"Zorlandın mı onu getirirken?"
"Dürüstçe cevaplamamı ister misiniz?"
BaekHyun, salonu yukardan izlerken korkuluklara dirseklerini yaslamış ve alt katta, sanki misafir olarak gelmiş gibi rahat bir şekilde yürüyen Kai'yi izliyordu. ChanYeol de Kai'nin yanındaydı ve herhangi bir önlem almadan kırk yıllık dostu gibi sırtından onu hafifçe iteleyerek yön gösteriyordu. Patron olan yukarıdan onları izliyordu ve yöneltilen bu soru ile yardımcı olan başını yana eğip aşağıdan patronunu izlemeye başlamıştı.
"Yalan söylediğini anladığımda ne yaptığımı biliyorsun. Yalan söyleyecek olsan bile gerçekçi söyle, anlamayayım."
ChanYeol, aklına gelen vahşet görüntüleri def edip gülümsemiş ve Kai'yi salonun iki köşesindeki merdivenlerden sağdakine yönlendirmişti.
"Operasyonun üzerindeyken Kai-shi'nin de kaçmak için bir şeyler yaptığını gördük. Bu yüzden kolay oldu. Bay OH'u Kai-shi halletmişti çoktan."
"Ya, demek öyle. SeHun çok mu kötüydü Kai? Niye kaçmak istedin?"
BaekHyun, dalga geçercesine Kai'ye bakıp konuşurken onun ellerinin merdiven korkuluğuna kelepçelenmesini izliyordu. SeHun'un ne bok olduğunu herkes biliyordu ve Kai'nin neler yaşadığı da tahmin edilebilirdi. Bu yüzden sorusu cevapsız kalmıştı BaekHyun'un.
"ChanYeol, ne zaman bırakırsınız beni? Bu kelepçeler ne zaman çıkar?"
"ChanYeol'e değil, bana sorman gerekiyor KİM Jongİn."
BaekHyun, merdivenlerden ağır ağır inip yardımcısının yanında durmuş ve yorgun gözlerini esmer tenliye çevirmişti. Yorgun olması için hiçbir sebep yoktu, kolu yaralıydı ama bundan daha ağır yaralandığı da olmuştu; bu hiçbir şeydi onun için.
"Bay BYUN..."
"Bu gece ölümden kurtuldun Kai. ChanYeol'e can borcun var, haberin olsun."
"Nasıl?"
Kai, gerçek yorgunlukla bakışlarını ChanYeol'e çevirdiğinde ChanYeol, düz suratıyla ona kısaca bakmış ve dik bir şekilde durarak patronunu izlemeye devam etmişti. Kısa bir süre sonra Kai'nin başı şaşkınlıkla karşısındaki iki kişi arasında dolandığında ChanYeol'ün kendisi(Kai) için böyle bir şey yapmasına şaşırmıştı ve üzülmüştü. Kendi yerine ChanYeol'ü mü öldürecekti BYUN BaekHyun? Sağ koluna bunu yapar mıydı?
"Gel buraya, güzelim. Kai'yi becermek istememende hala aynı mısın?"
"Bir erkeğe dokunamam, efendim."
"Duydun mu Kai? Az sonra onun inlemelerini duyacaksın, bir erkek tarafından becerilirken hem de."
BaekHyun, ChanYeol'ün çenesindeki ize bir öpücük bırakıp onu kolundan tutmuş ve merdivenden çıkarken peşinden getirmişti.
"ChanYeol! Benim yüzümdense yapma, SeHun yine beni bulur ve aynı şeyler yaşanır. Bunların olmasındansa ölmeyi tercih ederim. Vicdan azabı yaşatma bana, lütfen. Bir de onun için canım yanmasın."
"Kai-shi, her şey yolunda, merak etme."
BaekHyun, ChanYeol'ü önüne doğru hafiften itmiş ve geride durup Kai'ye sırıtarak bakmıştı.
"SeHun'un ayarlarıyla oynuyoruz Kai, eminim değişecektir. Ölmek için genç ve güzelsin hâlâ."
BaekHyun, ıslık çalarak odaya girmiş ve kapıyı kapatmadan soyunmaya başlamıştı. Gözleriyle ChanYeol'ün de soyunmasını belirttiğinde ikisi tamamen çıplak olduktan sonra onu yatağa uzatmış ve kollarını iki yandan yatağa nazikçe sabitlemişti. Sırf bilekleri acıyıp da silah tutmasına engel olmasın diye kalın ve yumuşak kumaşla bağlamıştı ellerini. ChanYeol'ün bu bağı fazla zorlamamasını umdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daeng! (BaekYeol)
Short Story-BaekYeol- İlk kez görenin içten içe 'Bu muymuş mafya lideri?' diyerek iğnelediği ve iğrenir gözlerle baktığı bir patrondu o. Tüm aşağılayıcı gözlere ve sözlere rağmen tek gülümseyişiyle herkesi tir tir titreten ve bir o kadar da korkunç olan biriyd...