24 yılık esaret...
Gecenin ortasında ansızın uyandım, bu seferin öncekilerinden farklı bir uyanış olduğunu anlamam biraz zaman almıştı. Içten dışa doğru uyuşturan çeyrek asırlık uyku, zamanın bitmek bilmeyen girdaplı akıntısı, sona ermek için bu gec...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Psikiyatri kliniğinden dışarı adımımı atarken kafam da onca düşünceyle yürümeye başladım. Karşıdan karşıya geçtiğimi bile fark etmeden dümdüz yürürken bir anda beyaz bir ışık ve rüyamda duyduğum insan çığlık sesleri gelmeye başladı.
En sonda da kendimi yerde buldum. Gözümü ilk açtığımda etrafımda tonlarca kanlı insanlar bazılarının kolu,bacağı yoktu. Beyinleri dışarda kemikleri görünüyor, aç ve beni yiyecek gibi öylece suratıma bakıyorlardı. Ama en yakın olan eğilip bana baktı ağzında ki salya yüzüme damlayınca çığlık atıp kendime geldim.
Aslında bana tam araba çarpmak üzereymiş, çarpmadan durunca o an ki korkuyla bayılmışım. Ayılınca da küçük bir halisulasyon görmüştüm.
Annem o korkuyla ambulansı çağırmış halbuki hiç bir şeyim yoktu her şey yerindeydi. Ama yinede ambulansla hastaneye gittik. Annem olayı doktora anlattı ve doktoru çağırıp gördüğüm halisulasyonu anlattım.
"Ruhsal ve sinirsel bozuklukların yüzünden halisulasyon görmene sebep olmuş. Daha önce halisulasyon gördünmü?"
"Hayır bu ilk oluyor."
"Anladım. Bir daha böyle bir olay yaşarsan kesinlikle bir uzmana başvurmanı tavsiye ederim, belki o anki şokla olmuş olabilir ama normalde halisulasyon görmek kötü ruh hastalıklarına yol açar."
"Peki taman teşekkür ederim. Zaten bir psikiyatriyle tedavim var."
"Tamam çok güzel devam et sen."
Diyip gülümseyerek, odadan çıktı doktor. Bende kendime gelince taksiyle eve gittik. Eve vardığımızda, saat 20.56 olmuştu tam odama geçerken psikiyatrim beni aradı.
"Hayır maalesef daha değil! Ama bir an önce bulmak için seni erkenden yani yarın çağırmak istiyorum."
"Tamam geleceğim. Peki saat kaçta?"
" 10.35'te."
"Tamam!"
"İyi akşamlar dilerim, Buğlemcim kendine dikkat et..."
"Teşekür ederim, sizde kendinize dikkat edin."
Diyerek telefonu kapatık ve yarın ki seans da güçlü olabilmem için erkenden uyudum, çünkü anlatacaklarım benim için zor şeylerdi.
Gecenin bir vakti gözlerim ansızın açıldı, odamın tavanında daha önceki gördüğüm rüyada ki genç çocuk boğazından asılıydı. Gözleri oyulmuştu, masamın üzerinde cam bir kutunun içinde parlıyordu mavi gözler. Birden yine bilmediğim bir dilde bağırarak bir şeyler söylüyordu. Açık pencereden giren hafif esintinin, perdeye ettirdiği hareketler bile belli belirsiz duyuluyordu, her şey o kadar nettiki sanki gerçek gibi. Ayağa kalkarım ve koridora giderim. Fakat gözlerim koridorda duran sadece beyaz iki parlak gözü gözüken tipe kitlenirim. Orada sesiz sedasız dikiliyordu. Hareket etmeme, ses çıkarmama çabaları derken birden uyanırım. Nefesim kesilmiş, terlemiş şekilde kendimi bulurum algım kaymıştır. O kadar gerçek olduğuna inanmışım ki sağı solu kesiyordum. Sonra hiç bir yere kıpırdamadan istesemde yapamazdım zaten yorganı burnuma kadar çektim. Keşke bilinç altımızın kontrolü bizde olsa bilinç altı çok eğlencelidir bence. Her neyse sabaha kadar aynı o şekilde kaldım.