Gecenin soğuğunda, hafif esen rüzgarın eşliğiyle adam uzun ve iri sırtını dikleştirdi. Her aldığı nefesi dudaklarından çıkardığında havada buza dönüşüp kayboluveriyordu. Göğsünde hafif fakat akıl bulandıran bir sancı dolanıyordu, ki bu sancı adamda sertçe öksürme isteğini doğuruyordu.
Kendini iğrenç hissetti, karşı koyamadı bu öksürüğe.
Yanında oturan, bez bebeğe benzeyen bu varlık adamı izlemekten geri kalmıyordu. Utanmadan adama bakmaya devam etti kız. Bir süre önce adamın ceketinden faydalanmış, ısınmış ve bu ihtiyacı bittiği gibi uzaklaşmıştı adamdan. "Biz," dedi kuru dudaklarıyla.
"Siz," dedi kız.
"Soytarı nedir bilir misin, çocuk?"
Kız düşündü, o kavisli kaşları usulca çatıldı ve beyaz alnı kırıştı. Bu adamın sorusunu ne derece ciddiye aldığını gösteriyordu. Adam da, sabırla bekledi kızı. Rüzgar, sertçe esti. O esnada adamın kafasındaki şapka sallandı ve adam, o uzun kolunu kaldırıp ince parmaklarıyla şapkasını aldı eline.
Gür saçları, dalga dalga kıvrıldı. Kıvırcıktı saçları, ince telleri alnına döküldü.
"Bir deli gibi mi, Bayım?" En sonunda kızın bu tezini duyan adamın omuzları hafifçe sarsıldı.
Ah, yeniden gülüyordu işte.
Aciz miydi neydi...
"Sence deli miyim ben, çocuk?"
"Delisiniz, Bayım."
"Oh." Elinde tuttuğu şapka bir anda esintiden dolayı karşı kaldırıma doğru uçunca, kız hışımla ayağa fırladı. Fırlarken, "Bayım, şapkanız!" diye ikaz etmeyi de unutmamıştı.
"Bırak çocuk, gitsin." Adam hafifçe doğruldu. Minik kız adamı dinlemedi, elindeki kuzucuğu adamın kucağına bırakınca, adam irkilmeden edemedi. Çok aniydi bu yaptığı şey. Lakin kız hiç oralı bile olmadı. O küçücük ayaklarıyla şapkanın olduğu yere doğru ilerledi. Adam kaşlarını çatarak izledi bu durumu, esen rüzgarın altında kızın zifiri saçları uçuştu. Kız şapkayı alıp ona doğru yaklaştı.
Adam kafasını sağ omzuna yatırıp gözlerini kısıverdi, kız gelene kadar. Beyaz, bir mumyanın çürümüş cesedini andıran teni, gözaltlarında daha çok büyümekte olan çukurlardan dolayı korkutucu görünüyordu. Kız bunların hiçbirini önemsemeden, elindeki şapkayı adamın kafasına taktı.
"Bayım," dedi adamın kafasına şapkayı koyduğu sırada. "Çok vurdum duymazsınız."
"Nesin sen, çocuk?" Adamdan çıkan bu mırıltı, kızı durdurdu. Kucağındaki kuzucuğu almak isterken kız elini çekti ve kendinden emin bir duruş sergiledi.
"Size söylemiştim Bayım, ben bilinmezim."
xx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ağlak soytarılar
Spiritualkısa hikaye (tamamlandı.) - "Bizler, tanrı tarafından terk edilmiş ve bir köşeye atılmış soytarılarız." rinophelia, 81221.