chapter dix.

81 20 45
                                    

chapter neuf ile ayni anda yuklenmistir<3

-

Saatler birbirini bıçakladı... Hava aydınlandı. Fransa yeni, ışıl ışıl bir güne uyandı. İnsanların gürültüleri, kirli kahkahaları sağır edercesine bu tenha sokakta yankı yaptı. 

Kız çocuğu kafasını duvara yaslamış uyuyakalmıştı. Ağlamaktan, umarsız çığlıklarıyla birlikte. Terden kuruyan saçlarının birkaç teli alnına yapışmıştı. Minik avuçları arasına aldığı koca eller, birer çiçek kadar solmuş, buruşmuş. Küçük kızın dizlerinin üstüne uzanan adam hiç uyanmayacaktı. Gözlerini asla açmayacak ve kıza "Çocuk," diyemeyecekti.

Bu çığlıkların boşlukta yuvarlandığı sokaktan geçen her insan ikisine anlamsız gözlerle bakıyordu lakin tek bir Tanrı kulu, onların yanına gitmek bir yana dursun, polise dahi haber vermemişti. 

İşte, insanoğlu nankörlüğün can bulmuş haliydi. Acımasızdı, vurdum duymazdan ziyade vicdansız. Kördü insan. Kör, sakat ve kötü. Canavar ya da yaratık, çocuk ya da bebek. Dünya iğrençti, onlar için daha iğrenç. 

Adamın cesedi akşam vakitlerinde bulunmuş. Çürümüş, hayvan cesedi gibi kıvrılmış bedenindeki su buharlaşmış. Fakat kız ne adamın elini bırakmış ne de uyandığı gibi kaçmıştı. 

Polisler ikisini bulduğunda, kız hâlâ için için ağlıyor, polisler adamı götürmeye kalktığında kız bırakmak istemiyor lakin zorunda. Bırakmak zorunda kaldığını anlayınca çaresizce kaldırıma çöküyor. 

Kızın aklına dahi gelmiyor minik Opia'sı. Doğduğundan beri hiç kucağından ayırmadığı Opia'sını unutuyor kız. Polisler kızı arabaya bindirdiği sırada, Opia orada bir köşede fırlatılmış bir bez parçası misali kenarda duruyordu.

Kız giderken, yağmur başladı. Bunlar, Opia'nın amansız gözyaşlarıydı.

xx

son. 010222,

tesekkurler.

bu kitabi clann, i hold you sarkisini dinlerken yaziyordum. yukarida var.

<<33

ağlak soytarılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin