Ders bitti ve ben koşarak üniversite binasının bahçesine indim. Dersin ortasında Jungkook bana bahçede beklemem için bir mesaj atmıştı çünkü. Yaklaşık 5 dakika sonra kapıdan çıkıp yanıma doğru gelen sanat eserini iyice süzdüm. Siyah gömleğini pantolonun içine sarkık duracak şekilde sokmuştu. Koluna astığı hafif yelek rüzgarın etkisi ile uçuşuyordu. Beyaz ayakkabıları özenle temizlenmiş gibi duruyordu. Saçlarının dağınıklığı ona seksi bir hava katıyordu. Bu çocuk okulda nasıl popüler değildi hâlâ aklım almıyordu.
"Merhaba Chaeyoung."
"Sana da merhaba Jungkook."
Birbirimize gülümsedik. Jungkook elini gidelim mi anlamında uzatınca bende önüme doğru yürümeye başladım.
"Nasılsın?"
"İyiyim, ama biraz heyecanlıyım."
Kafamı ona doğru döndürdüm.
"Heyecanlı olmana gerek yok."
"Sen heyecanlı değil misin?"
"Heyecanlıyım ama pek belli etmiyorum. Yani herhalde."
"Evet belli etmiyorsun. Sanki zorla gelmiş gibisin."
"Hayır hayır, tamamen kendi isteğimle geldim. Merak etme."
Gülmeye başladı. "Şaka yapıyorum." dedi. Bende hafifçe gülümsedikten sonra yola devam ettik. Tatlı ve küçük bir kafeye girdik. Pembe ve beyaz tonları ağır basıyordu. Kafenin içinde duran süs bitkileri gözü ağrıtan beyaz ve pembe rengi daha güzel yapıyordu. İki katlıydı. İlk kat kasa kısmının, bahçenin ve bir kaç masanın olduğu geniş bir alandı. Üst kattaysa manzara mükemmeldi. Ama ne yazık ki küçük canavarların oynaması için bir çocuk oyun parkı vardı. Hepsi bağırarak etrafta koşturuyordu.
Öğleden sonra olduğu için hava hâlâ sıcaktı. Bahçeye geçmeye karar vermiştik. Çimenler vardı bir sürü. Masaların koyulacağı yerlere beton dökmüşlerdi. Bir köşede sallanan sandalye bile vardı. Ben etrafı incelerken gelen garson ile dikkatimi topladım. İçeceklerimizi sipariş ettik.
"Chaeyoung, pasta yemek ister misin?"
"Hepsini bitirebileceğimi sanmıyorum."
"Eğer senin için sıkıntı olmazsa yarıya bölebiliriz."
Hayır anlamında kafa salladım.
"Sen neli seversin?"
"Krokanlı seviyorum."
Krokanlı sevmek bir ayrıcalıktır. Krokanlı seven insan benim gözümde 1-0 öndedir.
"Ciddi misin? Krokanlı pastaya bayılırım. Çevremdeki hiç kimse sevmiyor ama."
"Bundan sonra benimle birlikte yiyebilirsin."
İddialı bir cümle. Ama ben iddialı insanları severim.
Güldüm. Jungkook garsonu çağırıp pasta sipariş verdi. Sonra sohbet etmeye başladık.
"Doğum günüm 1 Eylül 1997. Bir abim var. Busa-"
"Bunları zaten biliyorum. Sen bana kendinden bahset. Ben seni merak ediyorum."
Şaşırmıştı ama mutlu da görünüyordu. Sanırım onu merak etmeme sevinmişti. Biri benim hakkımda olan şeyleri merak etse bende sevineceğim için anlamıştım.
"Ben resim yapmayı, video montajı yapmayı, şarkı söylemeyi, video oyunları oynamayı ve manga okumayı severim. Bir köpeğim var. Adı Bam. Genelde onunla oynarım ayrıca."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Three Dates Together | ROSEKOOK
Roman d'amourHer bir randevunun anlamı var Chaeyoung. Tanışma, kaynaşma ve öpüşme...