20:ölüm ve zaaf

256 38 9
                                    

••••

Ölüm, dünyada en nefret edilen şeylerden biri olabilirdi. Acımasızdı, soğukkanlıydı ve korkunçtu. Ölümün soğuk parmakları ansızın boğazınıza sarılabilirdi ve tam o esnada, azrailin nefesini ensenizde hissetmeniz saniyelerinizi bile almazdı. Ve bu olay, diğerleri için daha da sarsıcıydı. Tamamen beklenmedik ve acı verici. Erwin onun saçlarını usulca okşarken, düşündüğü şey bundan ibaretti. Ölüm. Ve ölümden öte, onun ölesiye sevdiği ruhunun ayrıldığı soğuk bedeni. Artık tamamen cansız bakan gözleri, soğuk cildi ve moraran teni. Gözlerine bir daha asla bakamayacak olmanın düşüncesi, onu da öldürüyordu.

Erwin dolan gözlerini anında silerek hiçbir şey olmamışcasına onun saçlarını okşamaya devam etti. Sanki bir piknikteymiş gibi, Levi onun dizlerinin üzerine yatmış ve Erwin ona tepeden bakıyormuş gibi, son derece normaldi hareketleri. Ama içinde kopan kıyametten herkes habersizdi.

Erwin'i sessiz bir haldeyken yakalayan doktor, derin bir nefes vererek gözlüklerini çıkardı ve yatakta gözleri kapalı yatan adama baktı sakince. Usulca onun başında bekleyen Erwin'in sırtını bir abi edasıyla sıvazladı. Kısa süre sonra geri çekildi ve konuşmak için dudaklarını araladı.

"Midesini yıkadık, ama eğer erkenden fark etmemiş olsaydın..." Erwin'in duygusuz bakan gözlerini üzerinde hissettiğinde elindeki dosyayı parmaklarıyla sıktı ve yutkunarak cümlesine devam etti. "Her şey için geç olabilirdi. Kan değerleri düşük, bu yüzden ona bol bol takviye yapmamız gerekiyor. Ayrıca hiçbir şekilde kendini zorlamamalı, direnci yeni yeni, yerine geliyor. Aksi takdirde kısa süreli bayılma gibi bir durum söz konusu olabilir. Ama, tüm bunların dışında, gayet iyi diyebilirim Bay Smith. Cidden güçlü bir yapısı varmış."

Masaya, birkaç dakika önce yazmış olduğu reçeteyi koydu ve yeniden Erwin'e döndü. Sarışının ilgi odağı yine Levi olmuştu. Pür dikkat onu izlerken adam, etrafı kızarık olan gözlerine acıma duygusuyla baktı.

"Birazdan ayılacaktır, lütfen sizde kendinize dikkat edin. Bu arada, eğer herhangi bir şey olursa, yine beni aramanız yeterli olacaktır. Şimdilik hoşçakalın."

Daha fazla konuşmadan odadan sessizce çıkıp gittiğinde Erwin deminden beri içinde tuttuğu hıçkırıklarını dışarıya bırakmış ve Levi'ın zarif parmaklarını kendi eline kenetlemişti. Onu koruyamadığı için, hâlâ suçlu ve pişman hissediyordu. Eğer ona bir şey olsaydı, Erwin'in zaten düzende olmayan hayatı, iyice dengesizleşirdi ve yapması gereken tek şey kalırdı. Delirmek. Elini sıkıca tutarak gözlerinden süzülen yaşları umursamadı ve başını onun karnına nazikçe yasladı.

"Salya sümük ağladığına inanamıyorum." Levi zorlanarak konuşurken gözlerini yavaşca araladı ve boşta kalan elini onun sarı tutamlarına götürerek sakince okşadı. Yorgun hissediyordu, uyumalıydı, ama Erwin bu haldeyken, kendisi, düşüneceği en son şeydi.

Erwin saçlarında gezinen parmak uçlarıyla huzur dolu bir nefesi ciğerlerine çekerken ıslak yanaklarının kaşındırıcı hissiyle başını kaldırdı. Levi yorgun gözleriyle ona bakarken Erwin de aynı şekilde karşılık verdi. Gözlerinin temasını bir saniyeliğine dahi kesmezken, saçlarında kibarlıkla dolaşan eli nazikçe kavradı ve büyük avucunun içine aldı. Kemikli eli, onun eli arasında adeta kaybolurken, Levi onu büyük bir dikkat ve sessizlik içinde izlemeye koyuldu. Erwin elinin üzerine uzun bir öpücük kondurdu ve derin bir nefes aldı. Yüzüne son kez bakarak mavi gözlerini yumdu ve Levi, tam o anda irkilerek kendine gelmiş gibi hissetti.

Toska/ EruriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin