| 11. Bölüm | Gerçekler!

915 177 45
                                    

Adil online organik meyve sebze işine girişmişti. Adil Organik Meyve ve Sebze sitesini kurmuş. Bilgisayar başında oturmuş Fatih ve Can ile bekliyorlardı. Vuslatta oturmuş onlara bakıyordu
Vuslat: Ayy damat çocukları da beyhude yere diktin başına bekliyorsun hiç yüz yüze satış gibi olur mu o? (Adil tek kaşını kaldırıp Vuslata bakarken)
Fatih: Anneanne babamın profil resmi de var dedi heyecanla
Vuslat: ahaha oğlum dedenin fotoğrafı olsa kâr etmez. İnsan aldığı malı manavı önce görecek sonra esnafla hal hatır soracak muhabbetsiz işten hayır gelmez. İnternetten sebze alıp satan akla şaşırıyorum ben
Can: Notlar neden internetten giriliyor bu tezini çürütür mü? (Vuslat cevap veremedi)
Adil:(gülerek) Evet annecim seni dinliyoruz bu tezini çürütür mü?
Vuslat: Çocuk çocuk değil ahiret sorularıyla müteşekkil bir kitap! Hadi interneti kabul edelim ama Adil'in yetiştirdiği meyve ve sebzeyi kim alır dediği anda bilgisayardan bildiri sesi geldi
Adil:(sevinçle) Ahanda sipariş geldi dediğinde Vuslat inanmayarak yanlarına geldi ve gözleriyle gördü.
*
Selvi bebeğin kimsenin almayacağını ve birkaç gün içinde Sude bebeğin yetiştirme yurduna verileceğini duyduğu an gelip bebeği gizlice alıp eve getirmişti. Ailesi tepki verirken Selvi bu bebek benimle kalacak dedi son söz olarak bebeği alarak yatak odasına çıktı. Adil peşinden geldiğinde Selvi kucağındaki bebekle ağlıyordu. Çünkü Selvide yetiştirme yurdunda büyümüş oradan Vuslatın evlat edinmesiyle bir aileye sahip olmuştu.
Adil: Özür dilerim Selvi bir anda böyle getirince nolduğunu anlayamadım ben
Selvi:(ağlayarak) Söyle o çocuklarına Adil bir daha bu kıza çirkin demesinler
Adil:(yatağa Selvinin yanına oturdu) Çocuklar acımasızdır
Selvi: Anne ve babalarda acımasız Adil. İstemiyorlar şu kızı. Ne günahı var şuncacık bir bebeğin. (ağlamaya devam ederek) Bırakalım da yurda mı versinler
Adil: Vermesinler canım gitmesin dedi yutkundu Selvinin ağlamasına dayanamamış bebeğe üzülmüştü.
Selvi: Gitmesin... Bir şey söylicem bunun bir anası var şikayetçi olur mu?
Adil:(Selviye sarılıp) Merak etme sen merak etme ben hallederim diyerek sıkıca sarıldı karısına
*
Akşam olmuş Ali Özlemin kaldığı oteli bulmuştu. Özlem resepsiyondayken gördü onu kolundan tuttuğu gibi dinlenme yerindeki koltuğa tabiri caizse fırlattı. Özlem neye uğradığına şaşırırken Ali bağırarak elindeki kaydı almak istedi ama Özlem diretti. Ali iyice öfkelenirken çantasına el attı bir taraftan o bir taraftan Özlem çekiştirirken Özlem çığlığı basınca otelin güvenliği ve polisi hızla yanlarına geldi Özlemi alıp götürürlerken Aliyi de dışarı attılar. Ali el mecbur evine doğru yol aldı.
*
Ali geç olduğu için sessizce girdi eve. Terliklerini giymeyip eline aldığı çünkü Sherlock Holmes gibi olan Songül her an odadan çıkıp onu görebilirdi. Kaplumbağa gibi yavaş ve duvara tutuna tutuna koridordan ilerleyerek tam odaya girecekti ki Nazlı arkadan seslenince Ali korkudan yerinde sıçradı. Nazlı yanına geldi. İkili odanın önündeydi.
Nazlı: Saat kaç oldu ya nerdesin?
Ali: Ya bu Songül'ün takıntısı değil miydi ya Allah Allah ödüm koptu Nazlı sende mi başladın? Hem bu saate kadar neden uyumadın sen?
Nazlı: Seni bekledim konuşacaktık ya
Ali: Ha, evet de şimdi saat çok geç oldu ya önemli bir şey yoksa yarın konuşalım mı? (Nazlı Aliye baktı. Sonra Ali sırıtarak arkasındaki duvara yaslanıp) Peki sen bana bu saate kadar nerede olduğumu sormayacak mısın?
Nazlı: Yoo niye sorayım ki diyerek kapıyı açıp odaya girdi. Alide gülerek arkasından girdi
.
Özlem hemen İsmete haber vermiş. Otele çağırmıştı. İsmet hemen gelmişti ama İsmetin kayıttan haberi yoktu. Neden üstüne yürüdü Ali diye sorduğunda Özlem boşanmanızdan beni sorumlu tutuyor demiş kayıt işini saklamıştı. İsmet onu teselli ederek otelden ayrılmıştı
*
Ertesi gün Nazlı ofiste dosyaları incelerken telefonu çaldı. Arayan Özlemdi. Nazlı oflayarak açtı
Nazlı: Ne istiyorsun Özlem?
Özlem: Huzur istiyorum Nazlı o Aliye söyle beni rahatsız etmesin hayatımdan çıkıp gitsin tamam mı diyerek telefonu kapattı. Nazlıda sinirle telefonunu masaya vurdu. Tanju Nazlının sinirli halini görünce ses etmedi. O sırada elinde dosyayla Ali girdi içeri. Nazlı ona dönmüş sinirle ona bakıyordu. Ali bunu fark edince Nazlının masasına yaklaştı. Nazlıya nolduğunu anlamaya çalışır gibi Nazlıya baktı
Nazlı: Sen dün gece neredeydin Ali?
Ali:(gülerek) Hayırdır sormuyordun hani? Dün gece gözü kapalı güveniyor gibiydin
Nazlı: Uykudandı o?! Diyerek cevap bekledi ama Ali cevaplamadı yüzündeki gülümseme giderken başını
yere eğmiş Nazlıya bakmıyordu
Nazlı: Özlem otelde kalıyor demi hı senden dün gece onun yanındaydın demi dedi sinirle!
Ali: Evet diyebildi. Nazlı susarken Selvi elindeki çay bardağıyla içeri girdi. İkili arasındaki gerilimi görünce Tanjuya baktı. Tanju kaşlarını kaldırınca karışmaması gerektiğini anlayıp yerine oturdu.
*
Tunç denen adam bakanlığa gelmişti. Merdivenlerden çıkıp girişte olan Gülin'in masasına yaklaştı.
Tunç: Selvi hanım diye seslenince
Gülin: Ay yok ben sekreterim adım Gülin Selvi hanım dışarda ben yardımcı olayım bir boşanma durumumu vardı?
Tunç: Ha yok ben gazeteceyim yani bekar gazeteciyim (Güneş geldi o sırada) Tanıştığıma memnun oldum diyerek elini uzattı Gülinle el sıkıştılar
Güneş: Sizde kimsiniz? (içinden ne bu samimiyet lan diyede kükredi) Bekarsanız işiniz olmaz burada biz evli olan kimseler için uğraşıyoruz
Gülin: Ay sus Güneş. Beyefendi gazeteciymiş.
Tunç: Selvi hanımla röportaj için gelmiştim ama
Gülin direk ünlü iş adamı ve karısının boşanma davasını ele aldığını anlatmaya başladı. Bu durum Tunç'un işine gelmişti. Selvi buna kızıp bir şeyleri anlatmayınca Gülin de tak diye anlatmaya başlayınca Tunç Gülinle gazeteye haber yapılacağını çözmüştü.
Tunç: Basına yansımayan bir şey var mı peki?
Gülin: Olmaz mı hiç asıl sebep bebek dediğinde Tunç
içten içe gülmeye başladı.
Güneş: Neyse herkes işine dönsün sizide dışarı alalım diyerek öfkeyle Tunç'a bakınca Tunç da zaten istediğini alınca çıkıp gitmişti.
*
Tunç rahat durmamış bebeğin Selvilerde olduğunu öğrenmiş kendini evli diye tanıtıp boşanma davasına bakması için Selviyi arıyorum diyerek evine gelmişti. Vuslat onu içeri alırken mutfağa gidince Tunç evi aramaya başlamıştı. Bebeği odalardan birinde bulunca hemen fotoğrafını çekmiş evden çıktı iki adım atınca bahçede önüne Vuslat çıktı
Vuslat: Sen beni filmlerdeki gibi yaşlı teyzelere benzettin galiba
Tunç: Bakın size vakit ayırmak isterdim ama gazeteye yetiştirmem gereken önemli bir haberim var
Vuslat: Benimde sana bir haberim var bunun gibi diyerek elindeki suyu Tunç'un yüzüne çarpınca
Tunç: Napıyorsun moruk diye yüzünü silerken Adil de geldi
Adil: Annelere ne demiyoruz moruk demiyoruz dedi ve Tunç'a yaklaşıp kafayı gömdü. Tunç yere düşerken Vuslat fotoğrafı çektiği kamerayı eline alırken Adil Tunç'u tuttuğu gibi bahçe kapısından dışarı attı. Tunç arkasına bakmadan koşup giderken telefonuyla birini arayarak
Tunç: Alo aile masasıyla ilgili ne bulabiliyorsanız hepsini istiyorum hemen! Diyerek koşmaya devam etti
*
Akşam olmuş Ali Nazlıyı üniversitenin kantininin olduğu yere getirmişti. Ali gülerek etrafa bakarken Nazlı ne olduğunu anlamamıştı
Nazlı: Ali niye geldik buraya?
Ali: Ne demek niye geldik Nazlı her şeyin başladığı yer burası. Hem sen değil miydin konuşmak istiyorum diyen bugün 12 Eylül bak diyerek cebinden takvim yaprağını çıkarıp Nazlıya gösterdi
Nazlı: Ali?
Ali:(gülümseyerek) Burası seni ilk gördüğüm yer (eliyle göstererek) Şu masada 5 yıl önce ilk defa konuştuğumuz masa
Nazlı:(gözleri dolmuştu) Ama bir eksiğin var? Çünkü o masada otururken sen çok da konuşamamıştın o gün
Ali: Allah Allah gel tamamlayalım o zaman gel diyerek elini uzattı. Nazlı tereddüt etmeden sıkıca tuttu elini ve Alinin gösterdiği masaya ilerlediler
Masaya geldiklerinde bir demet gül, hazırlanmış tost ve meyve suları vardı. O gün ki gibiydi masa. Nazlı masayı görünce Aliye bakıp başını sağa doğru eğdi
Ali: Ta-tadam diyerek masayı gösterip Nazlıya baktı o da
Nazlı:(gülümsemeye başladı) Aliii
Ali: Nazlı diyerek sandalyesini tutup Nazlıyı oturttu. Kendi de hemen yanındaki sandalyeye oturdu sözü direk Ali aldı
Ali: Iıı Nazlı benimle ne konuşmayı planlıyordun bilmiyorum ama söyleyeceklerimi yok hükmünde kılabilir diye biraz da kabalık ederek söze ben başlamak istiyorum
Nazlı: Tabi
Ali: Telefonun kapalı mı?
Nazlı: Evet
Ali: Nazlı ben bu okula ilk geldiğimde hemen bitirip gitmek istiyordum İstanbul kalabalık yer biliyorsun ben kalabalığı sevmem insanlar net değil. E biliyorsun ben öyle dalavereci insanları da sevmem (Nazlı başıyla onayladı) Sen benim her şeyimi biliyorsun be Nazlı'm. Ciğerimi bilirsin. Çünkü ben sana yüreğimi açtım. Sen olmazsam ben bu şehirde yaşayamam hiçbir şehirde yaşayamam. Sen... sen olmazsan ben bu yüreği taşıyamam sende bırakıp giderim. Bu dünyada bir tek istiyorum Nazlı sen benim yanımda ol. Sen... beni affet ve yanımda ol
Nazlı: Ali?
Ali: Ya Nazlı bir saniye şu cümlemi bitireyim ya nolursun bir izin ver ya?
Nazlı: Ben seni affetim (dediği anda Alinin gözleri büyüdü. Sonra cümleyi idrak edince gülmeye başladı) Affettim, beni seni zaten affettim (diyerek Nazlı da onun şaşkınlığı ve gülüşüyle gülmeye başladı)
*
İsmet eve gelmişti Meralle konuşmak için kayıt işini Aliden Özlemin yanına gittiği için hesap sorarken Ali tüm gerçekleri önüne yıkmıştı
İsmet:(başı önde) Neden bana söylemedin? Özlemin seni tehdit ettiğini neden sakladın
Meral: Öyle ya da böyle bu evlilik zaten bitecekti İsmet ben susarak bitirmeyi tercih ettim. Seni anlıyorum 1 yıldan fazla yatağa mahkumdum başka kadın olmasını belki kabul ederdim ama neden Nazlının yaşındaki bir kız! Hem de Nazlının arkadaşı bu kız İsmet! Belki bunuda affedebilirdim ama asıl beni yıkan ne oldu biliyor musun?! NAZLIYLA ALİNİN AYRILMALARINA NASIL İZİN VERDİN HA!!! SENİN YÜZÜNDEN ÇOCUKLARIN YUVASI DAĞILDI. NASIL KIYABİLDİN ONLARA YA EGEYE ÇOCUK DAHA KÜÇÜCÜK NASIL DAYANDI ONLARIN AYRILMALARI! Sen baba olarak unutmuş olabilirsin babalığını ama ben anneyim onların üzülmesine dayanamam seni de affedemem. Şimdi çık git bir daha gelme karşıma. Onların ayrıldıklarını öğrendiğimden beri keşke komadan çıkmasaydım diye düşünüyorum ama ben komadan çıktım sen benim için öldün. Artık çocuklarımı bir arada tutmak Ali ve Nazlıyı bir arada tutmakla senin yıktığın bu yuvayı toplamakla uğraşacağım. Defol şimdi!
İsmet: Ben artık Özlemle birlikte olamam. Onunla birlikte yapamam inan büyük hataydı bitti dedi ağlayarak Meralin yüzüne bakamıyordu
Meral: Orası senin bileceğin iş ister ayrıl ister devam et ama bundan sonra yeter ki çocuklara zarar verme! İsmet söz söyleyecek bir şey bulamadı kalkıp evden çıkıp gitti. Meral de kalkarak Egenin odasına girip uyuyan torununun yanına uzandı ona sarıldı.
Ege:(uykuyla) Anneanne?
Meral: Uyu evladım canım benim (diyerek başından öptü) Affet bizi oğlum bizim yüzümüzden annenle babanla ayrı kaldın ama hepsi düzelecek sana söz veriyorum hepsini er ya da geç düzelteceğim diyerek ağladı Egeyi göğsüne bastırıp saçlarını okşadı
*
Nazlı: Ama bana bir söz vermeni istiyorum nolursa olsun Özlemle bir daha görüşmeyeceksin. (Ali bir şey söyleyecekken) Tamam biliyorum Özlem bizim eve geldiği için ona çok kızdın ve onunla konuşmak için gittin ama bir daha gitmeyeceksin ben artık sana güvenmek istiyorum Ali. Nereye gittin nereden geliyorsun diye içim içimi yesin istemiyorum artık çünkü çok yoruldum kaldıramıyorum. Ege zaten perişan oldu onu daha fazla kırmaya üzmeye hakkımız yok. Lütfen bana söz ver
Ali: Söz Nazlı söz (dedi gülümseyerek) Yeter ki sen o yüreğini yorma söz veriyorum sana canım benim diyerek hevesle ayağa kalktı. Nazlıda kalktı sıkıca sarıldılar. Nazlı Alinin boynuna gömülüp öpücükler kondurmaya başladı. Bir süre sonra Ali geri çekildi. Birbirlerine baktılar ikisinin de gözleri birbirlerinin dudaklarına kaydı. AlNaz gülüşerek yavaşça yaklaşmaya başlamışlardı ki
Güvenlik: Ali diye seslendi
Ali:(kapıya doğru döndü) Noldu Hikmet abi?
Güvenlik: Oğlum Selvi diye bir kadın sizi arıyor ne diyim?
Nazlı: Offff ya derken Ali Nazlıya baktı. Sonra el mecbur öpüşemeden el ele tutuşup Selvinin çağırdığı yere gittiler.
*
Selvi: Nerdesiniz be siz?
Ali: Ya teyzeyi bulmak zor oldu ancak geldik Selvi abla diyerek somurttu
Tanju: Neden somurtuyorsun sen?
Ali: Yani abi saat kaç mesai bitmiş telefonlarımızda kapalı neden çağırıyorsunuz bizi. Hem sen bizim oraya gittiğimizi nereden buldun
Selvi: Meslek sırrı. Hem bu işin mesai saati olmaz bugün bu çift barışacak o kadar diyerek kadının annesini alarak hastaneye girdi.
Nazlı: Bu kadın işkolik yemin ediyorum ya ufff
Güneş: Eee boşuna aile bakanlığına istenmedi değil mi?
Tanju: Hadi bırakın gevezeliği bizde girelim bakalım bu sefer ki planı ne Selvi hanımın diyerek onlarda hastaneye girdi.
*
Ertesi gün
Nazlı: Günaydınnn annecim
Ege:(yatakta gerindi) Günaydın anne. O sırada arkadan odaya Ali girdi. Nazlıya arkadan sarılıp yanağını öperken
Ali: Günaydınnnn canım ailem dedi.
Ege: Siz bayıştınız mı? dedi hevesle. Nazlı gülerek Alinin kollarından çıkıp Egenin yatağına oturup oğluna sarıldı
Nazlı: Evet annecim barışma kararı aldık babanla
Ege: OLEYYYYY diye sevinçle bağırıp annesine sarıldı
Ali: Aşka olsun baba da burda ama diye isyan edince Ege annesini bırakıp yataktan inerek Aliye koştu. Ali eğilip onu kucağına alıp öperken Egede Alinin boynuna sıkıca sarılmıştı.
Ege: Aslan babam diye sevinirken yatakta oturmuş Nazlıda onlara bakarak gülüyordu.
Ali:(kulağına fısıldadı) Ajan şimdi anneyi gıdıklama zamanı tamam mı?
Ege:(fısıltıyla) Tamam baba dedi ve Alinin kucağından inip annesine koştu. Ali de yaklaştığı anda ikisi birden Nazlıyı gıdıklamaya başladılar. Nazlı yatağa uzanırken kahkahalarla gülüyor Ege ve Ali de gülerek gıdıklamaya devam ettiler. O sırada açık kapı arasından mutlu tablo ailesini gören Meral
Meral:(gülümseyip ağlayarak) Çok şükür diyerek salona geçti
Nazlı: hahahaha ay tamam tamam durun lütfen karnım ağrıdı dediğinde Ali ve Ege durmuştu
Ali: Yeter bu kadar şamata ajan hadi banyoya eller yüzler yıkanıyor sonra kahvaltı masasına
Ege: Tamam diyerek koşarak çıktı odadan banyoya koştu
Ali:(Nazlıya imayla bakarak yatakta oturdu. Nazlıyı da kaldırıp oturttu yanında. Sonra ellerini beline koyup kendine çekti) Diyorum ki Ege de öğrendi biz bu barışmayı artık baş başa mı kutlasak hı? Diyerek başını Nazlının boynuna gömerken Nazlı geri çekildi
Nazlı: A-a napıyorsun Ali annem evde Ege tak diye girer içeri
Ali: Özledim ama izin alayım ben bugün kaçamak yapsak ha diyip göz kırptı
Nazlı: Hayır tabiki de bu vakayı çözmemiz lazım artık dün yumuşadı iki tarafta sonra
Ali: Ne sonrası Nazlı ya dün yatakta yatırmadın yine yerde yattım barıştığımız halde
Nazlı: Belki de naz yapmak istiyorumdur
Ali: Naz yapmanın sırası değil benim Nazlı karım hadi ya
Meral: Çocuklar hadi kahvaltı hazır gelin diye seslendi içerden
Nazlı: Biraz daha sabır kocacığım affettim de hemen o şeyin olacağını demedim değil mi diyerek Aliyi yanağından öpüp salona geçti. Ali direk kendini yatağa atıp uzandı
*
İsmet Özlemin yanına gelmişti. Özlem hazırlanırken İsmet yatağın üstündeki telefonu alıp videoyu buldu. Özlem geri geldiğinde gördü bu durumu
Özlem: İsmet? Söyledi demek
İsmet: Bir şekilde söylemiş oldu. Sen söylemeyecektin galiba sonra nolacaktı Özlem tehditle şantajla mutlu bir yuva kurduktan sonra napacaktık birlikte banka falan mı soyacaktık?
Özlem: Ben senin cesaret edemediğin şeyi yaptın İsmet. Sana kalsa sonsuza kadar git gel içinde sürüklenip gidecektik
İsmet: Sen iyi bir kızdın dünyamı aydınlatırdın sana noldu böyle?
Özlem: Sen oldun İsmet senin için her şeyi yaparım ben
İsmet:(alaycı bir gülümseme takınıp) Bir erkeğin duymak için can atacağı bir cümle şimdi kulağa ne kadar çirkin geliyor diyerek telefondan kaydı silip odadan çıktı. Özlem de ağlayarak peşinden koştu kapıda tuttu kolundan
Özlem: Nereye gidiyorsun İsmet karına kızlarına mı?
İsmet: Karım yinede benimle boşanacak Özlem ama ben seninle olmayacağım!
Özlem: Ben seni sevdiğim için yaptım ne yaptıysam başka çıkarım yoktu
İsmet: Ben seni sevdiğim için kızımı kurban ettim şimdi sende beni sevdiğin için karımı kurban ediyorsun oysaki en başından beri kurban edilmesi gereken bizdik!
Özlem:(İsmete sarılıp koluna yapıştı yanağını okşamaya başladı) Lütfen gitme hadi gel içeri girelim
İsmet: Özlem bırak bizleri bizi görecek! Yapma
Özlem: Bırakmam seni bırakmam! Diyip iyice sırnaştı. Tam o sırada onları gözetleyen biri yani Tunç! fotoğraf makinasıyla bu anı çekti. Özlem ve İsmeti kol kola dip dibe artık manşetlerde boy boy yayınlanacaktı! Tunç gülerek arabaya binip ordan uzaklaştı
*
Diğer gün vaka çözülmüştü. Adam ünlü iş adamı olunca aile masasının haberi yapılırdı gazetelerde. Ali gazeteye bakarken Selvi elinden çekiştirmeye çalıştı
Selvi: İyi al bak bakayım benden bahsediyor mu?
Ali: Ne alakası var ya benden bahsetmeleri lazım
Selvi: Ben senin büyüğünüm ya oğlum ver şu gazeteyi
Ali: 1 dk ama dedi ama Selvi çekip aldı elinden. Sayfayı çevirdiği an önüne gelen haberle Selvinin gözleri büyüdü.
Haber
AİLE MASASINDA REZALET!
Aile Masası Müsteşarı İsmet GÜLENGÜL kızının arkadaşıyla otel çıkışında görüntülendi.
Yazıyordu. Selvi Aliye bakış atınca Ali hemen gazeteyi eline aldı. Haberi gördü. Alinin yanında oturan Tanju da gördü haberi direk Aliye baktı. Ali'nin yüzü bembeyaz olmuş Selvi ve Tanju arasında göz gezdirdi. Onların tam karşısında duran Nazlı bakışları görünce şüphelendi
Nazlı: Noldu ne yazmış (diye sorduğunda üçü de Nazlıya döndü. Sertçe yutkundular) Ne yazmışlar ya böyle durdunuz? Dedi ve Alinin elinden gazeteyi çekip baktığında gözleri büyüdü. Hızla ayağa kalkıp koridora geldiğinde GünGül de gazetedeki habere bakıyordu. Nazlıyı görünce hemen kapattılar gazeteyi. Bakanlıkta çalışan diğer kişilerde görmüştü haberi aralarında fısır fısır konuşuyorlardı. Nazlı onları görünce iyice küplere bindi delirmek üzereydi. Ali de peşinden geldi
Nazlı:(bağırarak) KİMSENİN İŞİ GÜCÜ YOK MU YA?! BAK HALA BAKIYORLAR MİLLETE LAF OLSUN TABİ
Ali: Ya arkadaşlar sizde yapmayın hadi işinize bakın dağılın hadi (diyerek insanları dağıttı. Nazlı oflayarak gidince Ali kolundan tuttu) Nazlı nereye?!
Nazlı: Ali bırak! Sakın dokunma bana sakın! (dedi sinirle) Özlem denen belayı sen sardın bizim başımıza bütün bunlar şuanda senin yüzünden yaşanıyor yoksa babam neden onunla buluşmaya gitsin ki! (saçlarını çekiştirip) Allahım delireceğim ya Ali Allah aşkına defol git! Diyerek ilerdi ama Ali yine kolundan tuttu
Ali:(sinirle) Hiçbir yere gitmiyorum!!. Nazlı kolunu sertçe çekip hemen Songülü aradı. Meral Songülü tembihlemişti çünkü onlarda gazetedeki haberi görmüşlerdi ama görmemişler gibi davrandı Nazlıya da öyle söyledi.
*
Meral: ŞİMDİ NOLACAK NASIL BİR ÇIKMAZA GİRDİK FARKINDA MISIN?
İsmet: İnkar edeceğiz
Meral: BİZ İNKAR ETTİK DİYELİM YA ÖZLEM O ETMEZSE NAPACAKSIN ÖLDÜRECEK MİSİN?
İsmet: İnkar edecek etmezse de... devamını getirmedi Merale baktı. Evet aklındaki söylemese de inkar etmese Özlem ölebilirdi. İsmet bunu yapabilirdi!
*
Ferman: Beliz gazeteyi gördün mü?
Beliz: GÖRDÜN NASIL YA NASIL! BABAM BÖYLE BİR ŞEY YAPMAZ! HEP O ALİ YÜZÜNDEN ONUN PİSLİĞİNİ TEMİZLEMEK İÇİN GİTMİŞTİR!
Ferman: Saçmalama bir şey bildiğin yok bu işte başka bir iş var demedi deme
Beliz: Ne işi olacak pardon? Ne demeye çalışıyorsun sen
Ferman: Aklımdakini sana söyleyip kavga çıkarmayacağım ama sen susacaksın tamam mı? Aliye hiçbir laf atmayacaksın. Bu işin aslı yakın zamanda çorap ipliği gibi sökülecek o zaman Aliye karşı napacaksın onu düşün diyerek Belizin odasından çıkıp kendi odasına geçti. Beliz ne diyeceğini bilememiş olduğu yerde kalmıştı.
*
Doruk: OHA LAN! Gördüğünüz mü haberi? Diyerek asistan odasına girdi
Açelya: Ay ne haberi kim bilir abuk sabuk bir şeydir dediği an telefonu çaldı. Arayan Gülindi her zamanki gibi telekonferans yapmış olayı anlatmıştı
Demir: ÇÜŞŞŞ doğru mu diyorsun
Doruk: Doğru doğru alın bakın gazete bende bunu söylüyordum size
Nihan: İnanamıyorum İsmet ve Özlem mi?! Ay şokum şaştı bu nasıl haber
Gülin: Açi iyi misin? Cevap versene kızım
Demir: Aşkım (diyerek dürttü) Açi kendine gel diyip sertçe salladı
Açelya: B-bu doğruysa Ali Nazlı üzülmesin diye mi susuyordu bunca zaman
Harika: Bu doğru olabilir mi ki? İsmet amcayla Özlem...
Nihan: Ali suçsuz diyoruz ama sebep bulamıyorduk bana da öyle geliyor gibi ama bilemedim şimdi boş yere günahlarını almayalım
Açelya: Gülin Nazlı nasıl?
Gülin: Çok kötü öfkeliydi çıktı gitti. O sırada Ferman Demiri aradı
.
Demir: Haber için mi aradın kardeşim gördük bizde onu konuşuyorduk
Ferman: Demir Ali suçsuz bundan dolayı sustu bence
Açelya:(elinden aldı telefonu) Bize de öyle geliyor Ferman ama haberin yanlış olma durumu yok mudur
Ferman: Bence yok. Ali Nazlı için sustu Nazlıyı çok sevdiği için sustu. İsmet bey onları kurban etti düşünsenize onlar ayrılırken hiç sesini çıkarttı mı? Bir kere bile olsun kızını bu denli üzen adamın üstüne yürümez mi yürümedi?
Açelya: D-doğru ama nasıl ya nasıl böyle bir şey yaparlar
Ferman: Bu taş çatırdadı çok yakındır her şey gün yüzüne çıkacak
Demir: Abi Beliz nasıl
Ferman: Delirdi inanmıyor doğal olarak ama merak etmeyin Alinin üstüne gitmemesi için elimden geleni yapacağım diyerek telefonu kapattı
.
Güneş: Ferman söyleyince benim de aklıma yattı offf noluyor ya nasıl bir çıkılmaz böyle
Harika: Ya nasıl olur ama abim onlar yüzünden mi karısından çocuğundan ayrı kalıp acı çektiler
Nihan: Tamam sakin olun kimse ne Nazlıyı ne Aliyi arıyor hiçbir şey söylemiyorsunuz her şey olacağına varır bekleyip göreceğiz
Açelya: Ama benim Nazlının yanında olmam lazım
Güneş: Şimdi değil Açelya inanmıyor ve çok sinirli 1-2 gün geçsin bence öyle sadece telefon aç istersen için rahat olsun diyerek konuşmayı sonlandırdılar
*
Ali: Yok ya ben biraz daha burda kalamıycam yoksa patlıycam yemin ediyorum ya
Tanju: Ali kendine gel bunlar elbet olacaktı ne bekliyordun hiçbir sır ömür boyu saklı kalmaz şimdi ortalığı nasıl toparlayacaksın onu düşün oğlum diyerek Selvinin yanına gitti. Dosyaya bakmaya başladılar
*
2gün sonra
İki gün boyunca Nazlı Aliye konuşmuyordu. Nazlı Tunç'u bulup yalan haberle suçlamış yayın evine gidip bağırıp çağırmıştı. Haberden sonra İsmet hakkında soruşturma açılmıştı. Ali Nazlıyla konuşmaya ısrar edince Tanju ve Selvi işin daha kötüye gideceğinden Aliyi Tanjunun odasına kelepçemiş önüne dosyaları koyup çalışmasını sağlamışlardı. Güneşi de yanında dikmişti. Olaylar yüzünden Ege Nihana bırakılmış Nil ve Berkle oyunlar oynuyordu. Meral kızları için İsmetle röportaj verip bu haberi yalanlamışlardı. Sorgu günü Özlem dahil herkes oradaydı ve herkes inkar etmişti. Röportaj üzerine de soruşturma bitmişti. Gazetenin sahibide gelip özürler dilemişti. Nazlı bu sürede öfkesini anlamıştı her şey yoluna girince Aliye davrandığı soğukluğu bir kenara bırakış en azından yeniden konuşur hale gelmişlerdi. Başka bir vaka dosyasını beraber bakıyorlardı.
*
Gazete haberini okuyan Özlem ağlamaya başlamıştı
Haber
GERÇEK BİR AİLE!
Aile Masası İsmet GÜLENGÜL ve Meral GÜLENGÜL'ün Muhteşem Evliliği yazıyordu. İsmet ve Meralin el ele yan yana oldukları fotoğrafları vardı.
Özlem bu haberle yalanladığı şeyi itiraf etme vakti diyerek Tunç'u aradı. Çünkü İsmet sırtını on dönmüştü ve artık Özlem bu sefer gerçekten yakacaktı gemileri!
.
Gazete sahibi yanlış haber diye Tunç'u kovmuştu. Eşyalarını toplarken telefonu çaldı açtı
Tunç: Alo?
Özlem: Size izletmek istediğim bir şey var 1 saat sonra x yerde buluşalım. İsmet Gülengülle alakalı diyerek telefonu kapadı. İsmet telefondan videoyu silmişti ama hesap edememişti Özlem bir yedeğini de bilgisayara kopyalamıştı. Bilgisayarını alıp otelden çıktı ve o yere doğru hareket etti
*
1 gün sonra İsmet elinde silahıyla sahil kenarına gelmiş ağlayarak silahı başına tutuyordu.
TV KANALLARI, GAZETELER, SOSYAL MEDYA BU HABERLE YIKILIYORDU
Türkiye dün gece saatlerinden beri aile masasında ortaya çıkan skandal haberi konuşuyor. Dün gece saatlerinde internete düşen bir video kaydıyla günlerdir gündemi meşgul eden konu kapandı derken yeniden açıldı ve kesinliğe kavuştu. Yasak bir ilişki içinde oldukları video kaydında yer alıyor. Aile Bakanlığı sözcüsü bu sabah itibariyle İsmet Gülengül'ün görevden alındığını duyurdu.

İsmetin kafasında dolaşan bu cümlelerle elindeki silahı iyice kavradı tam ateş ediyordu ki biri tutup silahı havaya kaldırdı silah havada patladı.
*
Beliz: Annecim diyerek Merale sarıldı.
