#temas#

9 2 0
                                    

Sen gerçekten iflah olmaz bir azgınsız deniz. Sadece yüksek ateşten dolayı havale geçirip de başımıza kalma diye şey yaptım ben insanlık namına yani " dedim. Bir adım atmıştı bana doğru.

Elleriyle yüzüme gelen saçlarımı çekti. "öyle mi.. Yani başka nedeni olamazmı? "dedi. Bu sefer gerçekten ne saçmalıyordu bu çocuk ya." ne ima etmeye çalıştığın inan ki hiç umrumda değil. Ben sadece yaralı birine yardım ettim o kadar. Başka açıklaması olamaz anladın mı o kafanda saçma sapan ne kurduysan unut "dedim. Sesimin yüksek çıkmasını ayarlayamayarak. Aslıya söylediklerine de sinir olmuştum zaten.

Deniz bir iki adım geri giderek ellerini teslim oluyormuşcasına kaldırarak" sakin ol şampiyon "dedi. Ona aldırış etmeyerek odama doğru yürüdüm. Yatağıma uzandım. Bugün tüm aksilikler beni bulmuştu. Gerçekten de uzun ve yorucu bir gündü. Zaten yorgun olduğum için uyumakta hiç sıkıntı çekemedim

Uykumdan çişimi gelmesiyle uyandım. Ki saate baktığımda saat daha sekiz buçuktu. Zaten benim dersimde öğlen başlıyordu. Şimdilik bunları düşünmeyerek hızla yatağımdan kalkıp yan taraftaki tuvalete girmek için adım atmıştım ki belimden tutulup çekilmemle daha ben ne olduğunu anlayamadan deniz tuvalete girmişti bile.

"Deniz bak çok sıkıştım çıksana şuradan yaa. Hem ilk ben geldim. Ayrıca sen hala niye evine gitmedin. İyice başımıza bela oldun. Gitse-"
Deyemeden kapı bir anda açıldı. " helada da mı huzur yok kızım." söyle beni Bi süzdükten sonra hem sen uyanınca ne kadar çirkin oluyormuşsun." dedi. Kendince dalga geçerek. Tabi ki ben bunun altında kalmadım. "imm istiyorsan sende Bi kendine çeki düzen ver çünkü insan görmüş domuz gibi bakıyorsun" dedim. Daha fazla dayanamayarak onu kolundan çektim ve kendi mi bonyoya attım.

Rutin işlerimi halleddikten sonra salona baktım ama deniz burada değildi. Gittiğini düşünüp mutfağa doğru yönelttim adımlarımı. Mutfağa yaklaştığımda yükselen ıslık seslerinden denizin gitmediği aşikardı.

Girdiğim mutfakta sanki savaş vardı. Her yer dağılmıştı. Mesela yumurtanın beyazı tezgahta aşağı doğru sallanıyordu. Bu en basitiydi gerisini siz hayal edin artık. Burası berbat görünüyordu. Ama gelen kokular güzel gibiydi sanki.

Beni hala farketmeyen denize seslendim. Fakat o kadar kendini kaptırmıştı ki bir kaç defa seslenme de bile duymayınca yerdeki çöplere basmamaya özen göstererek denizin yanına doğru yürüdüm. Omzundan dürterek "üçüncü dünya savaşı çıkmış diyorlar gördün mü" dedim mutfağı ima ederek anlamasını umdum. Ama o suratıma şaşırmışlıkla bakarak "sen ciddi misin ne zaman olmuş." dedi aval aval. "bu sabah" dedim ona ayak uydurarak. "Allah allah nerde olmuş" dedi. "haa nerede biliyomusun bizim evde" dedim. Daha fala bu oyunu sürdürmeyi bırakıp "ne yapıyorsun burada sen resmen savaş çıkarmışsın." dedim. "nesi varmış mutfağının gayet sağlıklı be kızım. Amma tatava yaptın. Sen çıkan sonucu gör. Parmaklarınızı yiyeceksiniz." dedi. Ki hiç zannetmiyorum. "öyle birşey olmayacak çünkü biz yaşamak istiyoruz. Ölmek değil o yüzden zehirlenmeye hiç niyetimiz yok" dedim. Kendimden emin bir ses tonuyla. Alayvari bir surat ifadesine bürünüp kurnazca sırıttı. Serçe parmağını kaldırarak "varmısın iddiasına yaptıklarımı beğenmezseniz ben senin istediğin bir şeyi yapacağım ama eğer beğenirseniz sen benim istediğim bir şeyi yapacaksın" dedi. Göz kırparak. Demek oyun istiyordu. Tamam öyle olsun. Bende onun gibi sırıttım ve serçe parmağımı kaldırdım ve onun serçe parmağını tuttum. "kabul" dedim. Ve üzerimi değiştirmek için ilerliyordum ki adımımı atamamla ayağımın kaygan birşeye sürtüp kayması ile yeri boylamam saniyelerimi aldı. Çünkü bu aklı beynine az gelen mahluk her tarafı yumurta yapmıştı. Ki şuan başımda katıla katıla gülen herifte aynı kişiydi. Görürsen diye çemkirip tezgahın üzerinde duran yumurta yı alıp onun kafasına çaktım. Bu sefer gülme sırası bendeydi. Ama o hiç durmadan tezgahın üzerinde bulunan unu üzerime saçtı. Her tarafım bembeyaz oldu. Elindeki unu kapıp bu seferde ben onun üzerine saçtım. Üçüncü dünya Savaşımıza kahkahalarla devam ederken bir anda yüzüme atılan suyla her tarafım hamur olmuştu. Denizin "birazdan kabartma tozu ve vanilya ekleyip seni fırına atacağım eminim lezzetlisindir" Dedi. Kurnazca sırıtırken. Ben bu söylediğiyiyle öfkelenip ono doğru bir hamle yapacağım sırada ayağım tekrar kaydı ve bu sefer yalnız düşmek istemediğim için denizi de çekerek birlikte yeri boylamıştık. Fakat küçük intikam planım işe yaramayadı çünkü deniz benim üzerime düşmüştü hal böyle olunca altında ezilen ben olmuştum. Ama acımayan tek yerim kafam olmuştu çünkü deniz onu düşürürken elini başıma siper etmişti. Şu an ise üzerimde bana kızgınlıkla bakıyordu ve derin soluklar alıyordu "
Bu hareketinden ne anlamalıyım" dedi. Yüzüme biraz daha yaklaştırdı yüzünü. "Bir şey anlaman gerekmiyor. Ufak Bi şakaydı sadece" dedim. "öyle mi diyerek yüzünü biraz daha yaklaştırdı. Artık yüzlerimiz arasında milimlik mesafe vardı. Aldığı nefesler yüzüme çarpıyordu. Diliyle dudaklarını ıslattı. Bu yutkunmama neden oldu. Ve irisleri daha da koyulaştı." şu ana kadar beni çoktan üzerinden atmış olman lazımdı." dedi çarpık gülümsemesiyle. Tek sorun konuştukça hareket en dudaklarının dudaklarıma temas etmesiydi.

Cumleten selamün aleyküm🐭🐭

Uzun bir aradan sonra yine ben

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler?

Gökyüzüm ol ve dans et diğer çalışmalarım onlara da bir göz atarsanız sevinir oy ve yorum atmayı unutmayın canolar🔪🔪

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 28, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İsimsiz.. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin