkılar mırıldanıyor herkese korkunç gelen karanlık ormanda ağaçlarla birlikte dans ediyordu. Yeryüzü varisi Ivory için ilk görev çocuk oyuncağıydı. Korkmasını gerektirecek bir şey yoktu. Hayvanlar ve böcekler ile iletişim kurabilir ağaçlara sarılarak uyuyabilirdi. Sağ ayağı bir adım ileri gitti arından sol ayağını geri attı, belini geriye eğdi sol elini geriye uzattı, sağ eli ile bir dala tutundu. İşte bir ağaç ile dansın son kısmına yaklaşmıştı. Son adımları attı, diğer ağaçlara selam verip dansı bitirdiler. Yaklaşık 23 ağaç ile dans Ivory'i yormuş ve soluksuz bırakmıştı. Sevinçten mantıklı olmayı unutmuş ilk saatini dans ederek heba etmişti. Dans etmekten yorulmuş, şarkı söylemekten boğazı kurumuştu. Bir su kaynağının yakınında kamp kursa güzel olurdu fakat... göl neredeydi?

Elpelyum Taht KavgalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin