twenty six

1.8K 172 91
                                    

"Sana güçlü şeylerin büyük zayıflıkları olduğunu söylemiştim," dedi Deaton. Sürünün geri kalanı evlerine dağıldıktan sonra geride yalnızca o ve Derek kalmıştı. Talia'nın kıymetli oğluna bakarken parmağıyla yukarıyı işaret etti. "Yukarı ne kadar hızlı çıkarsan, aşağı da o kadar hızlı düşersin."

Derek ona bıkkın bir bakış attı. "Ne demek istiyorsun?" diye sordu yorgun bir sesle. Her şeyden yorulmuştu. Tek istediği Stiles'ı geri almaktı ve sonra onu kollarına alarak günlerce uyuyacaktı. Bu işkencenin bitmesini istiyordu.

Deaton oturduğu yerden ileriye baktı, kliniğin önünde uzanan çimenler rüzgarla sallanıyordu. Bu kıymetli gençlere her gün kötü haberler vermek onu da en az sürünün geri kalanı kadar yoruyordu. "Bunu annene söylemedim, eğer söylersem yine kendi aklına eseni yapacağını biliyorum."

"Tanrı aşkına Deaton... Bilmece gibi konuşmayı keser misin? Ne söyleyeceksen lafı dolandırmadan söyle."

Deaton başını eğip gülümseyerek ellerine baktı. "Lydia'nın bulduğu defterleri okudum. Mixaos'u durdurmak için herhangi bir yol varsa sana söylememi istemiştin," Durup genç adama baktı ve Derek başını sallayarak devam etmesini işaret etti. "Defterleri incelerken bir şey buldum. Yüz binlerce senede Mixaos pek çok kez durdurulup geldiği boşluğa geri gönderilmiş. Yenilmez, ölümsüz bir varlık da olsan zayıflıkların olabilir."

"Bir zayıflığıvarmış?"

"Mixaos'un soyut varlığı, yok edilemez." Deaton bir matematik problemini açıklar gibi tane tane anlatmaya başladı. "Nogitsune'yi nasıl yendiğimizi hatırlıyor musun? Stiles'ın bedeni aynı anda iki şey olamazdı, biz de onu hem tilki hem de kurt olmaya zorladık. Mixaos için de işler benzer şekilde işliyor. Mixaos'un tek zayıflığı, seçtiği bedenler. Çünkü her ne kadar bedenleri esir alıyor olsa da o bedenlerin yaşanmışlıklarını silemiyor."

"İnsanların zayıflıkları onu zayıf yapıyor." Derek fısıldadı. Gözleri hâlâ çimenlerin üstündeydi. Sonra kaşlarını çattı. "Neden bunu anneme söylemedin?"

Deaton sustu. Bu çok da şaşırtıcı bir durum değildi çünkü adam sürekli bulmaca gibi davranmayı huy edinmişti. Öte yandan Derek, bu sefer ki sessizliğin farklı olduğunun da farkındaydı. Adam konuşmuyordu, konuşursa bir şeyler geri alınamaz şekilde değişecekti. Derek daha tek kelime duymadan biliyordu ki o gün son kez çimenleri izliyordu.

only human || sterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin