*⁸

214 14 89
                                    

"Kapıdaki adamlarınızdan mesaj var efendim. Bay OH, yine kapımızda terör estiriyor, bundan haberimiz var zaten. Tek başınaymış şuan, 'içeriye alalım mı?' diye soruyorlar. Ne diyorsunuz?"

"Gelsin bakalım, bize göstereceği neyi varmış, görelim."

Dakikalar sonra BaekHyun ve ChanYeol salonda oturup gayet normal bir sohbet ediyorlarmış gibi kaldıkları yerden devam ediyor gibi görünürken içeriye sert adımlarla SeHun girmişti.

"Adını ne koymayı düşünüyorsun?"

Kai'yi alıkoymanın bilmem kaçıncı ayındaydılar. SeHun'un ne durumda olduğunu umursamıyordu BYUN ailesi.

"Adını siz koyarsınız diye düşünmüştüm."

"Olur mu öyle? Veliaht olarak yetiştirecek olsam da senin çocuğun o. Adını sen koy."

ChanYeol'ün bebeğinin cinsiyetini öğrenmişlerdi. BaekHyun'un istediği gibi kadın şeytan yetiştireceklerdi. BaekHyun, daha doğmamış çocuk için planlar yaparken bundan ChanYeol'e de bahsediyordu çünkü olur da BaekHyun bir yerden sonra devam edemezse yerine koyacak olan veliahtını ChanYeol yalnız başına yetiştirmesi gerekecekti. Gerçi, yanında ChanYeol gibi bir yardımcı varken BaekHyun'un canını ancak tanrı sıkıldığı için alabilirdi de, yine de olur mu olur, her an her şey gerçekleşebilirdi.

"İsim vermek benim için önemli değil, efendim. Koymak istediğiniz bir isim varsa koyabilirsiniz."

"Bebeğine ismi sen vereceksin ChanYeol. Benim adımı da babam vermişti, sen de aynı şekilde çocuğuna isim vereceksin. Eşsiz olmasına dikkat et sadece. Küçük şeytanıma seslenirken sıradan isim kullanmak istemiyorum."

"Peki efendim, daha sonra size haber veririm vereceğim ismi."

"Tamamdır. Geçenlerde Tao'nun bizden özel yapım silah istediğini zırvalamıştın sanki."

"Evet, istedi de bence görmezden gelmeye devam edelim. Tao'nun polislerle arası iyi, başımızı belaya sokar o."

"Yani, Tao'nun da ne haddineyse özel yapım? Gitsin, normalde aldıklarını almaya devam etsin."

SeHun, sakin adımlar atmaya çalışarak salondaki sohbeti bölmüş ve gözlerin ona dönmesini sağlamıştı. Adımlarına kıyasla gayet sakince konuşmuştu SeHun.

"Benim olana aylardır dokunarak ne yapmaya çalışıyorsun BaekHyun? Kai'me dokunduğunu gözüme sokarak neyi amaçlıyorsun BaekHyun? Sevgilimi kaçırırken aklında ne vardı... BaekHyun?"

"Aklımda mı? Şey vardı..."

BaekHyun, koltukta oturuş pozisyonunu bozmadan bakışlarını yüksek tavandaki devasa avizeye çevirmiş ve düşünüyormuş gibi 'mmmh'lamıştı. ChanYeol ise karşısındaki koltukta oturarak salonun girişinden koltukların yanına doğru hareket eden SeHun'u izliyordu. ChanYeol'ün savaş çakraları sonuna kadar açıktı ama gerek olmadığını da biliyordu. SeHun, koskoca BYUN'a malikanesindeyken tek başına bir şey yapacak değildi, delirmemişse bir yanlış yapmazdı yani.

"Aklımda olan şuydu SeHun'cuğum: Veliahtımı öldürmeye çalışan SeHun'un, yani ChanYeol'üme zor anlar yaşatan SeHun'un bir ders alması gerekiyor; ben de onun Kai'sini alırım. Nasıl? Beğendin mi SeHun'cuğum?"

SeHun'un gerilen sivri çenesini gülümseyerek izlemeye başlamıştı BaekHyun. SeHun'un sandığı gibi Kai'yi becermemişti ama temizlenen vücuduna sürekli kendi izlerini bırakmış ve bunu da aha bu salondaki yabancı şahısa göstermişti hep. SeHun sevgilisinin o kısmının kirlenmediğini bilmese bile sadece Kai'nin şuan BYUN'ların evinde olduğunu bilmek de onu delirtebiliyordu. Videolarda gördüğü o odanın aylardır didik didik aradığı ama gözünün önünden es geçtiği BYUN'un evi olduğunu bilmiyordu, son bir hafta kadardır öğrenmişti de ancak şimdi içeriye alınmıştı. Delirmişti anlayacağınız. Fena bir şekilde de ezilmişti gururu çünkü sevgilisi gözünün önünde olduğu halde bulamamıştı onu.

Daeng! (BaekYeol)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin