9

923 57 11
                                    



İyi okumalar canlar

Umarım bölümü beğenirsiniz 💙

~~~



Yavaş yavaş kendime gelirken göğsümün üzerinde hissettiğim ağırlık ile gözlerimi araladım. Gördüğüm görüntü karşısında nutkum tutulmuştu. Jungkook göğsümde yatıyordu. Ellerinden biri yumruk halinde dururken diğeri de üstüme giydiğim pijamayı tutuyordu. Göğsüme yaşlandığı yanağı yüzünden dudakları öne doğru büzülmüştü. Çok sevimli görünüyordu. Yüzümdeki gülümsemeyi silemezken kahvaltı hazırlamam gerektiği için dikkatlice yataktan kalktım. Jungkook ilk başta biraz kıpırdansada benim yastığıma sarılarak uykusuna devam etmişti.

Güne böyle mutlu başladığım için ayrı bir enerjik hissediyordum. Tani ile birlikte yatak odamdan çıktık ve kahvaltı hazırlamaya başladım.

Omleti masaya koyarken duyduğum adım sesleri ile başımı kapıya çevirdim. Jungkook gülümseyerek içeri girip "Günaydın" demişti. Ben de ona gülümseyip "Sana da günaydın tam zamanında geldin" demiştim. Beraber masaya oturup kahvaltı yapmaya başladık.

Kahvaltı masasını beraber toplarken Jungkook çekingence bana bakıp "Bugün daha iyisin değil mi?" Ona küçük bir tebessüm sunup "Evet daha iyiyim" demiştim. Bana gülümserken aklıma gelen dün ki olayla sırıtarak ona bakıp "Dün ne güzel öptün öyle. Tekrar öpersen daha da iyi hissedebilirim" Jungkook kızaran yanaklarıyla kaşlarını çatmış mutfaktan kaçar gibi çıkmıştı. Bu hareketine kahkaha atıp son bulaşıkları da makineye yerleştirdikten sonra Jungkook'un yanına gittim. Gittiğimde koltukta kollarını bağlayıp oturuyordu. Hızlıca arkasına geçip eğilerek yanağına öpücük kondurdum.

Bakışları bana dönünce gülümseyip yanına oturdum. Onu kolumun altına alıp göğsüme çektim. Çok ama çok tatlıydı şu an. Jungkook bana bakıp üzgünce "Taehyung benim saat bir de kliniğe geçmem gerek" demişti. Ona bakıp başımla onayladıktan sonra "Seni bırakmamı ister misin?" Başını iki yana sallamış "Bugün nöbetçiyim" demişti. Aklıma gelen bir gün önceki anılarla uyaran bir tonda "Bir daha nöbetteysen yemek yemeyi ihmal etmiyorsunuz tavşan bey umarım anlamışsınızdır" bana kıkırdayıp "Tamam kaplan bey öyle olsun" bende onun dediğine kıkırdayıp dudağına kısa bir öpücük bıraktıktan sonra doğrulmuştum.

Jungkook işe gitmişti. Ben de Yeontan'ı banyo yaptırmaya karar vermiştim. O yüzden küveti hazırlayıp Taninin şampuanını aldıktan sonra Taniyi bulmak için aşağı kata inmiştim. Tahmin ettiğim gibi Tan koltukta uyukluyordu. Onu kucaklayınca gözlerini açmış ben olduğumu anladığı için sesini çıkarmamıştı.

Taniyi güzelce yıkadıktan sonra Tani uyumuş ben de telefonumla ilgilenmeye başlamıştım.

Ertesi gün

Sabah güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra biraz evde vakit geçirmiş saat biri çeyrek geçerken de evden çıkıp Jungkook'un evine doğru yürümüştüm. Kapıyı çalıp açmasını bekledim. Biraz sonra açılan kapı ile Jungkook'u kesinlikle böyle görmeyi beklemiyordum. Ben şaşkınca ona bakarken dudaklarını büzüp "Saçım köyü mü olmuş?" demişti. Tanrım o beni çıldırtmak mı istiyordu. Kafamı iki yana sallayıp silkelendim. Ardından kısa bir ıslık çalıp "Jungkook efsane bişey olmuşsun sen güzelim" demiştim. Utanarak bana bakıp "Gri saç yakışmış mı yani" demişti. Başımla onu onaylayıp "Ten renginle çok uyumlu olmuş" demiştim. Kapının önünden çekilip beni içeri davet etmişti. Ben de seve seve girip oturma odasına yöneldim.

Jungkook "Kahve yapmamı ya da herhangi bişey ister misin?" diye sormuştu. "Kahve yapar mısın?" Demiştim. O da bana gülümseyip "Tabii ki ama ben içmeyeceğim" kaşlarımı çatıp "Neden?" deyince dudak büzerek "Dondurma yemek istiyorum"demişti.
Kaşlarımı çatarak ona baktım. "Bu havada yersen hasta olursun" dudak büzüp "Annem ve babamda sürekli öyle diyor zaten" demişti. İç çekip "Tamam tamam ye hadi" gülerek mutfağa giderken ben de peşinden gittim.

It's All Because Of The Window | Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin