10. Demokrat Turan

11.5K 1K 352
                                    

Gözlerini araladığında bir an nerede olduğunun farkına vardı. Kapısı durmadan çalışıyor, arada bir yumruklanıyordu. Mahir çatlayan başı, açılmayan gözleriyle sendeleyerek ayağa kalktı. Ruhsuz bir şekilde kapıya ilerlediğinde karşısında gördüğü Arda'yla şaşırmıştı.

"Meraktan öldük Mahir." Dedi sitemle. Endişesi gözlerine yansıyordu. Mahir sesini çıkarmadan geri adım atarak yol verdi minyon çocuğa içeri girmesi için. Gerisin geri içeriye yürüdüğünde kendine gelememişti hala. Arda'da üstelemeden yoğun alkol ve sigara kokan odaya girdi.

Devrilen bardak, dibi gelmiş yetmişlik rakı, içi izmarit dolu küllük... Mahir iyice kendinden geçmiş olmalıydı.

"Başın sağolsun." Diyebildi sadece. Mahir'in şişen ela gözleri dün geceden beri yaşla ıslanıyordu, tüm gözyaşını tüketti sanıyordu ama duyduğu kelimeyle yeniden yaş doldu gözlerine. Abisi için kullanılan bu kelime yıllar geçse de zoruna giden bir teselliydi. Arda'nın nerden bildiği, neden böyle endişelendiğini sorgulama gereği duymamıştı o an. Kafası acısıyla o kadar doluydu ki, konuşmaktan acizdi.

Kafasını salladığında Arda Mahir'in üzüntüyle baktı ona.

"Git bir duş al ben buraları hallederim." Mahir sesini çıkarmadan yeniden kafasını salladı ve yorgun bedenini banyoya taşıdı. Kıyafetlerini tek tek çıkardığında üzerine sinen kokunun farkındaydı ama umursamadı, gözleri kısa bir an aynaya değdiğinde gördüğü yüz kendisine yabancıydı.

Ela gözleri ağlamaktan şişmiş, kıpkırmızı kesilmişti. Öyle durgun öyle ölü gibi bakıyordu ki, kendisine acıdı. Yine de suyun altına girdiğinde acısını içine gömmeyi yeğlemişti.

Öte yandan Arda hemen pencereye ilerleyip sonuna kadar açmıştı. Elinde bir çöp poşetiyle boş şişeyi ve izmaritleri poşete doldurup boş sürahi ve bardağı mutfağa götürdü. Bulaşıkları yıkadıktan sonra Devrim'e durumu bildiren bir mesaj atmış ve banyonun yanındaki küçük kilerden süpürge makinesini çıkarıp odayı süpürmeye başlamıştı.

İşini bitirdiğinde, arkasında buharla çıkan Mahir'in görünmesi bir olmuştu. Belindeki havluyla durgun adımlar atarak oturma odasının yanındaki odasına ilerledi.

Arda'nın etrafı toparladığını gördüğünde mahçup bir bakış attı. "Oğlum ne gerek vardı, yorma kendini ben hallederim." Diyebildi. Çatlayan ve derinleşen sesi, tüm gece içtiği sigaraların ve bağırarak söylediği türkülerin mirasıydı.

"Bir şey yapmadım ki, hadi sen beni boşver de git üzerini giyin dışarı çıkacağız." Mahir iç çekti.

"Hiç çıkasım yok Arda." Diyebildi. Arda ise onaylamayan bakışlar attı ona.

"Olmaz, Devrim'de bekliyor." Mahir daha fazla ısrar etmeden odaya ilerledi, üzerine temiz bir baksır çekip sandalyeye atılmış siyah kotunu üzerine aldı. Siyah kazağını da üzerine geçirip koyu kumral saçlarını elleriyle taradı. Geri odaya gittiğinde Arda'nın sehpanın üstündeki fotoğrafa baktığını gördü.

"Çok benziyorsunuz." Dedi bir fotoğrafa bir Mahir'e bakıp. Mahir kederli bir nefes aldı. "Baya yakışıklı adammış."

"Öyleydi." Diyebildi sadece. Arda daha fazla bir şey söylemeden ayaklandı.

"Hadi gidelim, daha Devrim'i okuldan alacağız." Mahir çoraplarını giyinip cüzdanını arka cebine sıkıştırdı ve askıdaki kabanını üzerine geçirdi. Soğuk hava kendisine gelmesini sağladığında birkaç saniye bekledi. "Al sen kullan istersen." Dedi sarışın oğlan araba anahtarını kumral olana uzatıp. Mahir elindeki anahtara bakıp Arda'ya döndü.

"Oğlum çok mu zenginsin sen, bu araba ne?" Arda sırıttı.

"Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır Maho." Mahir geceden bu yana ilk kez güldüğünde Arda'da gülümsemişti. Beraber arabaya ilerlediklerinde kumral olan ısıtıcıları açmış, Arda ise radyoya uzanmıştı. Ahmet Kaya'dan bir parça çıktığında Mahir kabanını çıkarıp koltuğunun baş kısmına asmıştı. El frenini indirip gaza bastığında sessizce şarkıyı dinliyorlardı.

KUMRAL (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin