Stiles, Derek'i kendine öyle büyük bir hızla çekti ki neredeyse dişleri birbirine çarpacaktı. Dudaklarını büyük bir hırsla birleştirdi. Dengesini sağlamaya çalışan Derek ellerini oğlanın iki yanından yatağa bastırmıştı. Stiles'ın ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu ama oğlanın dudakları aklını başından aldığı için bunun üstüne kafa yormadı. Yalnızca Stiles ve dudakları vardı. Yediği portakallı çöreklerin tadı hâlâ dudaklarındaydı.
Stiles ne yaptığını bilmiyordu. Neden her şeyi başa sarıyordu? Ne bok yemeye Derek Hale'i öpüyordu? Neden nefret ettiği adamı öpmekten tiksinmiyordu? Neden bunun yerine daha fazlasını isterken buluyordu kendini? Neydi bu, aptal bir gençlik arzusu filan mı? Üstelik Lydia'yı seviyorum. Başını yana eğip Derek'e daha fazla sokulurken dehşet içinde düşündü. Başkasını severken bunu yapmam adilik değil mi? Ama o başlattı. Bu onun suçu. Öylesine bir öpücük. Bir şey olacağı yok ya... Ama öpüşmeye devam ettikçe belki de bir şey olabilir diye düşünmeye başlıyordu. Ellerini adamın ensesine kaydırıp mümkünmüş gibi onu daha yakına çekiyordu. Ne kadar denerse denesin açlığı doyacakmış gibi gelmiyordu.
İkisi de ne halt yediklerini bilmiyordu ama nasıl ayrılacaklarına dair bir fikirleri de yoktu. Stiles içinden, şimdi aramanın tam sırası Cora, diye geçirdi. Telefonu tam şuanda çalsa hiç şikayetçi olmazdı çünkü dakikalar geçtikçe, yeni hatalar yapma riski artıyordu.
Nitekim Derek'in alt dudağını dişlerinin arasına alıp çekiştirdiğinde kendi ayağına sıkmıştı. Adamın dudakları hafifçe aralandı, ufak bir inleme ikilinin dudakları arasında kaybolup gitti. Stiles fırsattan istifade dilini adamın ağzına yollarken ikinci duvar da böylece yıkılmış oldu. Geçilmemesi gereken çizgiler birer birer geçiliyordu. O an farkında değildi ama Stiles'ın aklında Lydia'ya dair hiçbir düşünce kalmamıştı. Sadece Derek vardı, o ve dudakları.
Öte yandan Derek gittikçe paniğe kapıldığını hissediyordu. Çünkü Stiles'ı öpmek güzeldi. Lanet olsun ki bu Blinski aptalıyla öpüşmek hayatında yaptığı en güzel şeydi ve lanet olsun ki aynı oranda da korkutucuydu. Bunu yapmamalıydı. Onu öpmemeliyim. Bunu yapamam. Bu tehlikeli. Göğüs kafesinde deli gibi çırpınan kalbi alarm çanları çalıyordu. Geri çekilmesi gerektiğini biliyordu ama ensesini okşayan parmaklar, dişlerine çarpan dil ve dudaklarına değen yumuşak dudaklar bağımlılık yapıyordu. Neden hep böyle olmak zorunda?
Stiles bir an bu işin çok daha farklı noktalara gideceğini düşünmeye başlamıştı. Ta ki Derek Hale ondan uzaklaşıp öpüşmeyi sonlandırana kadar. Bir an ikisi de gözleri kapalı vaziyette öylece bekledi. Ardından Stiles, adamın geri çekilmesinin şokuyla gözlerini sonuna kadar açtı. Ne? Neden? Kötü mü öpüşüyordum? Hoşuna gitmedi mi? NE DİYE GERİ ÇEKİLDİN? Şokta olmasaydı gözyaşlarının çoktan akmaya başlayacağını biliyordu. Bunun yerine dişlerini sıkıp bir cevap bulma ümidiyle yeşil gözlere baktı.
"Ben..." diye başladı Derek ama başka ne diyeceğini bilemedi.
Stiles yalnızca "Lanet olsun," demekle yetindi. Ardından adamı bütün gücüyle itip üstünden devirdi. "Siktir git Derek. Artık yardımına ihtiyacım yok."
"Stiles, ayakta duramıyorsun. Nasıl duş-"
"SANA SİKTİR GİT DEDİM!" Stiles tek ayağının üstünde ayaklanıp adamı kazağından çekti. "KALK AYAĞA, ÇIK EVİMDEN!" Derek'i bile şaşırtacak bir kuvvetle adamı çekip kapıya sürükledi. "GİT!" Adamı koridora atıp odanın kapısını çarparak kapattı. Tek ayağının üstünde, göğsü hızla inip kalkarken ardına kadar açık gözleriyle kapıya baktı. Gözlerinin yanmaya başladığını hissedince aynı öfkeyle avuç içlerini gözlerine bastırdı. Benim neyim var böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
only human || sterek
FanfictionTeen Wolf Fanfiction | Sterek Stiles Stilinski, doğaüstülerle dolu hayatında en çok Derek Hale denen kurtadamdan nefret ediyordu. En çok onu lanetlemek istiyordu. Her zaman onunla takım olmaktan nefret ediyordu. Ama yine en çok ona güveniyordu. Dere...