Lale:Görüşürüz küçük patlıcanım.
Sema:Tamam anne.
İşte yine başlıyorduk.
Serkan Çevçi Anadolu lisesinde sıradan sikik bir gün daha.
Her gün benimle ayrı dalga geçilen nalet okulda...
Sınıfıma geçtim ve üstüne kazınan ve yazılan şeylerden ötürü tanınmaz hale gelen koyu kahverengi sırama oturdum.
Ve benim için bir eziyetler tiyatrosuna dönen bu yerdeki sevdiğim tek şeyi beklemeye başladım.
Yılın en iyi arkadaşı oscarına layık gördüğüm(gerçekten ona son doğum gününde böyle bir hediye aldım) Yeliz'i.
Bu bekleme durumu devam ederken de telefonumla oynuyordum.
Önce biraz candy crush sonra da instagramdaki GERÇEK edebiyat sayfaları...
Gerçek diyorum çünkü umduğunuzun aksine çay edebiyatı yapan veya "sevmek sevmekse eğer sevmek sevmemektir" gibi boş aforizmalar kasan salaklarla ilgilenmiyorum.
Benim ilgilendiğim edebiyat ünlü yazarlardan ve yazın değeri olan şeylerden oluşuyor.
Ve tahmin edebileceğiniz gibi yazar olmayı hayal eden bendenizin en başarılı olduğu derste edebiyat.
Tarih diğer sözel derslerde de fena sayılmam.
Ama asıl aşkım edebiyat tabiki de...
Kendimi size tanıttığım(4.duvarı da kırdık hemen) ve biraz da oyalandığım bu küçük telefon turunun ardından nihayet küçük pandam Yeliz "hazretleri" teşrif etti.
O sıraya oturduktan kısa süre sonra da ders başladı.
Pazartesi günlerinin rutin işkencesi olarak biyoloji öğretmeni Seyfi hoca yine yeşil-siyah renkteki tahtanın başına geçti ve eline aldığı beyaz tebeşirlerle tahtayı rahatsız edici bir ses yaratacak şekilde gıcırdata gıcırdata konusunu anlatmaya başladı.
Hücreler...
Bana bir hapisane hücresi(NOT:10 numara bayat espiri yaparım) gibi gelen o hücreler ve amk biyoloji dersi...
Yine geçmek bilmiyordu ve bu konuda yapabileceğim tek şey üstünde ÖSYM 2007 yazan nuh nebi zamanından kalmış saate bakarak zamanın geçmesini beklemekti.
Bu yaptığım şey beni uykulu ve yarı hipnotik bir hale sokuyordu ama yapacak bir şey yoktu.
Gözlerimi yelkovanının yarısı gidik olan döküntü saatin üzerine diktim ve beklemeye başladım.
Zaman yavaş bir şekilde akıyordu.
Ta ki birisi bu akışa müdahale edene kadar.
Daha doğrusu akışa değil de benim huzuruma...
Bu allahın belası okulda bana 3 dakikadan fazla kesintisiz layık görülmeyen huzura...
Birisin bana bir sıra arkamdan bir kağıt uzattı.
Bende "allah kahretsin sizide kağıdınızıdaa..." diyerek yolculuğu sıradan sıraya aktarıla aktarıla bu noktaya varmış olan kağıdı açtım.
Bir matemetik defterinin soluk mavi karelere sahip ön sayfalarından koparılmış olan bu kağıtta "eksik etek hahahahahah" yazıyordu.
Benim sabah sabah suratımı basık sınıf havasından dahi daha fazla ekşiten bu ifade için "ne şimdi bu" diyebilirsiniz ama gelin size kısaca anlatıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorbalar Ve Kuklalar
Roman pour AdolescentsOkulun eziği sürünün kara koyunu kabul edilen kahramanımız hayatı olağan şekilde devam ederken muhtaç durumdaki bir garibanı yağmurlu bir günde evine kabul eder.Ve doğa üstü bir güç kazanır.Hey sen.Evet sana diyorum dostum.Biliyorum Wattpad'te birbi...