10. BÖLÜM

1.6K 402 385
                                    

Deniz Gözlüm / Soner Arıca

💙💙💙💙💙

Furkan dışarıdan yüz kişiye soracak olsalar tek bir popüler cevap alınabilecek şekilde, elinde ekmek kendisine yapılan teklifi değerlendiriyor gibi görünüyordu. Deniz bundan daha cesur olduğu tek bir andan ve o tek andan duyduğu pişmanlıktan sonra onun cevabını beklerken kurdeşen dökecekti. Sabırsızlığına yenilerek konuşma ihtiyacı hissetti.

"Ben dün gece sen uyurken izledim seni. Birazcık yani... Ama o kısa sürede derinlemesine, eni boyuna geçirdiğimiz ayları, seni, beni ve dizi izleyip şarap içebilecek kıvama geldiğimiz o noktayı düşündüm. Aramızdaki görünmez sınırları yine teklifsizce kaldırmadık mı? Her şey yanılsama mıydı?" Deniz'in ses tonu ağzından saçılan her bir itiraf sonrası duyulmaz hale geliyordu. Baktı ilerleme kaydedemiyor suskunluğunu koruyan adamın karşı sandalyesinde daha fazla küçük duruma düşmemek adına o da sustu. Adamın irileşen gözlerine bakarken son kez, artık duyulması için çaba gerektiren bir tonda "Her şeyi mahvettim, değil mi? Bakışlarını yanlış yorumladım. Duygularına müdahale ettim. Seni sor durumda bıraktıysam eğer..." diye mırıldanırken dudakları titriyordu artık.

Deniz için geçerli olan bir hayat felsefesi varsa eğer o da; "Yanlış anlamak için tetikte bekleyene, doğruyu anlatamazsın." öğretisiydi. Ve hiç olmadığı kadar Furkan'ın onu yanlış anlamamasını, hatta Furkan'ı yanlış anlamadığını umuyordu çaresizce. Daha on dakika öncesinde reddedilse bile üzülmeyeceğine emin olan biri olan için, kendini içine soktuğu durum nasıl da acınasıydı. Kim üzülmezdi ki? Hatalarıyla birlikte duyguları da olan bir varlıktı neticede.

Bir başka endişesi ise, gönül bağı kurmaya yeltendiği adamla iş arkadaşı oluşuydu. Reddedilmenin acısı geçerdi öyle böyle. Her gün yüzüne bakmak zorunda kalacak oluşu, utancıyla her gün yüzleşmek demekti aynı zamanda.

"Keşke bir şey desen... Furkan Bey özür dilerim."

Yo yo yo. Beylik laflarının arasında bey'in yeri yok.

"Deniz nutkum tutuldu. Sen yanlış hiçbir şey yapmadın." Furkan üstüne kaymak-bal yaydığı kızarmış ekmeği tabağına bırakarak Deniz'in dizlerinin dibine çöktü ve doldu dolacak dalgalı deniz gözlerine sabitledi bakışlarını. "Seni daha ilk gördüğümde tutuldum gözlerine. Aramızda bir şeyler olur mu olmaz mı diye hesaplamadan kapıldım gittim. Havaalanından seni aldığım o gün iş çıkışı, yorgundum, annemle bunalmıştım ve yeni bir soluk gibi sadece senden bir anlığına etkilendim diye düşündüm." Söylemek istediği öyle çok sözü vardı ki, art ardına yutkunmazsa boğulacaktı. "Bembeyaz karların içinde bembeyaz giyinmiştin ve masmavi gözlerin sanki memleketimi hatırlattı bana. Karlar ince kumdan kumsaldı ve ben sanki güneşin sıcağını çekmiş bedenimle az sonra koşarak denize dalacaktım."

Furkan söylediklerini Deniz sindirebilsin diye duraksadı. Dalmak eylemi fazla mı kaçtı ki? Ama hayır, Denizle her şey en çoğun yalnızca başlangıcıydı. Ki, gözlerinin içine bakarak yüreğine, altın iplerlerden kelimelerle eğirerek geçirdiği laflar bunun kanıtıydı.

"O his çok güzeldir. Bronzlaşmak istersin fakat bir süre sonra güneşin altında malak gibi yatmaktan sıkılırsın. Bikinin yeni kurumuştur ama arkadaşlarının çağrısına kayıtsız kalamaz ve ayakların kıçına vurarak koşturduğun denizde kulaç atmaya başlarsın."

Furkan onun tarifine gülümserken bu kez onun kucağındaki ellerine uzandı. Boğazına kadar dolup dolup taşmak için acele edenlerle övmek istiyordu onu. Yüceltmek, bir nebze olsun Deniz'in kendisini, onun gözüyle görmesini sağlamak...

Deniz'in Sesi (RAFLARDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin