6- Ateş varisi

2 0 0
                                    

Mideme defalarca deşmeye çalışan sert parmaklar sayesinde gözlerim açıldı. Canım yandığı için ellerim mideme doğru yol çizmişti bile. Karşımda bana meraklı gözlerle bakan Diana'yı görünce gülümsedim. "Günün aydı mı güneş yıldızı?" bana tedirgince gülümseyip başını yana hafiften yatırdı. Gözleri dalgın bakarken sarısı ile odamı aydınlatan saçları karman çorman olmuştu. 

"Eh yani..." 

Belirsiz cevabı üzerine bembeyaz çarşaflar ile donatılmış yatakta doğruldum. Yumuşaklığı ile beni içine çekmeye çalışan yatağıma direndikten sonra karşımda oturan Diana'ya diktim gözlerimi. Onun gözlerinde bile görebiliyordum sisli olaylar düşlediğini.

"Ne oldu?"

"Glace..." adımı söyleyip susmuştu. Ne söyleyeceğini bilmeden saniyelerce konuşmasını bekledim. Saniyeler dakika gibi geldi ama yine de susup bekledim, sadece konuşmaya cesaret aradığını biliyordum. "Glace, sabah kahya bir kaç kitap getirdi. Onları okudum ve aralarında  Ay Tanrıçası hakkında bir şeyler buldum."

"Bir dakika sabah derken? Saat kaç oldu ki?"

"Şey öğlen oldu. Çok yorgun olduğunu söyleyip kimsenin sana dokunmasına izin vermedim."

"Teşekkür ederim. Pekala konuya dönelim, ne buldun?"

"Ay tanrıçası bir efsaneymiş. Bu diyar varolduğundan beri sadece bir kere ilk zamanlarda görülmüş ve karanlığa hapsedilmiş." Dianayı dinlerken yine yüzüm buruşmuştu. Bu diyarın ne kadar çirkin geçmişi vardı...

"Neden?"

"Bir çok söylenti alıntılamışlar fakat en çok şunlar tekrarlanıyordu. Ay tanrıçası Güneş tanrıçasını kıskanmış, herkes sabah uyanık olup Güneş tanrıçasını selamlayıp ona "Çok yaşa!" diye haykırırken Ay tanrıçasının bir önemi kalmıyormuş... Herkes uykuya dalıyor ve Ay tanrıçasını hiç yüceltmiyorlarmış. Ay tanrıçası önce herkesin rüyasına girip kabusa çevirmiş ardından gündüzü ele geçirip ebedi geceye maruz bırakmak istemiş diyarı."

"Yani... ne kadın haklı derim ne de haksız, kendince doğru bildiği sebepleri varmış tabii."

"Evet bir olayda haklı taraf yoktur zaten herkesin kendi doğrusu vardır."

"Peki bu geçmiş seni kötü etkiliyor mu?"

"Evet."

"Nasıl?"

"Ben güneşin gücüne sahibim, aynı zamanda Ay tanrıçasıyım. O günden sonra tüm Ay tanrıçaları karanlığa hapis kalacakmış ama tekrarda Ay tanrıçası var olmamış."

"Bu iş gittikçe garipleşiyor. Yani sen Güneş ve Aysın, cezalı bir ruhsun ve tahta geçersen olacaklardan korkuyorsun."

"Doğru."

"Diana korkmana gerek yok. O sınavı geçip kraliyetin başına oturacaksın. Gerekirse ittifak kurarız. Her savaşta arkamızda duracak kişileri toplarız. Geleceğin varisleri gibisinden, olmaz mı?"

Diana bana bir tebessüm bahşetti ardından boynuma atılarak kocaman sarıldı. "Teşekkür ederim." diyerek beni kolları ile sıkıca sarmaladı. Kapı tıklatıldığında benden uzaklaşıp tekrar kıçını yatak ile buluşturdu ve parıldayan gözlerini kapıya dikti. Gözlerimi bende kapıya diktim, gelenin kahya olduğunu bilsemde gözlerimi ordan ayırmadım. "Gel!" komutumdan sonra kapı açıldı, içeriye kahya girdi. 

"Getirdiğim kitaplar yeterli miydi leydim ?"

"Bize buranın tarihi hakkında daha fazla kitap getirebilir misin?"

"Elbette."

"Ah bu arada varisler hakkında da biraz kitap getir."

"Olur efendim."

Elpelyum Taht KavgalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin