merhaba okuyucularım! nasılsınız? wattpad'i uzun zamandır kullanıyorum ama sürekli hikayelerimi yazıp yazıp sildim. bunu silmeyeceğim ve okuma sayısı ile vote sayısının yazımımın hakkını vermesini istiyorum. votelerinizi bekliyorum. çok konuştum hadi iyi okumalar dfjaswjd
"Evet hocam aynen öyle müzik sınıfının ortasında uygunsuz bir şekildeydiler."
" anladım. peki kızım sizin orda ne işiniz vardı?"
Sıçtım.
"Hocam arkadaşım Nilay müzik dersi alıyor. Notalarını kaybetmiş orda aradık."
"Hmm peki, ben icabına bakacağım."
İşte zafer! Evet Nilay söylemedi ama ben söyledim. Yaşasın kötülük!
Birden aklıma ikinci dersin başladığı geldi. Gitmek istemedim ve yatakhaneme doğru yola koyuldum. Içeri girdim ve orada sadece benim olmadığımı farkettim bir de baktım ki diğer sınıfların yarısı bizim yatakhanedeydi. Tam onlara burada ne aradıkları soracaktım ki bir de baktım hepsi bizim yataklarımızı, çekmecelerinizi, dolaplarını karıştırıyor. Kapıdan sessizce süzülerek koşarak üst kata çıkıp sınıfa gittim. İçeri girdim ve hocanın sınıfta olmadığını gördüm. Acele ile bizim kızların bizim kızların yanına gidip "odamızı karıştırıyorlar hemen gitmeliyiz" diye bağırdım.
Çoğu kişi koşturmaya başladı ama Işık o kadar rahattı ki yerinde yayıldı, kalkmadı. onun bu işte bir parmağı olduğunu şimdiden anlamıştım. bu kız kendini ne sanıyor?
Ona kötü kötü bakışlar attım ve birden bana sırıtarak "ne oldu çok kötü bakıyorsun" dedi.
"Sen, sen yaptın!"
Onun cevap vermesinde fırsat kalmadan oradan çıktım ve alt kata doğru koştum. kızların hepsi çığlık çığlığa bağırıyor yatakhanedeki kızlara bağırıyorlardı. Galiba hiçbirinin aklına müdüre gitmek gelmemişti. Koşarak müdürün odasına gittim galiba ben benden bıkmıştı, hafifçe içine çekerek ne oldu kızım dedi hemen "hocam yatakhaneyi soyuyorlar!" dedim.
müdür hafifçe sırıttı. bu işte onun parmağı olduğunu bilmeliydim. nefret dolu bir bakış attım ve odadan çıktım. burada daha fazla kalmak istemiyordum. oda boştu. demek ki kızlar gitmişti. 'bu iyi bir fırsat' diye düşündüm ve son hız koşmaya başladım. yangın çıkışı ne taraftaydı? işte burda! önümdeki dik yokuşa aldırmadan atladım kaydırak benzeri yapıya. kaydım ve sonunda yere indim.
çok uzun zaman olmuştu dışarı çıkmayalı. temiz havayı yıllardır ilk defa soludum bile denilebilir. Nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım. bir saniye! buraları tanıyorum. burası çok küçükken otlarında yuvarlanıp oyun oynadığımız yer. ama ne olmuş buraya? otlardan eser kalmamış; her yer bina...
şimdi annemi bulma zamanı..
eskiden çocuk parkı olan mekanın çitinden atlıyorum ve yanımda bulunan tek şey olan sırt çantamla birlikte koşuyorum. ben yokken buraları çok değişmiş. kaç yıldır oradaydım? 4? 6? bilmiyorum. kafamdaki soruları cebe atarak ilerlemeye devam ediyorum. yanımda bir lira bile yok ve susuzluğumu gideremiyorum. sağa sola bakıyorum ve yıkık, hafif sarı boyaları gözüken o evi görüyorum. eve doğru ilerliyorum ve içerideki konuşma sesini duyuyorum bu ses anneme ait!
- ne yani beni öylece bırakıp gidecek misin? evdeyim... evet... nehir yurtta diyorum anlamıyor musun? hayır onu alamam...ne!? beni bu yıkık harabeye çağıran sendin. tamam... bir saat sonra saygı kafede. parayı buldum evin altında hazine olduğunu biliyordum. hazine değil, hayır. bir tomar para... ya! küfrettirme bana!
ve yüzüne kapattı. olayın ne olduğunu bilmiyorum ama işin içinde ben varım. peki nerede bu saygı kafe? birine sormam lazım ama beni deli sanacaklardır. orman kaçkını gibiyim. en iyisi yıkık evimizin altındaki parayı almak. yeniden koşuyorum eve. merdivenleri çıkıyorum ve eve giriyorum. evim eşyalarıyla birlikte eski ve pis görünüyor. iyice harabeye dönmüş. evi santim santim arıyorum ve eskiden annemin güzellik odam dediği yerde hafif kalkık ahşap parkenin altındaki bir yastık kılıfının içinden bir miktar parayı aşırıyorum. bunun kötü birşey olduğunun farkındayım ama başka çarem yok. hemen evden çıkıyorum ve ilk gördüğüm mağazaya dalıyorum. önüme gelen bir çift kıyafeti satın alıyor ve giyiyorum. parasını ödeyip mağazadan çıkıyorum. şu iğrenç suratıma biraz makyaj lazım. yatılı okuldayken hiç kendime bakmadığım için makyajdan başka çarem yok. bir kozmetik mağazası bulup giriyorum ve beni insana benzetmesi için bir kadından yardım istiyorum. kadın abartmadan beni biraz düzeltiyor ve nihayet sokağa çıkıyorum. çantamdan saatimi çıkarıp bakıyorum. bir saat olmuş bile. yolda geçen bir amcaya saygı kafeyi soruyorum. bana yolu tarif ediyor ve yola koyuluyorum.
kafeye vardığımda çok dolu olduğunu görüyorum. ama bana bakan bir çift göz bana her şeyi unutturuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutsuz
Genç KurguBen sıradan bir kızdım. Herkes gibi okula gider gelirdim ama o günden sonra bir daha oraya giremedim. hep istedim herkes gibi olmayı. ama bu da benim kaderimmiş. Neden ben herkes gibi değilim diyorum ve annem bunun bir lütuf olduğunu söyleyerek düşü...