Utançtan kıpkırmızı olan yanağımda iki parmağını gezdirdikten sonra saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Cevap bekliyorum Chaeyoung."
Sesim iyice kısılmıştı. Kalbim sanki koşmuşum gibi hızlı atıyordu. Normalde böyle bir durumda olsaydım orada önünümde duran kişiye kafa atardım. Ama şu an engelleyemiyordum kendimi. Tamam yani bende onu öpmek istemiyor değildim ama daha önce kimse ile öpüşmemiştim.
Kafasını iyice bana yakınlaştırmıştı. Bu sefer ilk o gözlerini kapattığında bende kendimi bırakmıştım. Dudakları tam benim dudaklarıma değdiği zaman gelen ses ile birbirimizden direkt olarak uzaklaşmıştık.
"Chaeyoung. Neredesin?"
Hafifçe öksürüp zaten kulağımın arkasında olan saçlarımı tekrar kulağımın arkasına sokarak düzelttim.
"Buradayım Lisa."
Lisa yavaşça bize yaklaştığında güldü. Jungkook alnını kaşıyarak önden gitti.
"Neden beni arıyordun?"
Lisa bana baktı.
"Chaeyoung, ben benim zamana kavramıma sıçayım. Beş dakika geç gelsem ne olurdu sanki."
Göz devirip kafamı hafifçe salladım.
"Neden beni arıyordun Lisa?"
"Bir süredir yoktun bende lavaboya baktım orada da yoktun. Ben nerden bileyim senle Jungkook'un burada romantik anlar yaşadığınızı."
"Bu kadarsa yukarıya çıkalım."
Beni dinlemiyordu resmen. Kafasının içi ile sohbet ediyordu.
"Ama artık fikrim tamamen değişti. Sen üçüncü randevuya kadar dayanamazsın. Bir sonraki randevunuzda siz muck muck yaparsınız. Üçüncü randevuda ne olacağını Jisoo unnie öğrenirse seni öldürür yalnız haberin olsun."
"Lisa ne zaman susmayı planlıyorsun? Yoksa illa benim kes sesini diyip iki tane ağzına çakmam mı gerekiyor?"
Lisa'yı kolundan çekip yukarıya çıktım. Lisa Taehyung'un yanına geçince oturabileceğim iki yer kalmıştı. Birisi şerefsizin yanı, diğeri Jungkook'un yanı. Evet çok akıllı davranarak utancımdan öle öle Jungkook'u yanına oturdum. Aramızda tır geçecek kadar mesafe vardı. Birbirimize bakmak hariç her tarafa bakıyorduk. Sonra Lisa oturduğu yerden kalkıp yanıma oturdu. Beni gittikçe yana doğru ittirip Jungkook'a yapıştırdı. Ama o an içimden Lisa'ya çok iyi sövmüştüm. Bakışlarımdan zaten gayet iyi anlaşılabiliyordu. Şırfıntı biliyordu eve gidince onu öldüreceğimi o yüzden şu an yüzüme bakmıyordu.
Benim aklımda olan şey ise Jungkook'un yüzüne nasıl bakacağımdı. Tamam yani özgüvenli bir insandım kolay kolay insanlardan utanmazdım ama bu farklı bir durumdu. O anda öpüşseydik bu kadar utanıyor olmazdım büyük ihtimalle.
Artık kalkmak için hazırlanmıştık çünkü eve Jisoo ve Jennie unnieden önce gitmezsek sabaha cenazemiz çıkardı. Vedalaşıp bir taksi çağırdık. Lisa ve ben arka koltuklara, Jungkook ise ön koltuğa oturmuştu. Sessiz bir yolculuğun ardından eve geldiğimizde yarım ağız veda edip taksiden indim. Hızlıca evin anahtarlarını çıkarıp kapıyı açtım. Odama gidip kapımı kitledim. Üstüme değiştirip elimi yüzümü yıkadığım sırada Lisa kapıma vurmaya başladı. Ben açmayınca resmen tekme atmaya başladı. Bir de evin içinde bağırınca bende kapıyı açtım. Hızla kapıdan girip yatağıma oturdu.
"Nasılsın Chaeyoungcum?"
"İyiyim Lisa. Ne oldu?"
"Hiç bir şey olmadı. Yani birbinizden utanıyorsunuz ya şu an. Hani daha tam çıkmıyordunuz bile. Eğer ben sana seslenmeseydim siz o sırada öpüşecektiniz ve mecburen çıkmaya başlayacaktınız. Ondan dolayı ban kızgın mısın diye sormak istedim?"
Derin bir nefes alıp verdim. Gülümsedim ve Lisa'nın kafasına iyi bir tokat indirdim. Yastığımı alıp bir kaç kere ona vurduktan sonra yanına oturdum.
"Yediğin bu darbeler, ben zaten utanıyorken beni iyice Jungkook'a yapıştırdığın içindi."
Yatağa kendini bırakıp gülmeye başladı. O kadar komik gülüyordu ki bende gülmeye başladım.
"Peki şimdi ne olacak Lisa?"
"Birbirinize olan utancınızın geçmesi için tek bir yol var."
Yüzüne baktım Lisa'nın.
"Eğer öpüşürseniz bu gün yaşananlar sizin için pek bir anlam ifade etmez. Çünkü zaten eylem gerçekleştiği için olmamış bir şeyden utancınızda olmaz."
Dalga geçiyor gibi görünmüyordu. Hatta mantıklı konuşuyordu. Ama şunu unutuyordu ki ben Jungkook'un yanına gidip bunu söyleyemezdim. 'Eğer beni öpersen daha fazla birbirimizden utanmayız' mı diyecektim? Ben hayatta böyle bir şey demezdim.
"Lisa ben gidip bunu nasıl söyleyeceğim? Biraz saçma olmadı mı?"
"Söylemeyeceksin Chae. Bu günkü olduğu gibi yine bir an gelecek. O zaman karşınıza hiç bir engel çıkmamasını umacaksın işte."
Kapının çalması ile ayaklandığımda Lisa beni yatağıma ittirip kapıya gitti. Bende kapımı kapatıp yatağımın içine girmiştim bu sırada. Uyumak istiyordum çünkü uzun bir gün olmuştu. Yavaşça kapanan gözlerimi bırakıp battaniyeyi üstüme çekmiştim.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Three Dates Together | ROSEKOOK
RomantizmHer bir randevunun anlamı var Chaeyoung. Tanışma, kaynaşma ve öpüşme...