chapter sept.

66 21 21
                                    

"Kuzucuğum sizi affetti Bayım," Kız ağlamaktan bitap düşmüş gözlerini kırptı. "Ancak hâlâ size kırgınmış."

Adamın göğsü inip kalktı, göğsünde dolanan acının böylesine sinir bozucu olduğunu tahmin etmemişti.

Saatin kaç olduğundan bihaberdi adam, uzak olmasa da rahatça duyduğu insan sesleri, birer gürültü peyda ediyordu ortaya. Bundan nefret etti adam, her zaman nefret ediyordu gerçi.

Güneş doğup da insanlar gün yüzüne çıkmadan evvel toz olması gerekiyordu.

Sevmiyordu işte.

"Oyu- Kuzucuğun!" Adam, son anda ne dediğini fark etti ve toparladı. Durumu kurtaramasaydı neler olurdu kim bilir.

"Bayım, sakinleşin." Kız anlam veremedi. O canlılık adamın gördüğü kadarıyla kızda yoktu fakat kızın göz bebeği, adamı darladı, nefesi sıkılaşınca kafasını çevirdi.

"Çocuk, seni merak eden biri yok mu hiç?"

"Bayım," Kız kuzucuğuyla ilgilendiği vakit kaşları huysuzca çatılmıştı. "Ben kayboldum."

"Nasıl?"

Omuzlarını silkti kız. "Tanrı kaybetti beni," Kızın sesi pürüzlüydü. Pürüzlü ve havada esen rüzgar kadar soğuk.

"Tanrı'ya seslen çocuk. Belki sesini duyar ve bulur."

Kız durdu, düşündü ve gözleri yavaşça kısıldı. "İstemiyorum," dedi daha sonra.

"Niçin?"

"Çok istiyorsanız, siz seslenin Tanrı'ya Bayım." Kızın bir deri bir kemik olan parmakları elbisesinin üzerinde dolanıyordu.

"Tanrı beni hiçbir zaman bulamadı, çocuk."

"Niçin?"

"Saklandım."

"Tanrı'dan kaçtınız mı?" Kızın sesi hayli meraklı çıkıyordu.

"Tanrı, ağlak bir soytarıyı istemez çocuk."

"Hiç ağlamış gibi görünmüyorsunuz, Bayım," diye itiraz etti kız bir hışımla. Sanki, adamın bu söylediklerini yalanlar gibiydi.

Sanki, bez bebeği andıran bu küçük yaratık, adama hiçbir zaman kaybolmadığını anlatmak istiyordu. Yüzü öyle bir hale gelmişti ki kızın, adam tuhaf buldu bu durumu.

"Bizler, tanrı tarafından terk edilmiş ve bir köşeye atılmış soytarılarız."

"Tanrı'dan kaçmışsınız," dedi kız.

"Tanrı bizi kaybetti," diye diretti adam.

"O halde niçin duruyorsunuz Bayım? Seslenin Tanrı'ya ve bulsun sizi." Adamı taklit etmişti kız. Bunu anlayınca adamın şaşkınlığı kızı güldürdü. Daha sonra sustu kız, "Seslenin ve siz ağlak soytarıları bulsun."

"Tanrı soytarılardan nefret eder," Mırıltıyla konuştu adam.

"Tanrı'nın kötü olduğunu mu söylüyorsunuz?"

Durdu adam, bir süre kıza bakakaldı.

Öyle mi söylüyordu?

Sahi, Tanrı kötü müydü? Adamın yüzü ekşidi, kötü olmasaydı çoktan bulurdu, öyle değil mi?

"Çocuk," Adamın sesi titredi. "Tanrı bizi hiçbir zaman sevmedi."

Adamın kast ettiği yerde, ne acıdır ki bu minik kızın da yer edinmiş olmasıydı.

xx


ağlak soytarılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin