10

25.9K 1.4K 283
                                    

"Doğru düzgün karıştırır mısın şunu ya, off." Sıkılgan bir ifadeyle kekin hamurunu mahveden Miraç'a söylenirken gözlerini kocaman açarak elini ağzına kapattı.

"Abiye off denmez, küçüğüm. Vallahi taş olur dilin benden demesi." Çok ciddi bir şey anlatıyormuş gibi görünen ifadesiyle gözlerimi devirdim.

"Ama mahvettin güzelim keki Miraç!" Yarım saattir karıştırdığı kekin kabını kenara bırakarak bana döndü.

"A-bi. De bakalım bebeğim, A-bi. Neymiş hadi hep beraber A-" Bunun böyle devam edeceğini bildiğim için onu yanağından öperek susturmuştum.

Sanırım sadece susturmamış onu resetlemiştim! Çünkü donup kalmıştı.

Gülmemek için zor dururken onu kendi hâline bırakıp yaptığımız kekin hamurunu kenara koydum ve yeni bir hamur yapmaya başladım. Bir yandan karıştırıp bir yandan ona söylenirken mutfağa dolan adım sesleriyle oraya döndüm. Mutfağa girenler önce hâlâ kendine gelememiş Miraç'a, daha sonra dünya yansa kek karıştırmaya devam eden bana bakıyordu.

Çınar Miraç'ın yanına gelip sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi ensesine patlatıp geri kaçarken hepimiz onun tepkisini merak ediyor olmalıyız ki Miraç'ı izliyorduk. Fakat yerinden yine canlanmamıştı.

Cidden bu kadar etkilenmiş miydi..

"Ne oldu lan bu çocuğa?" Sıraç'ın esrarengiz bir şey görmüş gibi çıkan sesiyle hepsine şirin bir gülümseme gönderip omuz silktim.

Karan tek kaşını kaldırarak bana bakarken başını iki yana salladı. Daha sonra ağır adımlarla Miraç'ın önüne geldi. Parmağını gözünün önünde şıklatırken Miraç'ın nihayet kendine gelmesiyle hepimiz şaşkındık. Adamın parmak şıklatması her şeye bedelmiş meğer. Thanos musun be mübarek.

Miraç kimseyi umursamadan bana bakarken yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu. Utanıp bakışlarımı ondan çekerken Sıraç'ın huysuz sesini duyduk. "Ne yaptın kızım buna da gebeş gibi sırıtıyor andaval?" Miraç yavaşça ona döndü. Sırtı bana dönük olduğu için ne dediğini duyamamıştım ama Sıraç'ın bağırtısıyla elimi alnıma vurdum.

"Hani bana ya." Çocuk gibi sızlanmasıyla diğerleri olanlara anlam veremezken ben çoktan anlamıştım. Bu adamların birinin yirmi beş, diğerinin yirmi yedi yaşında olduğuna inanamıyordum!

Onları bir süre kendi hâlinde bırakıp bitirdiğim kek hamurunu tepsiye döktüm ve fırına verdim. Arkamı döndüğümde hepsine tek tek bakıp Sıraç'a döndüm. Umut dolu gözlerle bana bakarken diğerlerini umursamadan yanına gidip yanağına ufak bir öpücük kondurdum. Tepkisine bakmak için geri çekilirken sanırım Miraç'tan bir farkı kalmamıştı.

Batmış üstümü görünce artık buradan ayrılmam gerektiğine karar verip mutfaktan ayrıldım. Bugün buraya geleli tam tamına iki hafta oluyordu fakat bu iki hafta da hiçbir şey değişmemişti. Geçen gün onların kendi arasında oldukça mutsuz konuşmasını duyarken onlara ufak tefek adımlar atmaya karar vermiştim. Yıllardır yüreklerinde taşıdıkları bu acıyla artık mutlu olmayı hak ediyorlardı.

Bir şeylere yeterince geç kalmışken daha fazla beklememeliydim.

Karan dışarıdaki karı bahane ederek beni kitapçıya götürmemişti. Zaten kendimi oldukça halsiz hissettiğim için işime gelmiş Deniz abiyi arayıp haber vermiştim. O da, ben senin yerinde olsam baba parasının tadına bakardım aptal, adlı tavsiyelerini verip kapatmıştı. Kenan Bey ve Elif Hanım dışarıda işleri olduğunu belirtip evden ayrılırken ben de neden evde olduklarını anlamadığım abiler ve Çınarla kalmıştım. Daha sonra aldığım kararı uygulamak için bugün her zamanki neşesinin olmadığını fark ettiğim Miraç'a, kek yapma teklifini sunmuştum fakat sonuç ortadaydı.

Ben KimimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin