Serum takviyeleriyle dolu günün sonunda okula doğru yürürken içinde zerre korku yoktu, bir an önce kolyesini geri almanın yolunu bulmak istiyordu. Ucunda ölüm dahi olsa, gerekirse o reisi eşek sudan gelinceye kadar dövecekti ama illa da alacaktı o kolyeyi ondan. İşaret ve baş parmağına aldığı sigara Ankara ayazında bedenini ısıtıyordu sanki. Üniversitenin önünde dururken derin bir nefes alıp kaşlarını çata çata turnikelerden geçmişti.
Okulun reisi tarafından alıkonulmuştu ve ekürilerinin zevkten dört köşe olup kendilerine laf atacağından emindi ancak Mahir bunu zerre umursamıyordu. Fakültenin önüne ilerlerken dişlerini sıktı, tam karşılarında her zamanki yerlerine kurulmuş gülüşen ülkücüleri görünce ellerini yumruk yaptı.
"Ulan ne kral adamsın sen, o amına koyduğumun komünist piçlerine güzel ders verdik. Devrim stadyumunda Başbuğ fotoğraflarıyla gezdiler ya, ölsem de gam yemem artık." Mahir duyduklarıyla kaşlarını çattı. Konuşan Ömer yavşağıydı, keyiften geberiyordu.
Yürüyüşle ilgili bir mevzu olduğunu anladığında eli telefonuna gitmişti ki kendisine doğru laf atan adamla bekledi.
"Ooo kimleri görüyoruz. Lan Kürt, okula gelecek yüzü bulmuşsun." Oğuz'un sesiyle kafasını dik tutarak tiksintiyle onlara baktı. "Kulakların duymuyor mu bölücü piç?" Kafeteryada oturan gençlerin bakışları da kendisine döndüğünde derin bir nefes aldı.
"Ulan Oğuz, seni adam kılıfına koysam düşmanın olacağım ama ben sana cevap verecek kadar insan kılıfına koymuyorum bile. Kusuruma bakarsın artık." Turan ifadesiz suratıyla sadece izlerken Oğuz ayaklandı. Ömer'in gülüşü ise yerini öfkeye bırakmıştı.
"Gece baş aşağı sallanırken beynine oksijen gitmemiş herhalde, nefesini kestiğimde de böyle beylik laflar edebilecek misin bakalım." Oğuz'un hemen yanında duran Ömer ve Atilla her an atağa geçmeye hazır gibiydi.
"Sende o göt olsaydı yanında elamanlar olmadan denerdin bunu, o zaman sen mi benim nefesimi kesiyorsun ben mi seni ayaklarıma it ediyorum görürdük." Mahir sonunu zerre düşünmeden Oğuz'a doğru adımladı. "Ben bir adama dört kişi dalacak kadar yiğit değilim say, sende bana teke tek gelecek taşak var say." Oğuz Mahir'e doğru adım atmıştı ki Turan sesiyle durdurdu onu.
"Kork ulan benden, seni bu okulda barındırmam." Dişlerini sıka sıka konuştuğunda ela gözlü genç takmadı bile.
"Okul senin babanın mülkiyetimi it oğlu it, kimi nerde barındırmıyorsun sen?" Ömer bu kez Mahir'e yeltendiğinde Mahir ondan önce davranıp kendisinden kısa gencin yakasından tuttu. "Bu lafımı o yarım akıllı beynine sok, bir gün geberip gidersem ilk seni yanımda götüreceğim Ömer efendi. Bundan sonra belan olacağım senin."
Alparslan reis iki gencin arasına girdi.
"Şşş, geri çekilin." Diye uyardı iki tarafı da. "Aranızdaki husumeti dışarıda çözün burası okul." Mahir aklı selim konuşan reise güldü. Şaka gibilerdi.
"Ne adamlarsınız ulan." Güldüğünde Turan'ın bakışları kendisine kaymıştı. "Gören de çok erdemli sanacak, sanki tüm bunlar senin yüzünden olmamış gibi. Bir de çok bir halt yemişsiniz gibi adamlık naraları atarsınız." Ondan boyun eğmelerini bekliyorlardı, hakaretleri sineye çekmelerini istiyorlardı ama Mahir bunu yapacak adam değildi.
"Solcu." Turan reisin lafı bıçak gibi kesmişti gergin ortamı. Adamları kendisine dönerken Mahir'in ela bakışları yavaş yavaş ilerlemişti kendisine. "Yeter."
"Ne yaparsın, baştan aşağı mı sallandırırsın yine." Esmer beden kısa bir nefes alıp ağır ağır ayağa kalktı, diğerleri saygıyla önünü açarken toplanmış gençlerin yanına ilerledi. Oğuz ve Ömer'e birer bakış attı sadece.
![](https://img.wattpad.com/cover/297503238-288-k276351.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMRAL (GAY)
Teen Fiction"Çok solcu gördüm lakin sol yanımda bu denli devrim yapanı ilk defa görüyorum." Eşcinsel konuludur. Turan & Mahir