Stiles'ın bütün iç güdüleri kaçmasını haykırıyordu, bedeni bile geri gitmek için çırpınıyordu ama o an ölümün nefesini yüzünde hissetmek bile bütün dikkatini Derek'in kollarından damlayan kana vermesini engelleyemiyordu. Kendi kolundan oluk oluk kan akıyordu ama tek düşünebildiği şey asil vampirlerin açtığı yaraların ölümcül olduğuydu. Derek ölmeyecekti. Yine de ne kadar çok acı çektiğine bizzat şahit olmuştu.
Burnuna dolan kan kokusu midesini bulandırıyordu, kan kaybından başı dönüyordu. Ama gözlerini adamın kasılan çenesinden alamıyordu.Emmett ve Edward, Jasper'ı tutup geri çektiğinde Derek hızla Stiles'a döndü.
"İyi misin Stiles?""Canın yanıyor mu?"
İkisi de aynı anda konuşunca kısa süreli bir sessizlik oluştu. Birbirlerine baktılar, ardından Derek uzanıp Stiles'ın koluna baktı. "Lanet olasıca bir kez olsun dikkatli olamaz mısın!"
Çocuğun kanayan kolunu nazikçe tutarken söyleniyordu."Başıma kakacaksan araya girmeseydin," diye homurdandı Stiles. Jasper'la cebelleşerek salondan çıkan aile üyelerini görmezden gelmeyi seçmişti. Carlisle büyük bir dikkatle yanlarına yaklaşıp Stiles'ın kolunu inceledi. Ardından hafifçe gülümsedi.
"Gel de yaranı bir an önce dikelim."
Vampir onları evin klinik gibi görünen bir odasına götürürken Stiles titreyen bir sesle "Dikmek mi?" diye fısıldadı soluğunun altından. Dolan gözlerini Derek'e çevirdi. Yavru köpek bakışlarını adamın yüzüne dikti ama yeşil gözler bir türlü ona dönmüyordu. Isaac'i ve Boyd'u Alice'le konuşmaları için gönderdikten sonra nihayet Stiles'a baktı. Kaşları havalanırken başını hafifçe geriye çekti. "Ne? Ne var? Ne istiyorsun?"
Carlisle onların arasındaki iletişimi duymazdan gelerek Stiles'ı kaliteli deriden yapılma bir sedyeye oturttu. "Birkaç dakika bekleyin, gidip malzemelerimi alayım. Bu esnada Stiles'ın koluna tampon yapabilir misin Derek?" Beyaz bir havluyu nazikçe Derek'e uzattıktan sonra odadan çıktı. Yalnız kaldıklarında Stiles başını diğer tarafa çevirip burnunu çekti.
Derek gülmekle gülmemek arasında gidip gelen dudaklarını sabit tutmaya çalışırken öne eğilip oğlanın yüzünü görmeye çalıştı. "Ağlıyor musun? Şaka yapıyor olmalısın." Hafifçe güldükten sonra havluyu Stiles'ın koluna bastırdı.
Acıyla tıslayıp kolunu geri çekmeye çalışan Stiles, sağlam koluyla Derek'e yumruk attı. "Yavaş olsana adi herif!"
"Kusura bakma." Derek dudaklarını birbirine bastırıp gülmesini gizlemeye çalıştı.
"Bilerek yaptığını bilmiyorum sanki, göt!"
Derek kaşlarını çatıp dişlerinin arasından hırladı. "Ağzını topla Blinski!"
Stiles bütün acısını unutup "Toplamazsam ne olur Hale?" diye meydan okudu.
"Carlisle'a morfin kullanmasına gerek olmadığını söylerim." Kıs kıs gülerek havluyu bastırmaya devam etti. "Yirmi tane filan dikişe ihtiyacın varmış gibi görünüyor, ne kadar acıyacağını merak ediyorum. Ama sen başa çıkabilirsin Blinski. Değil mi? Böylece morfin harcamaya da ge- Stiles?"
Stiles ağlamaya başladı. Sessizce gözyaşı döküyordu. Omuzları sarsılırken başını göğsüne doğru eğip yüzünü gizledi. Nefret ediyordu. Derek Hale'den de. Kurtadamlardan da. Vampirlerden de. Güçsüz olmaktan da. Sürekli tetikte yaşamaktan da. Acıdan da. Her şeyden nefret ediyordu. Tek istediği eve gitmek, babasının güvende olduğunu bilmek ve öldürülme korkusu yaşamadan derin bir uyku çekmekti. Birkaç dakika önce ölümle burun buruna geldiği gerçeği tüylerini ürpertiyordu. Korkuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
only human || sterek
FanfictionTeen Wolf Fanfiction | Sterek Stiles Stilinski, doğaüstülerle dolu hayatında en çok Derek Hale denen kurtadamdan nefret ediyordu. En çok onu lanetlemek istiyordu. Her zaman onunla takım olmaktan nefret ediyordu. Ama yine en çok ona güveniyordu. Dere...