Selvi sabah arabasıyla gidiyorken Adil aradı.
Selvi: Alo
Adil: Buldun mu dükkanı
Selvi: Adilcim dükkan dediğin koskoca bakanlığın daire başkanlığı
Adil: Dükkan işte Selvicim bulamadın değil mi?
Selvi: Ya nesini bulamıycam şurdan bi yerden döne... Senin işin gücün yok mu?
Adil: Var çocuklara kahvaltı hazırlayacağım
Selvi: İyi benimle uğraşacağına çocuklarımın karnını doyur hadi öptüm canım diyip kapattı telefonu.
*
Fatih: Ooo daha sofra hazırlanmamış ama
Can: Hayırlı sabahlar baba
Adil: Günaydın gençlik oturun
Can: Annem nerde?
Adil: Anneniz işe gitti oturun
Fatih: Oturalımda ne yiyeceğizki
Adil: Yumurtalı peynirli ekmek oturun
Fatih: Peynir sevmem yumurtadan nefret ederim anneanne diye seslendi
Can: Biz yemeyiz
Adil: Neden yemeyecekmişsiniz?
Can: Şüphe ediyoruz lezzetinden anneanneeeee
Vuslat: Ne bağırıyorsunuz çocuklar otursanıza (diyerek geldi) Adil niye kahvaltılıkları çıkartmadın geç kalacak çocuklar
Adil: Anne merak etme mükemmel bir peynirli yumurtalı bir ekmek yiyecekler
Vuslat: Nerden yiyecekler Selvi mi yapıp bırakmış soğumuştur onlar
Adil: Kendi öz ellerimle yaptım canım
Vuslat: Eyvah naptın ziyan ettin ilahi Adil diyerek fırını hızlıca açtı tepsiyi alıp masaya koydu. Adil şaşkınca bakıyordu. Can direk birtane aldı baktı tadına güzel olduğunu söyleyince Fatih ve Vuslatta birer tane alıp baktılar tadına şaşırmış kalmışlardı böyle güzel beklemiyorlardı. Adile baktılar. Adil onların beğendiklerini gördüğünde ellerini göğsünde birleştirerek 'böyle yaparım işte' bakışı atıp masayı hazırlamaya devam etti.
*
Gülin bilgisayara bakıyordu dalmıştı. Selvi ona doğru yaklaştı
Selvi: Hayırlı işler
Gülin: Eyvallah (dedi kafasını kaldırıp Selviyi görünce gülümseyerek) Aa şey kime bakmıştınız?
Selvi: Selvi Erinç ben
Gülin: Polis Selvi Erinç evet İsmet bey binada ama tam yerini bilemiyorum ama haber vereyim hemen
Selvi: Gerek yok adam işine gücüne baksın. Buu Ali ve Nazlı nerdeler geldiler mi?
Gülin: cık gelmediler
Selvi:(saatine bakıp) iyi bekleriz diyip içeri geçecekken
Gülin: Bir şey ister misiniz?
Selvi: Adın ne senin?
Gülin: Gülin.
Selvi: Gülin ben çay içerim tamam mı çay (diyerek ofise girdi etrafa göz gezdirip) Vay arkadaş disko gibi dükkan yapmışlar bunlar diyerek güldü toplantı masasına geçip oturdu. O sırada Gülinde çayı alıp gelmiş ona ikram edip geri gitmişti.
*
Gülin:(koridora çıkınca İsmetle karşılaştı) Ha İsmet bey Selvi hanım geldi (Güneş ve Tanjuda gelmişlerdi)
İsmet: Hadi bakalım Nazlıyla Ali?
Gülin: Yok gelmediler
İsmet: Gelmezlerse bu kadın durmaz gider
Tanju: Selvi hanım mı
Güneş: İyide öldürseniz Nazlıyla Ali bir arada çalışmazki
İsmet: Aç bakana telefonu söyle ozaman Güneş. Kızımla eski damadım küs oldukları için görev vermek istediğiniz kadın durmadı çekip gitti nasıl diyeyim!
Gülin: Napıcaz peki?
İsmet:(sinirle) Bilmiyorum! Diyip odasına yöneldi.
Güneş: Niye bağırdı şimdi bu biz mi diyoruz çalışmasınlar diye Allah Allah
Tanju: Tamam arkadaşlar takılmayın ona hadi işinizin başına (diyerek ofise girdi) Selvi hanım hoşgeldiniz diyerek elini uzattı
Selvi: Hoşbulduk Tanju bey diyerek elini sıktı selamlaştılar.
Tanju: Ali ve Nazlı gelene kadar bende size işlerin nasıl yürüdüğünü anlatayım sizde ona göre planlarsınız yöntemlerinizi
Selvi: İyi fikir başlayalım ozaman diyip ikisi işe koyuldular
*
Ali: Aslanım babayı mı özledin sen bakayım diyip kucağındaki Egeyi öpücüklere boğdu
Ege: Yaa baba ıslak öpme. Evet çokkkk özledim seni eve gel aytık noluyyy
Ali: Babacım bunu konuştuk ama artık böyle buluşacağız böyle yaparak beni de annenine üzüyorsun
Harika: Asıl siz üzüyorsunuz çocuğu! Onun en doğal hakkı anne-babasını yanında istemesi
Ali: Harika! Başlama yine
Harika: Üff be tamam ben gidiyorum 1-2 saate gelirim diyerek Egeyi öpüp evden çıktı. Ali de Egeyle baş başa kalmıştı
Ege: Hadi atçılık oynayalım babaaa
Ali:(gülerek) Atla bakayım sırtıma diyerek Egeyi sırtına alıp eğlenceli dakikaları başlatmıştı.
*
Nazlı: Harikacım Ege nasıl yüzü düşüktü sen aldığında ama sorun çıkarmadı değil mi?
Harika: Babasını görünce tüm neşesi yerine geldi şimdi çıktım evden okulda işim vardı evdeler onlarda özlemiş abimi
Nazlı: Tamam canım birkaç gün kalsın orda evde onu öyle görünce çok üzülüyorum bir şey olursa haber verirsin
Harika: Tamam ablacım görüşürüz (diyerek telefonu kapattı) Ahh be iki inatçı keçisiniz yemin ediyorum olan çocuğa oluyor offf diyerek yoluna devam etti.
*
Açelya: Dorukçum hala teklifim geçerli
Doruk: Ne teklifi bu sarı fırtına
Açelya: İşte sen ve Harikayı yapma teklifi
Doruk: Lan yine mi vazgeçmedin mi sen hala!
Açelya: Yok canım vazgeçmedim vazgeçmiycem sen bi evet desen Harikayı anında hallederim
Demir: Boş gezme be abi artık evlenip çoluğa çocuğa karış işte
Doruk: Aman Allah korusun ben Doruk Özütürk evlilik ve çocuk benden uzak Allaha yakın olsun
Demir: Salak salak konuşma lan valla yaşlanınca kız bulamazsın fırsat varken Harikada güzel kız
Doruk: Napayım oğlum Allah sahibine bağışlasın banane
Açelya: Bi yemek bari ya tak diye gidip yüzük tak demiyoruz oturup konuşun anlaşmazsanız olmaz zaten bu iş
Demir: Aynen abi karım doğru söylüyor bak bi yemek sadece söz olmazsa karışmıyoruz sana
Doruk: Karı-koca delisiniz siz bulaşmayın bana diyip gitti
Açelya: Bu oldu gibi ha şimdi Harikayı darlama vakti sende bunu boş bırakma eninde sonunda pes edecek
Demir: Tamam güzellik onu hallederiz de Aliyi unutuyorsun galiba bunu duyarsa keser senide beni
Açelya: Kimi kesiyor o be! Valla kıvırcık saçlarını yolarım onun hayırlı bi iş yapıyoruz şurda hem kardeşinin turşusunu mu kuracak elbet o da evlenecek birgün
Demir: Tamam tamam bişey demedim ama yine de Ali en son işler olduktan sonra öğrenirse iyi olur diyerek karısına sarıldı
*
Ali: Hohh çok yordun beni be ajan nasıl enerjin bitmedi hala
Ege: hahaha baba yaşlanmış
Ali: Hayır bi kere gencim ben hala sıpaya bak! Dalga geçiyor birde seni gıdıklarım diyerek elindeki tavayı bırakıp tezgahta oturan oğlunu gıdıklama başladı. Ege kahkahalarla gülüyordu. O sırada işlerini bitiren Harika eve gelmişti
Harika: Noluyor yaa Allah neşenizi artırsın
Ege: Halaaaa kuytay beni hahahaha
Harika: Hemen halacım (diyerek geldi Aliyi gıdıklamaya başladı) Bırak yeğenimi düşman
Ali: Hayır onu yiyeceğim bırakmam asla diyerek bi oyun kurdular. Ege kahkahalarla gülmeye devam ediyordu
Ege: Bıyak beni düşman baba diyip Alinin kıvırcık saçlarından tuttu. Alide hızlıca Egeyi yere indirdi
Ali: Hala yeğen birlik mi oldunuz siz
Ege: Evet biz biy takımız dimi hala çak
Harika: Aynen aslanım diyerek çaktı
Ali: Hadi yemek vakti yeter bu kadar goy goy diyerek masayı kurmaya başladı. Harikada yardım etti
*
Ferman: Leylanın durumu nedir hocam
Öğretmen: Gayet başarılı bir öğrenci bi sıkıntımız yok derslerinde ama psikolojik olarak iyi görmüyorum haddim değil ama bi sorun mu var evde aranızda ondan etkileniyor olabilir çocuklarımız
Beliz:(Fermana bakıp) Ufak bi problem yaşıyorduk ama hallettik hocam kızımıza yansıtmamaya çalıştık ama
Öğretmen: anladım ama başaramamışsınız demek Beliz hanım halletiyseniz sorun yok o halde toparlar kendini Leyla da siz dikkatli olun yinede
Ferman: Oluruz hocam teşekkür ederiz kızımızla da uygun bi dille konuşacağız
Öğretmen: Güzel ben artık gideyim tekrar geldiğiniz için teşekkür ederim iyi günler diyerek gitti
Beliz: Ferman Leyla farkındaymış herşeyin canım konuşmadı da hep içine atmış
Ferman: Tamam artık sıkma canını olan oldu geçmişe bir şey yapamayız oyüzden önemli olan bundan sonra dikkatli olmamız lazım
Beliz: haklısın bir daha böyle olmayacak aramız sende sözünde durursan hadi gidelim kızımıza sıkıca sarılalım ona. Ferman gülümseyerek karısının alnından öptü elini tutup eve doğru yola çıktılar.
*
Ege: Elleyine saylık baba köfte patates çok güzel olmuş
Ali: Afiyet olsun doydun mu
Ege: Evet doydum
Harika: Ellerine sağlık abicim
Ali: Afiyet olsun. Harika?
Harika: Efendim
Ali: Ben şimdi Tanju abiye gideceğim yani gitmem gerek
Harika: Tamam biz Egeyle film filan izleriz değil mi paşam
Ege: Oluyy izleyelim baba sende erken gel tamam mı?
Ali:(ayaklandı) Tamam babacım işim biter bitmez hemen geleceğim diyip öptü oğlunu çantasını alıp çıktı.
*
Selvi:(15. Çayını da içmişti) Tanju bey bunların geleceği yok 15. Çayım bu
Tanju: Valla Selvi hanım işiniz zor Ali ve Nazlı inatçı iki keçidir gelmez... dediğinde Selvinin gitmiş olacağını düşünen Nazlı ofise girdi. Selviyi gördüğü an görmemiş gibi yaparak arkasını dönüp çıkacakken
Selvi: Noldu gel gel yakalandın mı sen bana?
Nazlı: Ha yok yakalanmak gibi değilde ben gitmişsinizdir diye düşünmüştüm
Selvi: Doğru düşünmüşsün gidiyordum yavaştan
İsmet:(geldi) Ha Nazlıda gelmiş. Selvi hanım?
Selvi:(ayaklandı) Evet geldi ama ben gidiyorum
İsmet: Durun Selvi hanım
Selvi: Valla ben sizden bişey istedim bu ikisi olmadan çalışmam dedim (Nazlıyı göstererek) Bunun niyeti yok öteki zaten ortada yok!
Nazlı: Yani bu ikimizle birden çalışma mevzusu sizin için neden bu kadar önemli hale geldi ben onu anlamadım?
İsmet: Selvi hanım bakanlıkta başka genç arkadaşlarımızda var ben kızımı ikna ederim sizde onlardan istediğinizi seçersiniz böylece iyi bir ekip kurarız
Selvi: Siz dün benim yöntemlerimden bahsetmiştiniz ya işte buda benim bi yöntemim bu ikisi...cümlesini tamamlayamadan dışardan bağrışma sesleri geldi. Herkes cama yönelip aşağıdaki güvenlik noktasına baktı
Tanju: Noluyor orda Güneş! Güvenliğe söyle dursunlar diye bağırdı. Selvi Nazlı İsmet ve Nazlıda hızla aşağı inmeye koyuldular
.
Ali de bakanlığa gelmiş içeri girip girmemek arasında kalmıştı. Girsem ne diyeceğim diye düşünüp tam geri dönüp gidecekken güvenlik bakanlığa gelen 3 çocuğu zorla dışarıya atarken gördü hızla adımlarını oraya çevirdi
Ali: Şşşt arkadaşım napıyorsun sen bıraksana
Güneş(geldi) Abi bırak çocukları napıyorsun böyle
Ali: Gelin şöyle çocuklar iyi misiniz
Çocuklar: İyiyiz abi sağol
Güneş: Hadi sen gir içeri ded iğinde güvenlik içeri girdi. Selvi Nazlı Tanju ve İsmette gelmişti kapıya
1.kız çocuk: Aile masasına geldik içeri almadı bizi
Selvi: Napıcaksınız aile masasını bakim? Ali Nazlı karşılaşmıştı yine bakıştılar
2.kız çocuğu: Yardım istemeye geldik
Tanju: Okulu kırmışsınız ama
1.kız çocuk: Seninde anne-baban ayrılsa sende okulu kırardın dediğinde sessizlik oldu. Ali küçük erkek çocuğunun kafasını okşuyordu
Selvi: Nazlı çocukları içeri götür
Nazlı: Tamam hadi çocuklar gelin bakayım dediğinde Güneşte onunla içeri gitti. Alide gitmeye yeltendi
Tanju: Ali nereye?
Ali: Gidiyorum
Selvi: Eee niye geldin?
Ali: Bi arkadaşa bakacaktım vazgeçtim
Selvi: İyi madem öyle (İsmete döndü) İsmet bey bi araba ayarlayalım da çocukları eve bıraksınlar
Ali: 1dk 1dk çocukları niye eve bırakıyorsunuzki yardım istemeye gelmişler
Selvi: Ee bunlar reşit değildi yaşıtta değiller bi hukuk danışmanımızda yok böylr olmaz gitsinler velileriyle gelsinler
Ali: Zaten velileriyle ilgili bişey konuşmaya gelmemişler mi çocuklar
Selvi: Orası artık nasip Alicim bi hukuk danışmanımız olaydı böyle olmazdı dediğinde Ali düşünmeye başladı. Tanju Selvinin yaptığını anladığından alttan alttan gülüyordu.
Tanju: ben arabayı hallederim
Ali: Ya tamam ııı bu seferlik gireyim bari toplantıya napalım dediğinde Selvi gülümsedi hep birlikte içeri girdiler.
*
Çocuklar sorunlarını anlatıp gittiler. Selvi Nazlı ve Alide çocukların söyledikleri onlara ait lokantaya gelip gözlemlemeye başladılar insanları. Alinin telefonu masadayken telefonu çaldı. Hemen yanında oturan Nazlı arayanı görmüş sinirle Aliye baktı. Ali telefonu hızla alıp izin isteyerek dışarı çıktı
Ali:(sinirle) Efendim Özlem (ses gelmedi) Özlem efendim neden konuşmuyorsun konuşsana!
Özlem: Şaşkınlıktan Ali açacağını düşünmemiştim
Ali: Ne istiyorsun aylardır yoksun ne güzel şimdi ne oldu da arıyorsun!
Özlem: Konuşmak istiyorum
Ali: Konuş
Özlem: Yüz yüze. Ben gideceğim buralardan Ali
Ali: Git Özlem banane! İstersen ağlaya ağlaya git! Arama beni bir daha beni arama diye açtım telefonu ARAMA! Diyip kapattı telefonu içeri girip oturdu. Nazlıyla bakıştı. Nazlı öldürecekmiş gibi bakıyordu
Özlem tam biletini almak için gişeye geldi ama vazgeçmişti bavulunu alıp çıktı ordan.
*
Ekip bakanlığa geldi kadın ve adamı gözlemlemiş kavgalarına da şahit olmuştu
Ali: Gözümün içine bakarak ölmek istiyorum dedi bunu söyleyen 7 yaşındaki bir çocuk!
Nazlı: Küçük yaşta anne-babası ayrılan çocuklarda rastlanılan bi durum bu
Selvi: Neden?
Nazlı: Çünkü anne babasının bu durumunda sevgiden mahrum bu çocuk o yüzden ölümü istemesi normal
Tanju: Çocuk ölmek istiyorum mu dedi
Ali: İyi de bunlar daha ayrılmadılarki
Selvi: İstatistikler ne derse desin kardeşim 7 yaşındaki bi çocuğun hayattan vazgeçme hakkı yok! Ozaman adama sorarlar sen fasulyeden kavga ederken çocuğun ölmek istiyor haberin var mı diye?!
Nazlı: İyide adamda kadında birbirlerine seni sevmiyorum seni istemiyorum dediler demediler mi ben yanlış mı duydum
Ali: Farkındaysan o sırada kavga ediyorlardı Nazlı?
Nazlı: Ben baktım samimiydiler yalan söylemiyorlardı birbirlerini sevmiyorlar işte ayrılmak istiyorlar
Selvi: İnsan ne istediğini bilmez
Nazlı: Ortada evlilik diye bir şey kalmamış saygı sevgi zaten hak getire ee napıcaz şırıngayla mı vericez bunları onlara?
Selvi: Oyyhh çaysadım ben yana Gülin kızzzz?
Ali: Ya ben bişeyi çok merak ediyorum (Nazlıya bakıp) Şimdi bu çocuk Uğur 8. Yaş gününü göremezsede sen böyle konuşmaya devam edebilecek misin?!!
Selvi: Baskı yok Alicim kendi bilir almıyorum ben zaten vakayı
Tanju: 1 dk ya nasıl almıyorum?
Selvi: Bunlar zaten çalışmak istemiyorki Tanju bey zorlamanın bi anlamı yok
Ali: Ben çalışırsam bu çocuklara yardım edecek misin? Selvi Nazlıya baktı
Nazlı: Aaa ama şu yaptığınız psikolojik baskı yani
Selvi:(birden şarkı söylemeye başladı) Off Offf
Birgün birgün bir çocuk evede gelmiş kimse yok
Açmış bakmış dolabı şekerde sanmış ilacı
Yemiş yemiş bitirmiş....
Nazlı: Yaaa offff
Selvi: Of ki ne of Nazlı can dedi. Ali ve Tanju gülmeye başlamışlardı Nazlıya. O sırada çaylarla Gülin geldi
Gülin: Çaylarr geldiii diyerek herkese çayı verip çıktı.
*
Nazlıda kabul edince 2 gün boyunca ekip o aileyle ilgilenip konuşmuşlar dükkanında borca girmsiyle hep birlikte çalışarak müşteri çekmeye başlamışlardı. Kavganın maddi sıkıntı çözüldüğünde biteceğine kanaat getirmişlerdi. Ama kadının gidip tefeciden borç alması ve borcu kapatmasıyla adamın öğrenmesiyle de işler iyice çıkılmaza girmişti.
3.gün
Çocuklar yeniden ekibe gelmişti. Anne babaları barışmayacaklarını anlatmışlardı çocuklara. Çocuklarda ekibe yalan söylediklerini barıştıramadıklarını ekibe inandıklarına pişman olduklarını söyleyip gitmişlerdi.
Selvi:(üzgünce) Sizce benim yalan söylemeyi sever gibi bir halim var mı?
Tanju: Nasıl yani?
Selvi: Var mı yok mu?
Ali: Yani sevmiyorlar birbirlerini elimizden geleni yaptık napabilirizki
Selvi:(düşündü) Sevmek ne?
AlNaz: Nasıl ne dedi aynı anda
Selvi:(Nazlıya bakıp) Sevmek ne sence ne lazım sevmeye?
Nazlı:(düşündü aklına AçDem'in düğün gününde Aliyle Özlemi basması geldi) Sevmek dürüstlüktür (dediğinde Ali Nazlıya dönüp alaylı bi gülümseme takındı. Selvi pür dikkat Nazlıyı dinlemeye koyulup izlemeye başladı) Seven insanın saklayacak bir şeyi olmaz
Selvi:(bu sefer Aliye döndü) Sen?
Ali:(onunda aklına o gün o sahne gelmişti) Sevmek (Nazlıya bakarak) güvenmektir bence (dediğinde bu sefer Nazlı alaycı bi gülümseme takındı. Ali bakmaya devam ederek) Güveniyorsan bütün dünya gördüklerin o suçlu derken bile onunla olabiliyorsan sevmek sevmektir bence
Tanju susmuş Selviyi izlerken Selvi AlNaz arasında göz gezdirip anlamaya çalışıyordu onları sustu dinlemeye devam ettiler.
Nazlı:(sesi biraz yükseldi) Sevenin saklayacak bir şeyi yoktur bence sevenin gizlisi saklısı yoktur herşey apaçık ortadadır (gözleri dolmaya başladı) çünkü seven insan aldatmaz seven insan yalan söylemez güvenmek şu bu.. bunlar suçlu ağızları sadece ya. Hem saklayacak birşeyi olmayan kimseden güvence filan istemez 1+1=2
Ali: Hee! Onuda yazsana önündeki deftere sen herşeyi yazıyorsun ya (sinirden tek eliyle kurşun kalemi ortadan ikiye kırdı) sence herşey yazılabiliyor ya!! Elinle tutmadığın gözünle görmediğin bir şey yok mu senin (sesi yükseldi) kalbini söktür kamera tak istersen daha rahat edersin
Nazlı: İhtiyacım yok!!! Ben göreceğimi gördüm
Ali: Allah Allah ne gördün
Nazlı: Ali bak sen.. (oldukları yeri kavgadan yeni idrak edebilmişti Selvi ve Tanjuya bakıp sustu) Kurbağa Ali!
Ali:(sinirle) Kurbağa Nazlı!
Selvi: Hem çözümünüz hem siz ne kadar sıkıcısınız arkadaş
Nazlı: Afedersinizde Selvi hanım sordunuz söyledim böyle yapacaksanız bana soru filan sormayın diyerek ceketini alıp ayaklarını yere vura vura çıkıp gitti
Ali: Ne duymak istiyordunuz ki diyip oda çıktı.
*
Gülin: Harp çıktı içerde Güneşşş nasıl kapıştılar öyle
Güneş: Valla korktum bende sesleri alt kata kadar geliyordu alt tarafı soruyu cevaplayacaklardı
Gülin: Benim hemen kızlara haber vermem lazım
Güneş: Bak duymasınlar valla küserler zaten sinirliler
Gülin: Tamam ya sen etrafı kolaçan et hemen konuşurum diyip yine Beliz hariç kızları arayarak telekonferans yaptı
.
Açelya: Ya kızım senin işin gücün yok mu?! Bi dinlenme vaktimiz var vahiy mi geliyor sanada o anda arıyorsun
Gülin: Ya bi sus olaylar olaylar var burada
Nihan: Noluyor Gülin çatlatma insanı
Gülin: AlNaz arasında 3.dünya savaşı çıktı burda
Açelya: NE DİYORSUN OHAAA ÇABUK ANLAT HEMEN! Gülin her şeyi birazda abartarak anlattı
Harika: İçlerindekini kusmuşlar iyi olmuş bence
Nihan: Aynen katılıyorum iyi olmuş
Açelya: Bunların daha fazla birlikte olmaları lazım birbirlerine yakın oldukça buzlar eriyecek inanıyorum
Demir: Yine ne konuşması bu işini mi kaytarıyorsun (deyip Açelyanın yanına gelip telefona baktı) Selam hanımlar
Nihan: Selam Demircim
Demir: Olay nedir
Açelya: Olay büyük şimdi şöyle diye anlatır
Demir: Harbi savaş ortamına dönmüş iş yuhh Gülin başka ne olmuş
Gülin: Bu kadar şimdilik sonra neler olur bilinmez ikiside barut gibi patlayacak kıvamdalar
Demir: Şu olayların gerçeği ortaya çıksada rahatlasalar ben hala inanmıyorum bu olanlara bu işte bi bit yeniyi var
Doruk:(içeri girip son olanları duymuştu) Ya abi herkes mi inanamaz adam belki yaptı niye bu düşünceyi atlıyorsunuz
Harika:(sinirle) Bana bak Doruk bey! Abimi tanımıyorsun konuşma valla gelir oraya gebertirim seni!
Açelya:(yanındaki Doruk'a çimdik attı Doruk yerinden sıçradı) Yok yok o öyle demek istemedi Harikacım neyse kapatıyorum görüşürüz sonra diyip kapattı Doruk'a dönüp omzuna ayrıca geçirdi
Doruk: Amma ağırmış elin be ne vuruyorsun
Demir: Salak öyle mi denir biz aranızı yapmak için planlar kuruyoruz beyefendi neler yapıyor
Açelya: Kızı sinirlendirme Doruk efendi yeminle atomlarına ayırırım seni. Ayrıca Ali hakkında da öyle şeyler deme biz Aliyi en iyi bilenler olarak böyle bir şeye ihtimal bile vermiyoruz
Doruk: Kaç ay oldu Ali neden sussun bu kadar ozaman yapmış işte
Açelya(yakasına yapıştı) Yapmadı Ali bir şey ama ne olmuş olabilir ki bunca ay sustu bilmiyoruz sadece! boşanmayı bile göze aldı ki boşanmadılar hala ama ayrılar yinede offfff
Demir: Tamam bırak adamı Açelya boğulacak her şey er yada geç ortaya çıkacak sıkma canını diyerek sarıldı karısına
*
Selvi sinirle ceketini alıp çıkınca Tanjuda peşinden koştu
Tanju: Selvi hanım nereye böyle desede Selvi durmamıştı. Nazlı bahçedeki banklardan birine oturmuş Alide tam arka tarafında kapı önünde dikilmiş ona bakıyordu. Selvi öfkeyle giderken Alide onu gördü
Ali: Noldu nereye ya?
Selvi: Sanene hatta (Nazlıyı gösterip) onane de! (Diyerek durdu Nazlının önüne geldi. Aliyle Tanjuda gelmişti) Sen kendini hiç sevmiyon galiba ha! Sevmek dürüstlükmüş dürüst olucan ozaman (sinirle) kendini seviyorsan kendine dürüst olucan işini seviyorsan işine dürüst olcan oğlunu seviyorsan ona dürüst olucan
Nazlı: Yaa 1 dk ama
Selvi: Yok 1 dk kapı çarpmalı ofis terk etmeli modern arkadaşım. Kız ben senin arkadaşın mıyım oyuncağın mıyım döneniyorum buralarda (sonra Aliye baktı) Sen de pek duygusalsın paşam he! Sevmek güvenmekmiş öyle mi? Özgüvenin nerde ozaman ulan koskoca dalyan gibi adamsın dokunsam ağlıycan! Ağla ağlama diyecek bir şeyim yok ağlayacaksan ağla. Ya çocuklar gözlerinizin içine bakıyor çare bekliyorlar anneleri babaları ayrılacaklar diye ödleri kopuyor (AlNaz başlarını yere eğip sustular) Ya arkadaş bu kadar mı kayboldunuz içinizde ya insaf yani el insaf diyerek hızla uzaklaştı ordan
*
Akşam olmuştu. Selvi sakinleşip eve geldi. Adil bahçede domates ağaçları suluyordu. Selvide yanına geldi
Adil: Ben sizi hiç susuz yatırır mıyım bebeklerim benim ağlamayın artık
Selvi: Kocaman olmuş ya bunlar çocuklar kıskanıyor haberin olsun
Adil: Fatihi diyorsun Can kıskanmaz
Selvi: O da doğru
Adil: Ayrıca sen dururken beni kıskanmazlar
Selvi: Ay benim neyimi kıskanacaklar ki işi mi diyorsun bu ara geç kalıyorum diye
Adil: Sadece işi demiyorum şu yanındaki çocuklar
neden ilgileniyorsun onlarla bu kadar
Selvi: Çünkü onlarda senin şu (domates ağaçlarını göstererek) bebeklerin gibi sürekli ağlıyorlar ayy ama çok tatlılar ya bir görsen
Adil: Neden ağlıyorlar peki?
Selvi: Birbirleri yüzünden orası kesin de neden birbirlerini bu kadar ağlatıyorlar onu henüz çözemedim
Adil: Çözeceksin yani?
Selvi: Yaniii
Adil:(gülerek) Çekecekleri var dediğinde Selvide güldü
*
Selvi sabah lokantaya geldiğinde Tanju ve yanındaki AlNazı görünce şaşırmıştı
Selvi: Hayrola Tanju bey bunlar ne arıyorlar burda?
Tanju: Eee ekipten onlar ya hani gelmek istediler bişey diyemedim AlNaz gülümseyerek bakıyordu
Nazlı: Her şeyi öğrendik Tanju abiden bu faiz borç işini
Ali: Düğün nişan organizasyonu gibi birşeyle kapatırırız güzel olur
Nazlı: Benim arkadaşımın düğün organizasyonu var mesela (Aliye dönüp) Aylinle
Ali: Cemin bende aradım kabul ettiler
Selvi:(gülerek) Vay vay mevzuya vakıf olmuşsunuz
Tanju: İstediler anlattım kaptılar hemen olayı dediğinde herkes gülmeye başladı
*
Adamla kadına organizasyonu haber verdiler. Adam sevinirken kadın tişörtüle oynamaya başlayınca Nazlı gördü. Sessizce Tanju ve Selvinin arasında fısıldayarak
Nazlı: Bi şeyler söyleyecek
Selvi: Noldu?
Nazlı: Geliyorrr. Hem de hiç iyi gelmiyor
Tanju: Dur bakalım ya dediğinde
Kadın: Telaşa gerek yok çantasından (zarf çıkartıp) para burda diyip mutfağa gitti. Adam sinirle parayı alıp mutfağa gitti. O parayı yıllardır konuşmadığı babası vermişti öğrenince iyice deliye döndü. Kavga fazlaca kızıştı. Dükkanda çocuklarda vardı hemen sandalyelere oturup ağlamaya başladılar. Tanju büyük kızın Selvi ortanca kızın AlNaz da Uğur denen küçük çocuğun yanına çökmüş ilgileniyorlardı. Adam sinirle çıkıp gitti. Yine boşanma konusu ortaya çıkmıştı
.
Ali: Olmayacak böyle ben organizasyonu iptal edeyim başka birilerini bulsunlar
Selvi:Dur dur önce ben bir telefon görüşmesi yapayım deyip dışarı çıktı. Adili arayıp hırsız tanıdığı var mı diye sordu. Adil şaşırsada var deyip ona o kişiyi ayarladı. Kadın para dolu çantayla taksiden inince o hırsız çantayı alıp kaçtı. Kadın el mecbur dükkana geri döndü adamada haber verilmişti
*
Akşam olmuş polislerde gelmişti ama Selvi onlara olayı çaktırmadan polislerle olayı konuşmuştu. Polisler gitti. Yemek organizasyonu iptal olmamıştı. Adam kadın ve çocuklar eve gitmek için çıktılar. Selvi ben kitlerim deyip kaldılar
Selvi: İyice esnaf olduk çıktık ya
Tanju: Ben çıkıyorum Selvi hanım burayı kapatırsınız artık deyip gitti. AlNaz Selvinin karşısına gelip imalı imalı bakınca
Selvi: Neee?
Ali: Nerden biliyordun yemeğin iptal olmayacağını?
Nazlı: Semra bankaya giderken sen kimi aradın?
Selvi: E hırsız tanıdığım var benim polisim ya ben onu aradım
Nazlı: Ama şimdi sen böyle anlatınca biraz saçma oluyor
Ali: Eee ozaman nerden bildin yemeği yapmak zorunda kalacaklarını planın ters tepebilirdi
Selvi: Benim itikadım sağlam arkadaşım onda neyse hadi çıkın gidin dinlenin yarın büyük gün
Nazlı: Çıkalım o zaman
Ali: Tamam hadi diyip birlikte çıkıp sokağın başına geldiler. Durdular bakıştılar birkaç saniye. Ali sağa yönelip 'ben şu tarafta gideyim' dediği anda Nazlıda 'bende mi acaba' diye söyleyerek aynı yöne hareket etmiştiki durdular Ali gülmeye başladı. Bir taksinin geldiğini görünce
Ali: Taksi (diyip elini kaldırdı durdurdu arka kapısını açıp) Senin için çağırdım sen geç istersen
Nazlı:(kapıya ilerleyip Aliye döndü) Sen?
Ali: Ben bulurum birtane daha gelir banada
Nazlı:(başıyla onaylayıp eğildi tam girecekken durdu
Aliye döndü tekrar) Ali?
Ali: Efendim Nazlı?
Nazlı: Geçmez bu saatten gel seni bırakalım öyle devam ederiz dediğinde Ali gülümseyip onayladı Nazlı binip öteki yana kaydı Alide bindi. Yol boyunca kaçamak bakışlarla gözleri buluşup durdu. Nazlı devamlı saçıyla oynadı alt dudağını ısırıp durdu.
*
Ertesi gün öğlen saatleri
AlNaz yakın arkadaşlarının nişanında kapıda durmuş davetlileri karşılıyorlardı. Gelen çifti görünce şaşırmışlardı.
Nazlı: Aaa Şahika değil mi o?
Ali: O çocuk onun mu ya
Nazlı: Vay be ne ara yaptılar ikinci çocuğu
Ali: Ama zaten evlenmişti hatırlamıyor musun
Nazlı: Yoo nerde
Ali: Bizim düğ... Yani ilk çocuğu Efeyle yaşıt aynı zamanda evlenmiştik şimdide bu olmuş
Nazlı: hıhı aynen diyip gelen konuklara merhaba dediler.
.
AlNaz eski okul anılarından bahsetmeye başlamış gülüyorlardı. Eskisi gibi birşeyler olmamış gibi davranarak
Nazlı: Yaaa gözlerimden yaş geldi gülmekten bak bakim rimellerim akmış mı
Ali:(cebinden mendil çıkartıp) Aaa rimelin ben ona bir bakayım
Nazlı:(elini tuttu) Aaa hayır Ali dağıtacaksın
Ali: Dur ya ilk defa mı yapıyorum lütfen (diyip bir elini Nazlının yanağına koydu. Diğer eliylede mendille akan kısımları silmeye başlamıştı)
Nazlı: Diğerinide bak
Ali: Bakıyorum
Nazlı: Dağıtma sakın
Ali: Dağıtmam Nazlı sakin ol ya deyip işine devam ederken Alinin arkasına biri gelmişti Nazlı gelen kişiye dikkat kesilip gördüğü kişiyle yüz ifadesi sertleşince Ali) Noldu diyip arkasına baktığında Özlemi gördü
Nazlı:(sinirle) Ben gidip bakayım içeriye diyip gitti
Ali:(arkasından) Nazlı diye seslendi ama Nazlı durmayıp gitmişti. Ali öfkeyle Özleme döndü
.
Özlem: Konuşmak istiyorum
Ali: Ben o gün sana son sözümü söyledim diyip giderken
Özlem: Ben söylemedim ama!
Ali: Sana soran oldu mu?
Özlem: ALİ BAK!
Ali: ÖZLEM! (Dediğinde Nazlı içerden gelmiş onları konuşurlarken görüyordu) UZATMA! Uzak dur bizden olan oldu eşme!
Özlem: Ben bu vicdan azabıyla yaşamak zorunda mıyım ha?! Sırf sen böyle istiyorsun diye?!
Ali: Onu önceden düşünecektin
Nazlı: Ali? (dediğinde ikiside Nazlıya döndü) Afedersinde bir durum var
Ali:(Özleme dönüp) Yüzünü görmek istemiyorum söyleyeceklerini duymak istemiyorum..
Nazlı: ALİ?
Ali:(Nazlıya bakıp tekrar Özleme döndü) Varlığını unutmak istiyorum anladın mı Özlem!!! ANLADIN MI?
Nazlı:(dayanamamış yanlarına doğru gelip) Çok afedersiniz bölüyorum ama bir durum var diyorum Ali!
Ali: Noldu?
Nazlı: Mutfakta bir durum var diyorum dediğinde ikisi birden içeri ilerlerken Özlem seslendi
Özlem: Nazlı (dediğinde Nazlı durdu ona döndü Alide durmuştu) Nazlı bir şey söylemeyecek misin?
Nazlı:(ona doğru yaklaşıp) Damadı arıyorsan içerde gerçi henüz tam olarak damat değil nişanlı evlensin çoluk çocuğa karışsın öyle gel çözersin sen bu işi amannn bende ne anlatıyorum canım sen zaten bu işte uzman sayılırsın dimi! diyip arkasını dönüp giderken Aliye sert bi bakış atıp sert bi ses tonuyla
Nazlı: YÜRÜ! Deyip içeri girdi. Ali de arkasından gitti
*
Selvi yemeği iptal etmişti. O denen kişiyi bulmuş yani adamın babasını kadın ve adamın tüm hayat hikayesini dinlemiş önemli noktayı bulmuştu. Lokantadan önce seyyar satıcıların arabalarından birtanesiyle nohut pilav satarak başlamışlar bu işe diye gidip o arabadan birtane bulup adama teslim etti. Her şeyin düzelmesi içinde geldiğin yeri hatırla ve yeniden ordan başla diyerek son sözü söyleyip ayrılır ordan. Kadın da o arabayı görünce o günleri hatırlar ve kavgaların yersiz olduğunu anlayıp kocasıyla barışır ve hayatlarına yeniden o araba üstünde nohut pilav satarak başlamaya karar verirler....:)
*
AlNaz hızla bakanlığa gelmişti. Selvi oturmuş çayını içiyordu
Nazlı:(sinirle) Naptın sen?
Ali: Hani lokanta kurtulursa aile kurtuluyordu ha batırdın adamı şimdi kadını da
Selvi: Bir şey yapmadım tahtayı sildim
Nazlı: Ya ne tahtası zaten şey yazıyordu o tahtada
Selvi: Tamam işte lokanta yazıyordu onu sildim
Tanju: Selvi hanım ne diyorsunuz ne silmesi?
Selvi: Siz neden bahsediyordunuz geçen gün bu sevmek dürüstlük mü güvenmek mi diye bişeyler bişeyler dimi
Güneş: Evet dediler
Selvi: Ha sevmek bunların hepsi güvenmek, afetmek, cefa çekmek, dürüst olmak... daha sayılır sayarım yani ama hiç biriydi. Sevmek bence hatırlamak çünkü bunlar hatırladığında güzeldir neyi niye yaptığını unutursan kaybolursun... İşte o lokantayı hangi güçlüklerle açtığını unutursan duvardaki resme hapsedersen zamanı işte aşkla yaptığın çocukları unutursun birgün. (ayaklandı) İnsan ne istediğini bilmez çünkü unutkandır, cahildir ben tahtayı sildim lokanta gitti
İsmet:(geldi) Buna hakkın var mıydı peki?
Selvi: hmm bilmem
İsmet: İnsanlara ellerinden ekmeklerini alarak mı yardım edeceğiz yöntem bu mu?
Selvi: Siz beni niye işe aldınız aileleri bir araya getirmek için mi lokanta işletmek için mi? hayır ben aile bakanlığında mı çalışıyorum maliye bakanlığında mı bileyimde
İsmet:(gülerek) Çarpıtmayın Selvi hanım
Selvi: Ya küçük Uğurun annesi babası başında olsun bir arada olsun varsın özel okula gitmeyiversin devlet okuluna gitsin
Güneş: Peki nerden biliyoruz bir arada olacaklarını
Selvi: Bilmiyorum.. deniyorum deyip çantasını alıp çıktı
Tanju: Müthiş bir kadın ve müthiş bir zeka valla ayakta alkışlanmalı neyse iyi akşamlar arkadaşlar mesai bitti diyerek o da çıktı. Güneş ve Ali de çıktı
.
Gülin: Nazlııııı
Nazlı: Canımmm
Gülin: Ya aynı yerdeyiz ama doğru düzgün konuşamıyoruz bile kızlarla da bir araya gelemedik uzun zamandır bişeyler mi yapsak
Nazlı: Çok haklısın canım valla yapalım çok özledim ortamlarımızı
Gülin: Ozaman ben bişeyler ayarlıyorum
Nazlı: ben okeyim ama çıkmam lazım Ege gelecek bugün evde olmam gerek hadi öpüyorum deyip çıktı. Kapıda babasıyla karşılaştı
İsmet: Selvi hanım nasıl kadın?
Nazlı: Acayip
İsmet: Herkes ondan bahsediyor sizide kıskanıyorlar ha efsane Selvi Erinçle çalışıyorsunuz diye dedi gülerek
Nazlı: Bilmiyorum baba ben pek emin olamıyorum
İsmet: Niye kızım... Ali?
Nazlı: hıhı içim kaldıracak mı bilmiyorum hala Özlemle görüşüyor dediğinde İsmetin gözleri büyüdü
İsmet: Yapma...
Nazlı: Aralarındaki ilişki bitmemiş hala mevzu kapanmamış yani dedi gözleri doldu
İsmet: Sen nasıl istersen öyle olsun kızım kendini üzme olur mu ben arkandayım
Nazlı:(ağlayarak babasına sarıldı) Babacım benim sen benim hayatımın tek erkeği mi olarak kalacaksın acaba
İsmet: Canım.. Egeyi unutmayalım ben artık 2.sıradayım dediğinde Nazlı gülmüştü
Nazlı: Ben onu unuttum bugün eve gelecekti görüşürüz babacım diyerek ayrıldı ondan
*
Harika: Nazlı abla Egeyi getirecek kimse yok abim getirse olur mu?
Nazlı: Ama Harika biliyorsun...
Harika: Biliyorum ama bakanlıktan mail geldi projeye bakmam lazım ya nolur sanki abim getirse evi öğrense nolucakki
Nazlı:(derin bi nefes aldı) Tamam canım tamam Ali getirebilir ama daireyi söylemiyorsun geldiğinde ben bahçeden alırım Egeyi
Harika: Tamamdır 1 saate gelirler (diyerek kapadı telefonu) Abi Egeyi götürebilirsin
Ali: Ben mi? Ama..
Harika: Konuştum Nazlı ablayla bahçeden alacak senden daireyi bilmeyecekmişsin işim var benim
Ege: Oleyyyy anneme gidiyoyuz yupppiiii
Ali: Eşek sıpası çok mu özledin anneni
Ege: Evet oydayken seni buydayken annemi çok özlüyoyum yine biylikte olsanıza
Ali: Anlaşıldı yine başa dönüyoruz eşyalarında hazır giy hırkanıda çıkalım. Harika adres
Harika: Attım telefonuna. Paşam çok özletme kendini yine gel tamam mı?
Ege: Tamam hala hoşcakalll diyerek çıktılar evden.
.
1 saat sonra evin önündeydiler. Nazlıda aşağıdaydı.
Ege: Anneeeee diye koşarak geldi Nazlıya
Nazlı:(kucağına alıp) Annemmm canım hoş geldin (diyip öptü) Çok özledim seni
Ege: Bende özledim çooook özledim diyio sıkıca boynuna sarıldı. Ali gülerek onları izliyordu.
Nazlı: Hadi girelim artık üşütmeyelim
Ege: Babamda delşin mi eveee odamı gösteycem ona
Ali: Şimdi değil ajan sonra geleyim tamam mı?
Ege: Şimdiii dellll
Nazlı: Annecim işi var babanın sonra hem bunu konuşmuştuk
Ege: Banane ya deyip Nazlının kucağından inip yere oturdu. Başını dizlerine koydu. AlNaz bakıştı oğullarının bu haline çok üzülüyorlardı
Ali:(yanına yaklaşıp kucağın aldı) Paşam Egecim yapma böyle lütfen hı yarın gelir yine alırım seni olur mu? Evide öğrendim istediğin her vakit ara buraya gelirim alırım seni hadi babacım üzme kendi soğuk oldu içeri girin dedi. Ege babasının boynuna sarılıp hıçkırarak ağlamaya başlamıştı
Nazlı:(ağlamaya başlamıştı) Tamam Ali sende gel diyip yerdeki çantayı alıp önden ilerledi. Alide onu takip ederek binaya girdiler. 5 katlık binanın 4 katında oturuyorlardı. Nazlı kapıyı açıp içeri girdiler. Ali salona geçip oturdu. 2 oda 1 salonluk bir evdi bura Nazlı ve Ege için yeterliydi. Ali eve göz gezdirdi. Simsiyahtı her şey mobilyalar masalar örtüler... Ses etmedi
Ege:(hıçkırarak) B- ba-ba
Ali: Şşşt burdayım aslanım yanındayım
Ege: A-aannee
Nazlı:(koltuğa oturdu hemen) Burdayım annecim hadi sakinleş
Ege: Biylikte uyuyalım mı dedi hıçkırarak
Ali:(fısıltıyla) Ağlamasın daha fazla kötü olacak baksana nefes alamıyor
Nazlı: hıhı tamam ama benim yatakta tek kişilik sığmayız koltuğu açarsak daha geniş ben örtü getireyim içerden deyip gitti. Ali ise oğluna bakıp iç çekti sonra aylar sonra birlikte uyuyacakları için kalp atışları hızlanmaya başlamıştı.
.
Nazlı hızlıca yatağı hazırlamıştı. Ege Aliyi bırakmadığı için yardım edememişti. Babasının boynunu sımsıkı tutuyordu. Ağlaması biraz daha yatışmış uykuya dalmıştı. Yavaşça Ali yatağa uzandı Egeyide ortaya koyup boynuna gömüldü
Ege:(uykuyla) Anne dediğinde Nazlıda öbür tarafına geçip Alinin yaptığı gibi Egenin boynuna gömmüş kafasını kokusunu içine çekiyordu. Ama Egenin şuanki kokusu sabahtan beri sarıldığı babasıyla karışmıştı. Nazlı bunun farkındaydı aylar sonra sevdiği adamın kokusunu içine çekiyordu hemde yanı başındaydı ikiside sustu tek kelime etmediler bakmadılar bile birbirlerine bir süre sonrada Vefa ailesi kendilerini uykunun kollarına bıraktılar.........................................-6.bölümünsonu-Vote/50
Sağlıcakla Kalın 😇

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Böyle Bitmesin (AlNaz)
Roman d'amourBöyle Bitmesin de üç ana karakter hikayemizi üstlenmektedir. Selvi, Nazlı ve Ali... Bir polis arabulucusu olan Selvi, olağandışı çözüm yöntemleriyle, aileye ve bireye özgün bakışıyla, emniyet mensubu olmasının getirdiği tatlı hoyratlığıyla ekibin b...