9. Nasılsa

438 63 16
                                    

Bölüm kısmi uyarı (!) içermektedir.

İyi okumalar...


"Bildiğiniz gibi haftaya vize var. Bugün işlediğim konuları vizeye dahil etmeyeceğim ama derste geri kalmanızı da istemediğimi belirteyim. Eğer vizeye çalışmak isteyen olursa dersten çıkabilir. İkinci sınıf olarak diğer dersleriniz de ağır olduğunu tahmin edebiliyorum, çıkanları yok yazmayacağım. Ne de olsa vize dönemi biraz anlayış gerekiyor değil mi?"

Bayan Bong otoriter bir hocaydı. Ancak bunu sadece ders saatleri içinde sergilerdi. Derse gelen tüm öğrencilerin konuda bir fikir belirtmesini ister, fikir belirtemeyenleri dersi dinlemediği için azarlamaktan geri kalmazdı. Şimdiyse yaklaşan vizelerin gerginliğiyle sınıfta uğultu yaratmalarına engel olamadığı ikinci sınıfların dersten çıkmalarını istiyordu. Az kişi kalsa da dinleyecek ve sorulara yanıt verebilecek öğrenciler olacaktı.

"Ben çıkıyorum, iki gün sonra sınavım var." Jungkook birkaç öğrenciyle aynı anda ayaklanan arkadaşına baktı oturduğu yerden. Kendisine doğru eğilip söylemişti Jimin bunu ama çıkış diğer taraftandı. En azından Jimin yönünü kendisine çevirene dek öyle olduğunu düşünmüştü.

"Tamam, çıksana oradan. Ben de mi geleyim? Benim ilk sınavım bu dersten ve bir hafta var. Gelmeyeceğim." Jimin göz devirdi.

"Gelmesen de yol verir misin Jungkook? Hadi, ders başlayacak." Hocayı kontrol etti arkadaşı. Kadın pencerenin önünde dışarıyı izliyor, çıkmak isteyen öğrencileri bakışlarıyla durdurmaktan kaçınıyordu. "Kalksana gerizekalı."

"Mal mısın lan? Burada iki kişiyiz. O taraftan çıksana." Arkasındaki bedene kaçamak bir bakış attı. İkisini duymuş gibi görünmüyordu, en azından gözleri onlara dikilmiş değildi.

"Yoongi." diye fısıldadı Jimin. Jungkook'un yanındaki çocuk başını kaldırdı. "Bana yol versenize. Kaldım böyle burada." Ancak kalkmasını beklediği çocuk onun arkasında bir noktaya bakmış ve konuşmuştu.

"Taehyung derse kalıyor musun?" Gözlerini önce Yoongi'ye, ardından ayakta dikilen Jimin'e çevirdi Taehyung. Yavaşça kalktığında konuştuğu kişi Yoongi'ydi.

"Sen kalıyorsun sanırım. O zaman gideyim ben, işlerim var." Bir kez daha süzdü Jimin'i ve çıkışa yöneldi. Jimin de peşinden hızlı adımlarla ilerlemiş ancak ona seslenmemişti.

Hastaneye gittikleri günden beri araları bir tuhaftı. Açıkçası Jimin arabadaki o anlardan sonra kafası karışık hissediyordu ama Taehyung'un aralarına mesafe koyması tüm o yakınlaşmaları unutturmuştu. Bir hafta geçmişti olayın üzerinden. Bir kere bile nasıl olduğunu sormamıştı Taehyung. Bu ilgisizliği nereden çıkmıştı? Belki de içindeki toksik maskülen bir kez daha uyanmış ve ona bir erkekle yakınlaşmaması gerektiğini anımsatmıştı. Koridorda istemsizce onun peşinden gidiyordu. Onunla konuşma niyetinde değildi, sadece okuldan çıkmadan önce bir tuvalete uğramak istemişti. Eh, tuvaletlere giden koridora önündeki de saptığında onu takip etmekten başka çaresi kalmadı.

"Ne istiyorsun?" Tuvalet kapısından girdikten sonra Taehyung'un ilk sorduğu buydu. Jimin kaşlarını kaldırdı.

"Anlamadım?" İçinde bulundukları beyaz duvarlı umumi tuvaleti gösterdi uzun boylu.

"Beni buraya kadar takip ettin Jimin. Ne istiyorsun?" Pisuvarlardan birine ilerlerken homurdanmıştı turuncu saçlı.

"İşemek istiyorum, hani tuvaletteyiz ya." Taehyung çatık kaşlarla izledi diğerinin sırtını.

"Sen beni takip etmiyor..." Lafını bölerken hızlıydı Jimin.

"Seni takip etmedim, işimi görmeye geldim. Amma da egoistsin." Esmer çocuk ona biraz daha yaklaşıp sesini yükseltti.

God Damn ~ VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin