Bırakmayacağım

618 25 12
                                    

Kitabımı ilgiyle takip eden okuyucularıma çok teşekkürler.Ben hikayemde Mine'nin hastaneye yattığını tedavi olacağını söyledim. Bu öyle boş boş söylenmiş bir söz değil.Bu hikayeye başlamadan AIDS'in nasıl bir hastalık olduğunu araştırdım ve bu hastalık kökten asla çözülmüyor ama bu tedaviyle hastanın yaşam kalitesi yükseltiliyor ve yaşam süresi uzatılıyor.Ayrıca AIDS hastalığı olan biriyle cinsel ilişkiye girdiğinizde veya öpüştüğünüzde eğer sizde ufacıkda olsa bir hastalık yoksa AIDS'in bulaşma olasılığı inanılmaz düşük ama grip bile olmamanız lazım.Sonuç olarak hikayemi bunları bilerek okumanızı istiyorum.

İnanamıyorum bu çocuk gerçekten bana aşık.Bunca olandan sonra burada ne işi olabilir ki yoksa.Ona aşık olmadığımı Barlas'ı sevdiğimi söylediğim halde hala peşimden geldiğine inanamıyorum.Cem'in sesinden dolayı iç sesimle muhabbeti kesip gerçek hayata dönmüştüm.

"Süpriz yapayım demiştim ben ama iyi mi yaptım?Tabi iyi yaptım.Sonuçta en yakın arkadaşlar bugünler için değil mi?"dedi.Kendi sordu kendi cevapladı resmen.Sanırım en yakın arkadaşım olmaya çoktan alışmıştı.Hayır böyle olacağını hemen alışacağını bilsem sıkıntıya girmeden söylerdim.Hala şoktayım geldiğine inanamıyorum.Annemleri nasıl ikna edebildiğini bir türlü anlayamıyorum.Zaten bir iş çevirdikleri belliydi.

"İyi yaptın da niye yaptın?"dedim.Annem ve babam bana tuhaf tuhaf bakıyorlardı.

"Kızım ne ayıp çocuk senin için buralara kadar gelmiş senin dediğine bak."dedi annem.Cem'in bize bakmadığından emin olduktan sonra bana attığı bakış gerçek manada korkutucuydu.Annem bu bakışı bana öyle kolay kolay atmaz.Attığı anda kendine çeki düzen ver demek oluyor.

"Yok Mine haklı.Şaşırdı haliyle.Kim yaparki böyle bir şey sonuçta.Bazı insanların sevdiğini söylemeye cesareti yokken ben buralara kadar geldim."dedi.Burada Barlas'a ima yaptığını anlamamak için aptal olmak lazım.Bu çocukla sevgili olmak lazım arkadaş olunca içinden başka bir adam çıkıyor.

"Tamam neyse.İyi ki geldin hoşgeldin."dedim artık bu muhabbet bitsin istiyordum.Hayır anlamıyorum neden geldi?Benim Barlas'a aşık olduğumu bile bile.Eğer gerçekten söylediği gibi bana aşıksa Barlas'a olan hislerimden dolayı acı çekiyor olmalı.Ben aynı durumda olsam beni görmeye bile tahammül edemezdim.Bu sırada annemlerde sıkılmış odadan çıkmışlardı.Daha doğrusu bizi yalnız bırakmak istemişlerdi.Cem sürekli beni yalnız bırakmayacağını,tedavi boyunca yanımda olacağını,ne olursa olsun sevdiğini ve hep seveceğini söyleyip durdu ve ben de tamam,teşekkürler gibi kısa cevaplar verdim.Cem bir otele yerleştiğini söyledi ve yaklaşık gece on ikiye kadar konuştuktan sonra uykumun geldiğini söyleyip onu başımdan savmaya çalıştım ve başarılıda oldum.Biraz telefonla oyalanıp güzelce bir uyku çekmek için çok da rahatsız olmayan hastane yatağına yayıldım.
...

Sabah burnuma gelen çiçek kokusuyla uyandım.Üzerinde

"Ve gerektiğinde vazgeçmekde aşka dahil demiş ünlü bir şair ama senden asla vazgeçmeyeceğim."

İlginç İsimli Çocuk

yazıyordu.Bu muydu gerçekten?Ona olan öfkem sadece küçük bir notla silinip gidecek miydi?Hani onu kalbimin en ücra köşelerine gömecektim.Yapamadım.O kağıtta yazan aslında tam olarak bu.

"Kalbin vücuduna göre fazla büyük biraz kıracağım."

ÖKÜZ

Yani Barlas böyle yazsa daha net olurdu çünkü bana yapacağı tam olarak bu.Yüzümde tuhaf bir yandan da buruk bir gülümsemeyle kağıda baktığım sırada elinde kahvaltı tepsisiyle Cem odaya girdi.Çiçeklerin kimden geldiğini anlamış olsa gerek odaya girdiğinde ışıl ışıl parlayan gözleri solmuş, kocaman gülümsemesi yok olmuştu.

"Kimden?"dedi.Cevabını bildiği sorular sormak onun alışkanlığı olmuştu.

"Barlas."dedim gözümden akan yaşlarla.

"Lütfen bunu yapma.Beni sevme hatta benden nefret et kabul.Tek istediğim ağlamaman."dedi tepsiyi yandaki komidine bırakarak.Gözyaşlarımı eliyle sildi.Elimdeki nota bakıyordu bu sırada.

"Demek seni bırakmayacakmış öyle mi?"dedi.

"Hayır sadece saçmalıyor.Onun yaptığı hep bu.Beni mahvediyor sonra siktir olup gidiyor."dedim hem ağlıyor hem de öfkeme hakim olmaya çalışıyordum.

"Ya senden vazgeçmemiş olsa ağlamaktan vazgeçer misin?"dedi.

"Olmamış bir şey için uğraşma."dedim.Bu çocukta ağlamayayım diye saçma sapan konuşuyor.Yok benden vazgeçmemiş olsaymışmış da falan filan.Resmen Barlas'ı savunuyor.

"Ya olmuş bir şey varsa?"dedi.

"Bence bu konuşma çok gereksiz."dedim.

"Mine sana bir şey itiraf edeceğim."

CEM

Mine'nin meraklı bakışları kendimi daha kötü hissettiriyordu.Bunu söylemeye hazır değilim ama onun ağlamasındansa beni suçlaması daha iyi.Bunu kaldırabilirim ama onun üzülmesini,acı çekmesi dayanılır gibi bir şey değil.Bu Cem ben miyim?Gururunu hiçe sayan,kendini acınası hisseden,saçmalıklarla dolu hayatı olan biri oldum.

"Cem söyleyecek misin artık?"dediğinde onu tamamen kaybetmekten ne kadar korktuğumu bir kere daha farkettim.

"Bak bu söyleyeceğim şey daha doğrusu bunu daha önce söylemediğim için benden nefret edeceksin."dedim.

"Söyle artık şunu lütfen."dedi sinirli bir o kadarda yumuşak bir ses tonuyla.

"Bi ara ben ve Barlas konuşuyorduk.Hatta siz iyi anlaştığımızı düşünmüştünüz hatırladın mı o günü?" dedim.

"Evet hatırlıyorum.Devam et."dedi.Gerçekten çok merak etmişti,beklemeye sabırı yoktu.

"Sakın sözümü kesme o zaman."dedim.Beni başıyla onayladıktan sonra konuşmama devam ettim.

"O gün Barlas bana senden uzak durmamı söyledi.Seni sevdiğini ama o gün bir mallık yapıp seni orada öylece bıraktığını ve sonra Eylül'ün ona sülük gibi yapışıp bırakmadığını söyledi.Ben de buna onun karışamayacağını,senin kendi kararını verebileceğini söyledim.Eğer senden uzak durmazsam aramızdakini bitirmek için her şeyi yapacağını ve seni tekrar kazanmak ve kaybetmemek için her şeyi yapacağını söyledi.Ben de onun Eylülle birlikte olduğunu ve senin Eylül'ün en yakın arkadaşı olduğunu hatırlatıp böyle bir şey yapmasının seni yıkacağını söyledim.Bu konuşma boyunca Barlas çok sinirliydi.Zaten siz gelmeseniz kavga ederdik büyük olasılıkla.Beni affet.Sana olan aşkımı her hücremde hissederken seni Barlas'ın kollarına bırakamazdım.Gerçi o seni ne olursa olsun bırakmayacağını söyledi.O seni hak etmiyor.O senin canını yakar.Bense seni çok severim hem de kendimden çok."dedim.Bu sırada Mine ağlıyor ve hala şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

"Sen beni sevdiğini söylüyorsun öyle mi?Bu nasıl sevgi be?Defol defol odamdan senin yüzünü bir süre görmek istemiyorum."diye bağırdığı sırada bunu içimde saklamamış olmanın rahatlığı ve onu muhtemelen kaybedişimden dolayı karmakarışık duygular içerisindeydim.Sonra yatağın oturduğum ayak ucundan kalkıp odadan çıktım.Koridorda yürürken ona aşık olmamdan dolayı kendime lanet diledim.Arabaya bindim ve otele gittim.

1 hafta sonra

Mine beni affetmişti artık bu arkadaşlık yalanımı sürdürebiliyorum.Onunla arkadaş olamam.Bundan eminim.Yine rütin bir şekilde odaya girdiğimde Barlas'ın gönderdiği çiçekler benden önce gelmişti.Her gün aynı notla farklı farklı çiçekler gönderiyor.Mine'nin odası çiçeklerle doldu.

Mine her geçen gün biraz daha halsizleşiyor ama o çiçeklere kendinden daha iyi bakıyor ve birinin bile çöpe atılmasına izin vermiyor.Mine ona çok aşık.Aşık olması gereken kişi benim,onu hakeden kişi benim.

Çiçeklerin üstündeki gelen notları bir kutuda biriktiyor ve hepsine numaralar veriyor.Bu yaptığı onsuz geçirdiği günleri hatırlamasını kolaylaştırıyormuş.Onu gerçekten çok seviyorum ve ona bu konuyla ilgili yardımcı olmak istiyorum,onu kendimden daha çok düşünüyorum ama yine de bunu kendime yapamam.

İmkansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin