Sabahın köründe gelen arama sesi ile uyandım. Kim olduğuna bakmadan direkt açtığım telefona uykulu bir sesle 'alo' dedim.
"Chaeyoung. Uyan hadi."
Telefonu kulağımdan çekip kimin aradığına baktım. Derin bir nefes alıp verdim.
"Uyandım."
"1 saat içerisinde hazır ol Chaeyoung. Seninle kahvaltıya gideceğiz."
"Bu gün dersim var Jungkook. Belki başka bir gün."
"Chaeyoung, ders programını biliyorum. Bu gün dersin yok. Eğer benden rahatsız oluyorsan Lisa'yı da çağır. Bende Taehyung'u çağırırım."
"Lisa'yıda çağıracağım. Ama senden rahatsız olduğum için değil, Lisa Taehyung ile buluşsun diye."
"Tamam. Görüşürüz güzelim."
Kalbim atmayı kesmişti şu anda. Telefonun kapanması ile attığım çığlığın ardından yanıma gelen Jennie unnieye baktım.
"Ne oldu Chae? Niye deli danalar gibi yatakta tepiniyorsun?"
"Unnie, kalbim şu an atmıyor bir bakar mısın?"
"Saçmalama Chaeyoung, kalbin atmasa nasıl yaşamayı planlıyorsun?"
Elini kalbime koyup bir süre kalbimi dinledi.
"Chaeyoung kalbin ne kadar hızlı atıyor. Ne oldu? İyi misin? Hasta değisin değil mi?"
"Değilim unnie değilim."
Arkadan gelen Lisa sohbete dahil oldu.
"Jungkook ile konuşmuştur unnie. Merak etme."
Jennie kafama vurup odamdan çıktı. Lisa gelip yanıma oturdu.
"Lisa hazırlan. 1 saat içinde kahvaltıya gideceğiz."
"Benim ne ilgim var bu işle?"
"Jungkook, Taehyung'u da çağıracak."
Lisa hızla odasına gittiğinde bende kapımı kapatıp üstümü değiştirdim. Kot pantolonumun üstüne siyah cropumu giyip saçlarımı taradım. Çantamı alırken hâlâ sandalyenin üstünde duran yeleği gördüm. Yeleği koluma asıp Lisa'nın kapısını tıklattım. Yaklaşık 30 dakika sonra çıkan Lisa ile Jennie ve Jisoo unnienin yanına gittik.
"Hayatımızdaki en anlamlı varlıklar, kraliçelerimiz, evimizdeki en bilge ve yüce insanlar nasılsınız?"
"Ne istiyorsunuz?"
"Şey, biz dışarıda kahvaltı edeceğiz de."
"Kiminle?"
"Fark eder mi?"
"Etmez, benim ki merak."
"Jungkook çağırdı. Geç kalacağız biz gittik."
Hızlıca ayakkabılarımızı giyip dışarıya çıktık. Jungkook tek başına bizi bekliyordu. Lisa etrafına bakındı ama Taehyung sunbae yoktu.
"Günaydın."
Hâlâ tam olarak yüz yüze bakamıyorduk. Ama sonuçta birbirimizle konuşmamız gerekiyordu.
"Sana da günaydın Chaeyoung."
"Taehyung sunbae yok mu?"
"Kahvaltı mekanında bekliyor."
Lisa kafasını kaldırıp bana baktı. Koluna hafifçe vurup güldüm. Jungkook'un biz gelmeden önce çağırdığı taksiyi beklemeye başladık. Taksi geldiğinde Lisa hızlıca ôn koltuğa oturduğunda mecburen Jungkook ve ben arka koltuğa oturduk. Lisa cidden şerefsizdi işte. Sırf ikimiz yanyana oturalım diye ön koltuğa geçmişti. Ama artık ona pek kızamıyordum. Çünkü biz Jungkookla resmen öpüşme seviyesine bile gelmiştik. Yanyana oturmak sorun değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Three Dates Together | ROSEKOOK
RomanceHer bir randevunun anlamı var Chaeyoung. Tanışma, kaynaşma ve öpüşme...