8- Saklı Periler

1 0 0
                                    

Dhmire gidip gelmemin hızlı olabilmesi için elime bir taş parçası sıkıştırmıştı. "Güçlerinize tamamen kavuşunca ışınlanmayı öğrenirsiniz varisim, fakat sizin durumunuzda olan biri için bu olay biraz zor. Şimdilik bu taş sizi perilerin yakınına ışınlar, belki de içlerine bilemem o yüzden tedbiren bu hançeri alın. Ucunda zehir var, dikkatli olun varisim."

"Neden ucunda zehir var?"

"Periler hızlı yaratıklardır ve küçüklerdir, onlar ile çarpışacak güce sahip değilsiniz ama bu hançer elbiselerine bile dokunsa zehirlenirler. Birini kaybetmek istemiyorlarsa size yardım ederler, saldırmazlar."

"Yardımların için saol Dhmire, peki neden bana yardım ediyorsun?" Hançeri kınına koyup belime kemeri takarken aklımda ki soruları tek tek eliyordum. Her bir bilgi daha çok soru anlamına gelse de...

"Yardımcılara bir isim bahşedildikten sonra varisleri ile bir bağları olur. Eğer varisleri savaş esnasında ölürlerse, yardımcıları zindana hapis olur. Eğer varisleri hastalıktan ölürse, yardımcıları hastalıktan yatağa düşer. Eğer ki varisler diyar tarafından reddedilirse, yardımcılar da reddedilir. Hapise düşen yeni bir varisle kurtulur, hasta olan yeni bir varisle iyileşir fakat red yiyenler geri dönemezler. Işık topu olup yıldızların yanına yerleşiriz."

Yardımcıların acı kaderi içimi bir nebze burksa da beni bekleyen geleceğim içimi sıkıntı ile dolduruyordu. Benim reddedilişim Dhmire'in başına patlasın istemediğim için kendimi ya diyardan önce öldürecektim ya da bundan kurtulmanın bir yolunu bulacaktım.

Elimde ki geceden çalınmış maviliği ile gözlerimi parlatan taşa baktım. Yapmam gerekenler basit olduğundan beni idare etmesi için Dhmire'a güvenecektim. Haritayı masaya koyup gideceğim yerin üzerine taşı koydum, parmağıma zarf açacağı ile bir kesik attım, damlayan kanı haritanın üzerine koyduğum taşa damıttım sonra sihirli sözcükleri söyledim. Bu diyarda gücü az olanların ışınlanmak için kullandıkları bir büyüydü. Bu ışınlanma tekniğinde kısıtlı bir sürem vardı eğer o süreyi aşarsam geri saraya ışınlanacaktım, yani sadece 20 dakika hayatta kalmam gerekiyordu ki, diyar beni öldürmeye çalışırken diyara ait periler neden bana yardımcı olacaklardı ki?

"Varisim gittiğinizde baş periye "Cehennemden cennete geçit" parolasını söyleyin. Size yardımcı olacaktır."

Başım ile Dhmire'ı onayladım, sihirli sözcüklerin ardından harita parıldadı, taşın rengi siyaha döndü, Tüm vücudum uyuşurken küle dönüşüyormuş hissi bedenimi sardı. Gözlerimi anlık kapamam ve açmamla kendimi minik silahların arasında bulmuştum.

"Konuş, burada ne işin var?" Perilerden biri elinde ki küçük sivri şeyi gözüme sokmak istercesine daha da yakınlaştığında onu arkasından başka bir peri çekti. "Sakin olun, burada başka bir savaş daha başlatmak istemeyiz."

"Ama kimse onun yokluğunu fark etmez bence." Beni öldürmekte kararlı duran periye karşı yutkundum. Gerçi şu an sadece gözümü yerinden çıkartırdı.

"Denilene göre kraliçe Vera'nın öz çocuğuymuşum." Ölmemek için her söylentiye ortak olabilirdim. Belki ateş varisi olmam önemsiz bir bilgi olabilirdi fakat bir krallığı yöneten kralla kraliçenin öz çocuğu olmak onları ister istemez durdururdu.

"Kraliçe Vera mı?" diye sordu gözümü oymak için can atan peri, başımla o periyi onaylamaya çalıştığım anda yanağımda bir çizik hissettim. Şu anki durumda hançerimi kınından çekemiyordum. Gözümün dibinde ki peri biraz uzaklaşıp arkasından onu tutan periye döndü. "Baş periyi çağır. O bunun ne ayak olduğunu anlar." Benden gözlerini çekmedi ya da diğerlerine silahları indirmelerini söylemedi. Kulağım ve gözlerim tehlikede olmasa şu an ki durumda onca peri benim için bir hiçti. Yaklaşık iki dakikam daha bu tehlike altında geçmişti ki baş peri gelince derin bir nefes verebilmiştim. Hala silahlar bana dönük olsa da uzaklaştıkları için kafamı hareket ettirebiliyordum. 

Elpelyum Taht KavgalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin