Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen ama lütfen es geçmeyiniz. ❤️
🌺İyi Okumalar🌺
Jungkook, Chaeyoung'ın küle dönüşüp yok olmasının ardından bu acıya dayanamamış ve kendini okyanusun derin sularına bırakmıştı. Ölümsüz olsa da, okyanusta var olamayacağını biliyordu ve istediği tek şey de buydu. Onsuz var olmamaktı.
Genç adam, bilinçsiz bir şekilde okyanus sularına karıştığında Poseidon yas tuttuğu için bu durumu fark etmemişti bile. Çünkü; tanrıça Hera'nın lanetini engelleyemediği için kendine kızmakla meşguldü. Üstelik kutsal denizini de bu işe alet ettiği için Hera'yı bulup cezalandırmak istiyordu fakat Zeus varken bunun mümkün olmayacağını da biliyordu.
"Roséanne'nin masun kızı, annenin günahını ödemek için dolunay kan kırmızısı bir hâl aldığında; eğer hâlâ bir ölümlüysen, seni yok olmanın için lanetliyorum" bu tanrıça Hera'nın lanetiydi.
Hâlâ ölümlü olan Chaeyoung, üzerinde ki lanetten habersiz, yok olana kadar Jungkook ile mutlu bir yaşam sürüp, görevlerini başarıyla yerine getirmeye devam etmişti. Rm, onu bir daha ki yeryüzüne gelişinde ölümsüz yapmayı planlıyordu ancak bunun için artık çok geç kalınmıştı.
Chaeyoung artık yok olmuştu, Jungkook ise okyanusun derin sularında kaybolmuştu. İkisi için de böyle bir son mu olacaktı bilinmez ama bu duruma en çok üzülen kişi şüpheniz ki tanrıça Roséanne olmuştu. Gökyüzünden olanları çaresiz bir şekilde izlemiş ve ne yazık ki hiçbirşey yapmamıştı.
Chaeyoung, yeryüzüne indiğinden beri annesi Roséanne, yasak olduğu için bir kez olsun onun yanına gidememiş hatta iletişime geçememişti bile ama yinede bulutların arasından tek yaptığı şey güzel kızını izlemek olmuştu. Tekrar tanrıçalığa geri dönsede tanrıça Hera yüzünden tam olarak bütün güçlerini kullanamamıştı.
Eskiye göre daha sakin olan Roséanne, kızına tekrar zarar vermesin diye tanrıça Hera'nın yaptığı herşeye boyun eğmişti fakat bu onu yine durdurmamıştı. Kendisinden ve masum kızından ne istediğini bilmiyordu ama kıskandığı için böyle davrandığını düşünüyordu. Oysa ki güzel kızı böyle bir sonu asla hak etmemişti. Ve tabi ki kızını herşeyden çok seven delikanlının da, üzüntüsünden kendine yaptığı şey Roséanne'in kalbini daha çok acıtmıştı.
Bütün yaşanılan bu acı olayların haricinde herkesin atladığı bir detay elbette ki vardı. Hiçkimse tanrıça Roséanne'in zekiliğinden şüphe etmezdi etmesine fakat kızının üzerinde ki laneti çözeceğini de tahmin etmemişlerdi.
Roséanne, tekrar tanrıça olduktan sonra Zeus'un tapınağında yaşamaya başladığından Hera ile çok sık bir araya gelir olmuşlardı. Tabi ki, Roséanne'in amacı kızına yaptığı laneti ortadan kaldırmaktı fakat bunun mümkün olmayacağını öğrendiğinde; en azından başka bir yol düşünmek zorunda kalmıştı.
İkizi Jimin, ona yol gösterdiğinde ve yardımcı olduğunda herşey için bir umudu kalmıştı, geriye. Zamanında sevdiği adamın kendi elleriyle öldürülmesine sebep olduğu için uzun bir süre onunla konuşmamış ve küs kalmıştı fakat kızı için ikizine güvenmekten başka bir çaresinin olmadığını da çok iyi biliyordu.
Jimin, ikizinden uzak bir yaşam sürse de yaptığı şeyden hep pişmanlık duymuş ve Roséanne'den sayamadığı kez özür dilemişti. Yapacağı bu yardım sayesinde hem genç kızını hayata geri döndürecek hem de ikizinin onu affetmesini sağlayacaktı bu yüzden de çok dikkatli olması gerektiğinin farkındaydı.
Roséanne ve ikizi Jimin, Olimpus dağının bulutlara doğru uzanan evlerinde bir araya geldiklerinde; sessiz bir ortam karşısında huzur bulmuş ve hemen neler yapabileceklerini düşünmeye başlamışlardı. Jimin, kahanetlere odaklanmış bir şekilde otururken, birden ayağa kalktı ve Roséanne'yi yanına çağırdı.
"Şu genç.. neydi adı?"
"Jungkook mu? Ne olmuş ona?"
Jimin, adının çok tanıdık gelmesinin ardından duraksamış fakat belli etmemek için çabalamıştı. Ne yazık ki sevgili kız kardeşinin sevdiği adamın isminin de aynı olmasının kesinlikle kader olacağını düşünüyordu.
"Hatırlarsan, geçenlerde gördüğüm bir kehanet sayesinde ona sevgili kızına ait olan ruh taşını alıp saklamasını söylemiştik" tanrıça Roséanne heyecanla Jimin'i dinlemeye devam etti.
"Onu geri döndürmenin bir yolu var fakat biliyorsun ki yeryüzüne müdahale etmemiz yasak"
"Jimin! Bana yardım edeceğine söz verdin!" Roséanne sinirle ikizinin yakasından tuttuğunda nerdeyse gözlerinden alevler fışkırmak üzereydi.
"İnan bana, biz yardım edemeyiz. Çünkü ona sadece ruh eşi yardım edebilir. Bu yüzden hemen Poseidon ve Rm ile iletişem geçmeliyiz"
Ruh taşını sakmayı başaran Jungkook, bunu Chaeyoung'ın ruh eşi olduğu için yapabilmişti. Aksi takdirde sahibi dışında gücü olmayan hiçkimse ona ait olan hiçbirşeyi izinsiz alamazdı. Jimin bunu daha öncesinden bildiği için, hissettiği kötü şeyler karşısında Jungkook'un uykuya dalmasını sağlamış ardından da rüyasına girerek ona işaretler göndermişti. En azından Jungkook'un zeki olması sayesinde çok geçmeden bir çıkış yolunun bulunmuş olabileceğini düşünüyordu.
Chaeyoung'ı geri getirmek için şu an tek gerekli şey Jungkook'un okyanusun derinliklerinden çıkmasıydı. İnanıyorlardı ki gerisi, çok hızlı bir şekilde gelecekti. Çünkü; ellerinde inanmaktan başka birşey kalmamıştı.
Nasıl buldunuz?
Sizi hayâl kırıklığına uğratmayacağımı artık öğrenmişsinizdir 🌺
Chaeyoung geriye dönsün mü? Yoksa başka şeyler yapayım mı? 😈
Yorum ve oy az gelirse bitiririm bak hikayeyi kötü bir sonla 🤪tehditse tehdit ulennnn yakarım gemileri👿
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eclipse | RoséKook ✓
Fantasía[Tamamlandı] Tanrıça Roséanne'in kızı Chaeyoung dört elementten birinin yeni savunucusu olarak görevlendirilir fakat bu iş sandığından daha zor bir hâl alacaktır. Ödül olarak ölümsüzlüğün vadedildiği bu zorlu süreçte hiçbirşey göründüğü kadar basit...