İki Hafta Sonra
Cemre Soner
---
Sabah geç kalkmak hayatımda yaşadığım en güzel hislerden biri olsa da okula geç kalmak en kötüsüydü... Şimdi yine ve yine okula gec kalmıştım ve müdürün odasında geç kağıdı almakla uğraşıyordum. Tabii ki de vermemişti. Dersin ilk on dakikası gelmem gerekiyormuşmuş.
Allah'ım, ne yaptım da böyle şeyler yaşıyorum?
Sakince nefes alıp verdim. Şu an ders biyolojiydi ve ben bu dersi kaçırmak gibi bir hata yapmıştım.
Bıkkınca ofladım. Nasıl ağır bir uykum vardı benim de yahu. Kaç saat uyursam uyuyayım hiç uyumamış gibi oluyordum. Lanet olsun, dostum!
Dersin bitiş zili çaldığında sınıfa ilerledim. Sınıfa hoca ders anlatırken mal gibi derse girmek istemezdim. Utanıp kalıyordum böyle bir şeyde.
Sınıfa girdiğimde Emre'nin gözleri direkt beni buldu. Yapma böyle ama zalımın oğlu... Yutkunarak yüzüne baktım ve hafifçe gülümsedim. Sinemaya gitmemizin ardından aramız daha da iyi oluvermişti. Birlikte daha fazla zaman geçirir olmuştuk ve bu bile benim kalbime zarardı.
Sırama geçip oturduğumda Emre, "Ne oldu?" dedi? Çantamı kollarımdan çıkardım ve nefesimi usulca üfleyerek, "Uyanamadım," dedim. Başını salladı, anladığını belirtmek ister gibi.
"Bu aralar artı bu uyku düzensizliğin, erken yat, minik." dediğinde gözlerim benden izinsizce büyüdüler. Bak zalımın oğlu, kalp var bende, kalp. Yapma şöyle şeyler.
Minik, diye seslenmesi kalbimi sımsıcak yaparken gülümsedim. "Emredersiniz, komutanım," deyip güldüm.
Çok mu minnoş olmuştuk biz ne?
Yerim ama ben bu çocuğu yahu.
Teneffüs bittiğinde biyolojici tekrar sınıfa girdi ve dersi anlatmaya başladı. Biyoloji dersini severdim. Zevkli bir dersti.
Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovaladı ve bir günün sonuna daha geldik. Emre'ler spor salonuna gittiğinde biz de kütüphaneye geçmiştik. Sınavlara son bir hafta kalmıştı ve korkunç bir felâket olmadan bizim sıyırmamız lazımdı.
Kütüphaneye gittiğimizde bir saat kadar ders çalıştık. Beynim çözdüğüm matematik soruları ile eror vermişti. Sessize aldığım telefonumu elime aldım ve tanımadığım bir numaradan mesaj gelmesiyle kaşlarım çatıldı.
**
0545**: Selam Cemre
0545**: Berk ben. D'den.
0545**: Konuşabilir miyiz acaba?
0545**: Bak yaptıklarından cidden pişmanım (15.56)
0545**: Spor salonunun arkasındayım, gelirsen çok mutlu olurum. (16.23)
Cemre: Bak Berk, o konular çoktan kapandı. (16.45)
Cemre: Konuşmak istemiyorum ben artık seninle.
Cemre: Bırak beni, lütfen.
0545**: Cidden pişmanım, sana yaptıklarımdan.
0545**: Bir şeyleri açıklığa kavuşturmak istiyorum, sadece dinle.
0545**: Sonra ister affet ister affetme sana kalmış.
0545**: İkinci bir şans istiyorum senden? (16.58)
Cemre: Tamam, (17.19)
Cemre: Ama bu bir şans değil.
Cemre: Dinleyeceğim sadece seni.
0545**: Bak cidden bu kararı verdiğin için asla pişman etmeyeceğim seni, söz veriyorum
(Görüldü.)
**
Berk'in yazdıklarından sonra kendimi biraz afallamış hissediyordum. Berk çok değişik biriydi. Beni sevdiğini iddia ediyordu ama platonik değildi, sevmek de değildi onunki. Takıntıydı ve onun bu takıntısı bana çok fazla zarar vermişti. Şimdi onu dinlemek istemiştim çünkü onun ağzından hiçbir şey dinlememiştim.
Şimdi onun ağzından dinlemek istiyordum olayları. Gerçekleri merak ediyordum.
Ece'ye lavaboya gideceğimi söyledim. Buna izin vermezdi. Berk psikopat biriydi çünkü ona göre. Manyak manyak şeyler yapabilirmiş.
Spor salonunun arkasına gittiğimde Berk'i de orada buldum. Cidden bekliyordu. Uzun süredir hiç karşılaşmamıştık. Meriç Berk'ten nefret etmişti olanları duyduktan sonra ve basketbol takımından ayrılması için klüp başkanı bile olmayı göze almıştı.
Her ne kadar itiraz etsemde birinin sizi koruduğunu bilmek, güzel bir histi.
"Cemre?" dedi heyecanla Berk. "Bir an gelmeyeceksin diye korkmuştum." diye ekledi. Gülümsemeye çalıştım ve iki adım daha atıp onun yörüngesine girdim.
"Anlat, Berk. Kendini haklı çıkarmaya çalış," dedim durgun sesimle. Ona yine de güvenemezdim. Psikopat hareketlerini unutamazdım.
"Bak," İki büyük adım attı ve dibimde bitti. Gerilemek istediğimde ise elini belime çoktan koymuştu bile. Ne yapmak istediğini anlamamıştım ama iç sesim buraya geldiğim için bana sövmeye başlamıştı. Hangi akla hizmet gelmiştim buraya?
Dokunuşlarından rahatsızlık duyuyordum. Ellerinden kurtulmak için gerilemek istedim ama bun izin vermedi. Kalp atışlarımın hızlanması ile korku bedenimi sardı.
Bok vardı gelmiştim buraya.
Nefret ediyorum şu acıma duygumdan amk.
"Berk, bırak," dedim fısıltı tonundaki sinirle dolup taşan sesimle. "Şşt," diye mırıldandı. Eli yanağıma çıktığında hâlâ ellerinden, dokunuşlarından kurtulmak için debeleniyordum. Lanet olası, çok güçlüydü!
Başını eğdi, "Bebeğim, sevgilim," dediğinde bu çocuğun ne kadar psikopat olduğunu anlamıştım. Manyaktı bu çocuk aq!
"Berk, manyak mısın bırak!" dedim bu kez bağırarak. Nefesi nefesime karıştığında, nefesindeki o sigara kokusunu soludum ve midem bulandı. İğrenç bir insandı.
Ağlamak istiyorum şu an. Normalde güçlü bir insandım ama Berk de çok güçlüydü ve benim gücüm, onunkinin yanında hiç bir şeydi.
Yine de debeleniyordum. Şerefsiz!
Okulun kamera olmayan tek köşesi spor salonun arkasıydı. Şimdi anlıyorum her şeyi. Okulda kimse de kalmamıştı ki beni görüp buraya gelsin!
Ben ağlamak üzereyken orusbu çocuğu dudaklarını dudaklarıma sürttü. Kendimden nefret ediyordum şu an.
"Lan oruspu çocuğu!" Duyduğum kelimeler ile içim rahatladı sanki. Hâlâ dudaklarının dudaklarımın üzerinde olması kusmamı tetikliyordu. Meriç'in sesini duyan Berk'i itmek istedim.
Ellerimi göğüsüne koydum ve ittim var gücümle onu. Hissettiği duygulardandı sanırım itmiştim onu. Yumruk yaptığım elini çenesine geçirdim bu kez. Öyle bir vurmuştum ki yüzü yana savrulmuştu.
"Şerefsiz, pezevenk!" dedim sinirimi yüzüne kusarak. "Pisliksin!"
Meriç bu sırada yanımızda bitmişti ve Berk'i direkt yere savurmuştu. Yüzün geçirdiği yumruklara asla engel olmadım.
Ellerimi tiksnerek dudaklarıma dokundurdum ve yırtmak istercesine sildim dudaklarımı.
Berk'ten öyle bir nefret ediyordum ki, o çocuğu öldürmek istiyordum âdeta.
Kendilerini güçlü zanneden erkeklerin günlerini görmesi gerekiyordu, kesinlikle.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milkshake | Texting
Teen FictionEmre: Boyun kaç ki senin? Milkshake: Öğrenmek istediğine emin misin? Emre: Evet, neden? Milkshake: 1.56'yım da ondan ;) Emre: Ne? Emre: 1.92'yim ben. Sen nasıl sevdin beni?? Milkshake: Mesafe ilişkisi yaşarız diye. Meraklıyım biliyo' musun böyle şey...