11. Park

409 59 13
                                    

İyi okumalar...


"Cumartesi günümü yatarak geçireceğim demiştim Jungkook!" Bağırarak kapıyı açtığında karşısında en yakın arkadaşını görmeyi bekliyordu. Onun yerine gülümseyen bir Taehyung vardı kapıda. "Ne arıyorsun sen burada?"

"Selam. Biraz dolaşmaya çıkmak ister misin?" Gözlerini devirdi. Bunu son 20 gündür oldukça sık yapıyordu ve hepsi de Taehyung'aydı. Çocuk bir an pes etmemişti Jimin'e kendini affettirmek için. Ama Jimin'in gözünde tavrını ve söylediklerini affedecek bir yan yoktu. Üstelik o çoktan bunu aşmıştı, Taehyung da bıraksa olmaz mıydı?

"Bugün ne gibi bir deli saçmasıyla geldin acaba?" Taehyung'un omuzları bu tarz sözlerde çökerdi ve özür dileyip giderdi. En azından 20 günlük sürecin başlarında böyleydi. Şimdiyse dik duruşundan hiçbir şey kaybetmiyor, gülümsemeyi kesmeden Jimin'i yanıtlıyordu.

"Bugün ayın 14'ü." Jimin kollarını önünde bağladı.

"Ve? Şubat'ta ya da Mart'ta değiliz Taehyung. Olsak bile bu kapıma gelmen için bir sebep değil." Arkasındaki ellerini öne getirdiğinde bir buket gül görmeyi beklemiyordu turuncu saçlı.

"Bugün sarı ve gül günü, bilmiyor musun? Hadi gidip biraz gezelim." Sesli ve bıkkın bir nefes verdi diğeri.

"Taehyung, ne yapayım yani sarı ve gül günüyse? Bugün odamda takılmak istiyorum." Ellerinden birini kavrayan çocuk oldukça inat edecek gibi görünüyordu.

"Jimin, bak seçim senin. Ya sarı bir şey giy ya da bu gülleri al. Her iki ihtimalde de dışarıda biraz dolanalım istiyorum. Seni çok güzel bir yere götüreceğim." Üzerindeki beyaz tişörte baktı Jimin. Bir süre kafasında gidip gitmemeyi tartmıştı ancak bugün için daha iyi bir planı yoktu. Ona uyum sağlamak yapabileceği en kötü şey de olmazdı.

"Bekle burada." diye homurdandı içeri girerken. Kot pantolonunu giyip telefonuyla cüzdanı elinde geldiğinde gerçekten de sözünü dinlemişti uzun boylu. Anahtarını kapıp çıkacakken Taehyung durdurdu.

"Üzerine bir ceket almak istemez misin? Akşamları hava biraz soğuyabiliyor." Jimin omuz silkti. Kapıyı kapatarak önden yürümeye başladı.

"Seninle o kadar uzun zaman geçireceğimi mi sanıyorsun gerçekten?" Asansöre bindiklerinde gözlerini ona çevirdi. "Nereye gidiyoruz? Çok uzak mı?"

"Yani yürüyerek gidebileceğimiz bir yer diyemem." Jimin kaşlarını çattı ve asansörün giriş katına geldiğini belirten ses duyuldu. Onun peşinden yürürken yakın bir yere gitmemelerine içinden sövüyordu. Taehyung cebinden bir anahtar çıkarınca etrafta bir araba görmek için bakındı. Çocuğun arabası olmadığını sanıyordu. Ancak yeşil bir Vespaya yönelen esmer çocuk arabadan çok daha tatlı bir şeyle karşılamış sayılırdı Jimin'i.

"Senin Vespan mı vardı?" diye sordu şaşkınlığını gizleyemezken. Taehyung onun parıldayan gözlerine bakmış, üzgün bir ifadeyle başını iki yana sallamıştı.

"Maalesef benim değil. Ama şöyle baktığını görünce keşke benim olsaydı dedim. Bir Vespa edinsem iyi olur sanki, hm? Sence ne renk almalıyım?" Kollarını önünde bağladı Jimin.

"Senin değilse kimin? Ayrıca banane senin ne aldığından ya?"

Taehyung elindeki gülleri Vespanın çantasına koyarken kasklardan birini alıp Jimin'e uzattı. Kafasına geçirdiğinde filmlerdeki aptal sahneyi yaşadığına inanamıyordu ama tam da o sahnelerdeki gibi kaskın çene kısmını birleştirememişti turuncu saçlı. Diğeri onun bu kendi çapında çırpınan ve yardım istemeyen haline gülümseyip ellerini çenesine uzattı. Kaskı başında sabitlediğinde dişlerini göstererek gülmüştü Jimin'e.

God Damn ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin