0.9

3.2K 316 142
                                    

Buraları iyice boşladığımın farkındayım. Kitap resmen 2k'ya yaklaşmış. Eğlencesine yazdığım bu kitap neden bu kadar okunma aldı hiç bir fikrim yok

 Eğlencesine yazdığım bu kitap neden bu kadar okunma aldı hiç bir fikrim yok

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Soobin

"Yeter artık Beom! Neden insanların duyguları ile oynuyorsun!?" bağırışlarım tüm siteyi inletirken, ben kardeşimin yüzüne tükürerek bağırıyordum. "Kimin duygusu ile oynamışım, söylesene." eve geldiği andan beri kavga ediyorduk onunla birlikte. "Taehyun'un kimin olucak. Çocuğun sana karşı hisleri olduğunu biliyorsun ama gidip çocuğa yanaşıyorsun. Artık çocuk değilsin Beom!" diye bağırdım tekrardan. "Onun kalbi senin için bir oyuncak değil." omuzlarını silkip, kanepeye yayıldı. "Hyung çok abarttın ya." onun bu sevimsiz davranışları sinirimi daha çok bozuyordu.

"Taehyun umrumda değil, sadece Yeonjun'a yaklaşmama yardım edecek kişi o." diyip sırıttı. Yeonjun mu? "O iki çocuk senin oyuncağın değil anla şunu! Yeonjun senin eskilerine benzemez." dediğimde, kahkaha attı. "Nerden biliyorsun? Yoksa sen de mi denedin?" kıkırtıları odayı doldururken sinirden gözlerim seğirdi. "Siktir ordan! Sadece öğrencim o." Öğrencim mi?

"O zaman bana bırak Yeonjun'u. Hadi iddiasına var mısın? Yeonjun'u 1 hafta içinde tavlayamazsam yurt dışına çıkacağım." Oyun mu oynuyordu bu, benimle? "Sikerim iddianı. Oyun mu oynacaksın benimle!?"

"Ahh, hyung. Relaks, sıkma canını." ayağa kalkıp ıslık çalmaya başladı. "Her neyse, ben Yeonjun'umla buluşacaktım. Onun yanına gideyim bari."

"Orospu çocuğu!" tısladım. "Annelerimiz aynı." dedi gülerek. Değildi. Ne annemiz ne babamız aynıydı.

Sinirle kanepeye oturup elime telefonumu alıp, Yeonjun'un annesini aradım. 2. çalışta telefonu açtığında konuşmaya başladım.

"Merhaba, Bayan Choi."

"Oh, Choi oğlum merhaba."

"Nasılsınız efendim?"

"İyiyim oğlum sen?"

"Bende iyiyim efendim. Size birşey soracaktım, eğer izniniz olursa."

Bekleyiş içerisinde gelicek cevabı bekledim.

"Tabii ki sor oğlum."

"Eğer müsaitseniz, bu akşam size yemek yemeye gelmek istiyorum. Siz geçen ki görüşmemizde evinize çağırmıştınız da."

"Oh oh, gel oğlum. Hem seni daha iyi tanımış olurum, hem de Yeonjun hakkında konuşuruz."

"Aynen öyle efendim. O zaman ben bu akşam sizdeyim."

"Evet oğlum.. Bir dakika Soobin oğlum, Yeonjun'u çağırayım da konuşun siz azıcık."

"Peki efendim."

Telefonu kulağımdan çekip yutkundum. Yeonjun'la ne konuşacaktım ki? Diğer taraftan gelen 'alo' sesiyle telefonu kulağıma tuttum.

"Bay Choi?"

"Ah, Yeon. Nasılsın?"

"İyiyim Bay Choi, ya siz? Umarım beliniz tutulmuyordur, yaşlılık belirtileri bunlar bakın hep. Kkkkk."

Kahkaha atmaya başladı. Bana yaşlı mı demişti o?

"Yeonjun, senin yerinde olsam bunu söylemezdim. Annen beni yemeğe çağırdı."

"Siktir, yalan söylüyorsunuz."

"Küfür mü? Cezanız ikiye katlandı Bay Choi."

"Bay Choi bakın şey yapalım, biz şimdi dışarda buluşalım olur mu?"

"Tamam ol-."

Diyemeden telefon yüzüme kapandı. Siktir, yüzüme mi kapatmıştı o benim? "Sıçıcam ağzına Yeonjun senin, akşam koru kendini." kendi kendime konuşup, odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Aşağıya geri inip, anahtarlığımı elime aldım. "Ben çıkıyorum, Beom!" diye seslendim, merdivenin başından. "Tamam!" diye cevap verdi bana. Kapıyı açıp bedenimi sitenin dışına çıkardım. Kapıyı peşimden çekip, asansörü bekledim.

Tanrı aşkına, hangi akılla 12. katta oturmaya karar vermiştim ki? Kafamı iki yana sallayıp, kabinin içine girdim. Zemin katın tuşuna basıp, telefonumu cebimden çıkardım. Saat 17:34'dü ve akşama 2 buçuk saat vardı. O zamana kadar oyalanırdım. Zemin kata inmemle birlikte dışarı çıkıp arabama geçtim. Anahtarı kontağa sokup, 1 kez çevirdim. Arabanın çalışması ile birlikte gaza basıp anında uçtum bahçeden.

Islık çalarak arabamı sürmeye devam ediyordum. Telefonumdan Yeonjun'a bir mesaj bıraktım.

'Sahil'de buluşalım.'

Mesajımı daha görmemişti, ve kesinlikle benden korkuyordu. Onun bu halleri beni güldürüyordu, gerçekten. Beomgyu'nun sadece bir amaç uğruna onu üzmesini istemiyordum.

Kısa sürede sahile gelip, bankalardan birine oturdum. Maviliklere uzun uzun baktıktan sonra, yanımda bir harektlilik hissettim. "Bay Choi, saçlarınızı boyamışsınız."

teacher ❦ yeonbin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin