27. Yüreğim yangınlarda başedemedim

14.1K 1.1K 679
                                    

Mahir ve Arda sıvıştıklarında her şeyi bir süre askıya almanın rahatlıklarını yaşıyorlardı. Ancak Mahir çok az rahattı çünkü illa ki o hilal bıyıklı ülkücü reisiyle karşı karşıya kalacağını biliyordu. Olabildiğince kaçmak, fikirlerinin arasındaki en iyi seçenekti. Her ikisinin atladığı tek şey, kaçtığın kadar kovalandığındı.

Kumralın evinin önünde durduklarında arabadan inmişlerdi. İç çekip eve girdiklerinde, temiz ve erkek parfümü kokusuyla dolu ev güvende hissettirmişti her ikisine de. Mahir üzerindekileri değiştirerek her ikisine birer kahve yaptığında Arda elindeki tabakasından tütün sarıyordu.

''Bunların orda ne işi vardı? Nasıl buldular bizi? Nasıl anladılar amına koyayım?'' Sesi gergindi sarışının. Kendisi sözünü tutup maviliden uzak duruyordu ama bu kez Alp yakasına yapışmış gibiydi. Ne ara olaya müdahale oldular, niye yollarını kestiler anlamıyordu. Algılayamıyordu.

''Ya duymuşlar bizi takip etmişler ya da Sefa'yı takip edip bizi duymuşlar.'' Mahir'in aklına başka bir fikir gelmiyordu.

''Tamam da, niye bizim mevzumuzda ortaya atıldılar. Şahsi meselelerini kendileri de çözerdi.'' Arda hala altında bir şeyler aramaya çalışıyordu.

''Fırsatını bulmuşken araya girdiler işte, ortak bir düşmanımız var üstelik o yavşak Alp için gidip konuştun Sefa'yla. Altta kalmamak için yapmışlardır.'' Bu daha mantıklı gelirken o narsist ülkücülerin altta kalmamak için meydana çıkmaları şaşırtıcı bir durum değildi her ikisine göre.

''Sefa'dan kurtulduk mu dersin?'' Dedi Arda bu kez, diliyle ıslatıp kağıdın ucunu yapıştırdı. İki ucunu katlarken gözleri Mahir'deydi.

''Bir arıza çıkmaz bu saatten sonra, bıyıklı son noktayı koydu orda görmedin mi?'' Arda derin bir nefes alıp elindekini arkadaşına uzatarak bir tane daha sarmaya başladı.

''Yav hadi ben görmüyorum etmiyorum da, sen dikkat et. Turan'ın bakışları bakış değildi ben sana söyleyeyim.'' Kumral sigarasının ucunu yakarken duraksadı. Arkadaşının sözleriyle tek kaşını kaldırdığında Arda sigarasını sarmayı tamamladı. ''Gördün zaten belasını sikti Sefa'nın, sevgili olduğumuz lafı da çıktı ortaya sağda solda sıkıştırmasın seni bu manyak?'' Mahir derin bir nefes aldı sigarasından. Turan'ın sert tavırlarına şahit olmuşluğu çok vardı ama içinden böyle bir psikopat çıkacağını elbette tahmin etmiyordu. Bir süre göze batmamaya dikkat edecekti.

''Yarrağımı yer o anca. Ondan korkan kim?'' Arda güldü.

''Valla cano taşaklı adamsın velhasıl da, bu reisin yanında biraz irkiliyorsun sanki.'' Sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi alaya aldığında bakışları pür dikkat karşısındaki ela gözlüye odaklıydı. Mahir gerilirken o da alaya vurmaya çalıştı ama fazla sahte duruyordu.

''Elimin tersindesin Ardo, duvarla bir etmeyeyim seni.'' İkili ayaklarını uzatıp büyük bir beladan kurtuldukları için rahat hissederken öteki taraftan aynı istişareyi yapan iki arkadaş pek de rahat değildi onların aksine.

''Başka zaman olsa böyle sıvışmazlar, tabanları yağlaya yağlaya ne ara gittiler anlamıyorum.'' Alparslan demli çayını yudumlarken, deri koltuğunda oturmuş Turan'a bakıyordu. Olaydan sonra ocağa gelmişlerdi, hiçbir şey olmamış gibi ocakla ilgilenmişlerdi ve nihayet akşam üzeri olurken yalnız kalabilmişlerdi. Esmer beden sessiz kaldı, başı çatlıyor gibiydi. İkisinin içindeki öfke biraz olsun yatışmıştı ama hala sinirlilerdi. Alparslan bir türlü sarışınla konuşamamanın verdiği rahatsızlığı yaşarken Turan o kumral gençten öyle gıcık almıştı ki yakalasa bile neyin hesabını soracaktı bilmiyordu.

Yorgunlukla gözlerini kapadığında her ikisi de yoğun bir stres altındaydılar.

*

Sabahın saatlerinde peşinden atlı kovalıyormuş gibi Devrim'le Can'ın arasında takılıyordu. Normalde hiç huyu değildi ama bugün ortak ders aldığı ikilinin yanından ayrılmamaya gayret ediyordu, her an tek kalabilirdi ve her an alıkonulabilirdi. Ne kadar kaçsa o kadar kardı.

KUMRAL (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin