Sabah saat 6:49'da uyanan Hürkan yattığı yerden kalkıp, gözlerini yumruk yaptığı elleriyle kaşıyıp ayılmayı bekledi. Yavaşca yerinde gerindi vücudunu gevşetti oradan ise lavaboya doğru yol aldı. Lavaboda ki aynadan suratını inceledi. Dağınık saçları ve şişmiş göz altlarıyla berbat göründüğünü düşünüyordu.
Biraz duşa girip rahatlamaya karar verip küvete sıcak su doldurmaya başladı. Küvet su dolarken Hürkan üstünü çıkarmaya başladı. İlk olarak sweatshirtini çıkardı, zaten sweatinin altında birşey olmadığı için üstü tamamen çıplak kalmıştı. Daha sonra ise altındaki kısa şortu çıkarıp ardından ise boxerini çıkardı. Akmakta olan suyu kapadı ve küvetin içine girdi. Girdiği gibi vücuduna yayılan rahatlık hissi ile arkasına yaslanıp gözlerini kapattı.
On dakika boyunca suyun içinde keyif yapan Hürkan, küvetin tıpasını çekerek suyun gitmesini sağladı. Küvetten çıkıp askıda duran siyah bornozunı giyip iplerini bağladı. Ayaklarınında üşümemesi için kapısının önündeki pofuduk terliklerini giydi. Yaz mevsiminde olduğu için saçını kurutmadı.
Bornozu üzerinde bir şekilde merdivenlerden indi Hürkan. Aşağıya indiğinde sonuna kadar açık olan pencereyi gördü. Hürkan açtığını hatırlamıyordu ama dün gece yorgun bir şekilde geldiğinde görmediğini düşündü.
Omuzunu silkip sehpanın üzerindeki telefonunu aldı, mesaj gelmiş mi diye kontrol etti. Emre'de aramamıştı. Telefonu kapayıp tekrar sehpanın üzerine koydu ve mutfağa ilerledi. Güzel bir kahvaltı fena olmazdı.
Buzdolabını açıp sebze bölümünü inceledi. İçinden salata ve domates çıkardı, kahvaltılık bölümünden ise reçel, zeytin, peynir ve yumurta aldı. Buzdolabını kapatıp dolabtan çıkardıklarını inceledi, ilk önce salataları doğramaya karar kılıp eline aldığı bıçakla dilimlemeye başladı.
Yukarı kattan gelen tıkırtıyla Hürkan merdivenlere doğru baktı. Yine ses gelecekmi diye beklemeye başladı ama duymayınca tekrar işine döndü.
Bu seferde eline aldığı domatesleri dilimlemeye başladı.Tekrar aynı sesi duyduğunda sinirlendiğini hissetti.
"Noluyor amına koyayım!!"
Elinde tuttuğu bıçakla yukarı kata adımladı, sessizce parmak uçlarında yürüyerek tüm odaları gezdi. Odaların hiç birinde birşey yoktu, sadece kendi odası kalmıştı yavaşca odanın kapısını açıp etrafı inceledi.
Yatak odasında da birşey olmadığı gördüğünde derin bir nefes verdi ve kapıyı tekrar kapadı. Aşağı kata inip, mutfağa ilerledi işine tekrar devam etmeye başladı.
Yumurta kırmak için tavaya yağ koyup altını yaktı. Eline aldığı iki yumurtayı birbirine vurup kıracakken içeriden gelen yüksek bir sesle Hürkan korktu ve yumurtalar yere düşüp kırıldı.
Hürkan umursamadı yumurtaları ve hızla içeriye yöneldi. Gördüğü kırılmış vazoyla iyice deliye dönmüştü. Acaba cinlermi dadandı evime diye düşünmedi değil içinden.
Tam küfür edecekken çalan telefonuyla tekrar korkuyla çığlık attı. Hızla çalan telefonuna ilerledi ve arayan kişiye baktı.
Emre aramıştı. Derin bir nefes alıp verdi ve telefonu açtı.
"Alo."
"Ne oldu Emre yakalanmışmı?"
"Hayır, bahçede kimse yokmuş yanlış görmüş olamaz mısın?"
"N-ne demek bulunamadı, benimle dalga geçme."
"Hürkan şaka yapılacak durumdamıyız?"
Hürkan cevap verecekken ensesinde hissettiğinde nefesle hareket etmeden donup kaldı.
"Alo Hürkan, orda mısın? Hürkan,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoner
SonstigesPorgola yazıyorum benden çok beklentiniz olmasın elimden geldiğince güzel yazmaya çalışıcam bu kitapta Hürkan uke haberiniz olsun Smut anlar veya başka şeylerde olabilir .