Ferman: Noldu ha noldu? Gördün mü ha? Al suçsuz dedim sana hepimiz dedik ama sen anlamak istemedim şimdi napacaksın Beliz
Beliz:(ağlayarak) B-ben nasıl yaptım böyle bir şeyi anne ben çok kötü şeyler yaptım çok kötü laflar ettim Aliye ama o ama o bizi Nazlıyı korumuş diyerek başını elleri arasına aldı
Meral: Ah be kızım nasıl yapabildin böyle bir şeyi şimdi nolacak?
Ferman: Belizin kendini affettirmesi gerek ama bakalım Ali onu affedecek mi? diyerek oturdu koltuğa.
.
Herkes olayın şokunu yaşarken bir yandan da seviniyorlardı. Alinin suçsuz olduğuna zaten inanıyorlardı ama şimdi her şey daha netti. Herkes derin bir nefes alırken bir kişi Barut gibiydi ama kendi içinde dışarıya gayet normal yaklaşıyordu. Nazlı... Ve bu yüzden kimse yanına yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Bir süre kendi haline bırakma kararı vermişlerdi.
*
İsmet:(bağırarak) Bırak beni Ali bırak!!! Diyerek Aliyle cebelleştiler. İkiside yeri boyladı. Ama silah hala ellerindeydi ve o an da silah patladı ama kimseye bir şey olmadı Ali sonunda silahı eline alıp uzağa fırlattı. Sonra İsmetin üstüne çıkıp sağlı sollu geçirmeye başladı. Bunca zamanın acısını çıkarıyordu
Ali: Kendini öldürerek mi düzelteceksin her şeyi ha!
İsmet: Hiçbir şey düzelmeyecek bırak öldüreceğim kendimi
Ali: Sen ölürsen Nazlıya nolacak! Ha Nazlı napacak senin arkadan konuşacaklar ama o yaralanacak senin yüzünden yaşayacaksın İsmet bey yaşayıp bu lekeyi kızlarının üstünden alacaksın herkes sana yöneltecek sorularını! diyerek İsmete vurmaya bırakıp ayağa kalktı.
İsmet ağlayarak doğruldu.
Ali: Nazlının üstüne gelecekler buna müsade etmem. Sen öldüğünde ya Özlem nolacak peşinden intihar edecek diye mi düşünüyorsun. HAYIR! Bana bak sen ölürsen Nazlı daha çok yara alır ve ben buna müsade etmem diyerek denize doğru döndü
İsmet ağlarken düşündü. Sonra ilerdeki silahı gördü. Yavaşça silaha doğru gidip eline aldı. Eline alıp Aliye yaklaştı. Tam Ali arkasındaki İsmete dönecekti ki İsmet silahla Aliye vurup onu yere serdi. Ali aldığı darbeyle bayılırken
İsmet: Sadece kendimi öldürmem hiçbir şeye yaramaz haklısın Ali önce Özlemi sonra kendimi öldüreceğim diyerek arabasına atladığı gibi bastı gaza.
*
Selvi: Kız Gülin-Güneş geldi mi? diye sordu
Gülin: Geldi
Selvi: Nasıl?
Gülin: Korkutucu
Selvi: Niye ki
Güneş: Hiçbir şey olmamış gibi davranıyor
Tanju: Günaydın arkadaşlar onlar burda mı?
Selvi: Nazlı var ama durum hiç iç açıcı değil gibi
Tanju: Hadi ya neyse içeri girelim de bir şeyler yapalım diyerek ikisi ofise girdi. Nazlı bilgisayar başında dosyalara bakıyordu içerdeki çalışanlarda da Nazlıya bakıp bu hallerine şaşırıyorlardı. Tanju onlara kızgın bir şekilde bakıp eliyle önlerine bakmasını gösterince herkes önüne döndü. Selvi Nazlıya yaklaştı
Selvi: Hadi kalk gidiyoruz
Nazlı: Yok ben iyiyim böyle
Tanju: Kızım hadi kalk gidelim napıcaz burda böyle ya
Selvi: Evet hava almış oluruz güzel güzel
Nazlı: Selvi hanım size iyiyim dedim ya böyle ! Diyip önüne döndü.
Selvi:(Tanjuya fısıldadı) Bu böyle olmayacak Aliyi arayayım da gelmesin buraya yoksa bu yer çocuğu
Tanju: hıhı bencede gelmemesi daha hayırlı dedi. Selvi kendi masasına geçip Aliyi aradı ama çalan telefonu açan olmadı.
O sırada biri yardım istemeye gelmişti. Selvi kafası dağılsın diye Nazlıyı alıp vakaya bakarken Tanju Aliye ulaşmaya çalışıyordu merak etmişti
Tanju: Güneş Aliye ulaşamıyorum gideceği yerlere bakar mısın
Güneş: Bi sorun mu var?
Tanju: Bilmiyorum ama meraklanıyorum sen bakın bi etrafa dedi Güneş onaylayarak çıkıp gitti.........................................-11.BÖLÜMÜNSONU-

Vote/80

Böyle Bitmesin (AlNaz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin