3. SİYAH KALE

3.7K 332 221
                                    

Başlamadan önce bir oy rica etsem? Teşekkür ederim.

Satır arası yorumlarınızı bekliyor olacağım. Keyifli okumalar 💞



Pars salağı bir anda gözden kaybolmuştu. Ayağımı oflayarak yere vurdum. Birinin omzuma dokunmasıyla "Hassiktir!" Diyerek arkama döndüm.

Gördüğüm kişiyle öylece kaldım. Rüzgar vardı karşımda. Hani şu klasik müzik grubundaki Rüzgar. İkinci bad boyy yani. Yok canım bundan olsa olsa İstanbul beyefendisi olurdu. Üstündeki bol paça kumaş pantolonu ve içine sokmuş olduğu gömleğiyle öyle görünüyordu. Küfür etmeme biraz şaşırmıştı. Elimi enseme attım. "Kusura bakma cidden, bir anda şey oldu..." diye mırıldandım. Gülümsedi. "Sorun değil boş versene. Sessizce gelen bendim." Dedi. 82 Kerkük, 83 Musul, 84 Rüzgar, 85 Pars... O öyle miydi be ablam.

"Ee nasıl gidiyor?" Diye sordu. "Ne nasıl gidiyor?" Diye sorarken yere oturuyordum. Ne var ayol, yorulmuştuk. Oturduğum yer zaten mermer bir süs taşıydı. Rüzgar'da yanıma oturup dizlerini kendine çekti ve dirseklerini diz kapaklarına dayayıp derin bir nefes verdi. "Pars'ın grubunda diyorum, nasıl gidiyor?" Dedi. "Ne bileyim ben, git gruptakilere sor." Diye huysuzca homurdandım. Bakışları hemen beni buldu.

"Yok artık, seçmedi mi seni?" Maalesef Rüzgarcığım, yapmıştı pezevenk öyle şeyler. Cıkladım sadece. "Ne desem bilemedim şimdi..." diye mırıldandı. Elimi boş ver dercesine sallayıp, "Ben unuttum bile, boş ver." Dedim umursamaz bir tavırla. Pek unuttuğum söylenemezdi ama olsun. "Pekâlâ, bunu boş verelim. Hadi bana biraz kendinden bahset. Ne zamandır bateri çalıyorsun?" Göz ucuyla Rüzgar'a baktım.

Dikkati bakarsanız bana yavşadığını anlayabilirdiniz.

"Uzun zamandır." Dedim sadece. Rüzgar pek konuşmak istemediğimi anlamış olacak ki sadece onaylayan mırıltılar çıkardı. Şu an biriyle pek kendimden konuşmak istemiyordum açıkçası. Rüzgar ayağa kalktı, "Sana iyi eğlenceler." Dedi ve gitti. Tek başıma otururken Buse gözüme göründü. Elinde bir mikrofon vardı ve evin tam önündeydi.

"Herkes buraya bakabilir mi? teşekkürler." Bahçedeki konuşma sesleri bunun üzerine kesildi. "Öncelikle sizlere beni bu mutlu günümde yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim." Dediğinde alkış tufanına bende katıldım. Alkış yavaşça durduğunda devam etti. "Bugün, ekstra mutlu olduğum günlerden biri. Doğum günümde ailem için çok mutlu bir haber aldım ve bunu sizlerle paylaşmaktan keyif duyarım." Dedi çok ama çok neşeli bir sesle.

Önümden geçen garsonu durdurup bir kokteyl aldım ve herkes gibi Buse'yi dinlemeye devam ettim. "Benim doğduğum gün, ablamın da en mutlu gün olacağı için çok heyecanlıyım. Evet eminim bazılarınız tahmin etmiştir, ablam bugün çok sevdiğim bir insandan evlilik teklifi aldı!" Buse'in aşırı heyecanlı ve mutlu konuşmasının ardından daha büyük bir alkış tufanı koptu. Bende içeceğimi mermerin üstüne bırakarak alkışlamaya başladım.

Görebildiğim kadarıyla içerden bir adam ve kadın çıktı. İkiside gülümsüyordu. Dikkatle baktığımda alkışım yavaşça durdu ve hatta kesildi.

Bu gördüğüm manzara gerçek olamazdı. Olmamalıydı.

"Çok yakında eniştem olacak kişiyi sizlere tanıtmak isterim, Demir Alsoy! Ay ablamdan çok heyecanlıyım resmen, kusuruma bakmayın lütfen..."

Abim.

Abim olacak pislik gerçektende buradaydı. Bu şakaydı değil mi? Buse'nin ablası ve eniştesi olarak bahsettiği kişi ne Begüm, ne de abim olmamalıydı. Lütfen bu bir kâbus olsun, lütfen.

BATERİST Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin