••••
Gülümse. İnsanlar aptal, yüzüne bir maske yerleştir ve kameranın karşısına geç. Sahte davran, çünkü insanlar aptal ve hiçbir şey anlayamaz. Yüzündeki tek dudak hareketine bakarlar, gözlerindeki intiharı göremezler, onları kandırmak bu kadar kolaydı. Beni kimse duyamaz. Ne attığım çığlıklarımı ne yakarışlarımı, hiçbirini benden başka kimse duyamaz. Vücudumdaki izleri kimse göremezdi. Tek başımaydım. Beş yaşımdan beri bu yolda yalnızdım, yalın ayak ve taşlı bir yol. Ayaklarım kanadı, defalarca kez düştüm, itildim, ölecekmiş gibi hissettim fakat ben devam ettim. Sonsuz karanlığa doğru öylece yürüdüm. Hiçbir ışık belirtisi dahi yokken, oysa bir ışık görmeyi defalarca kez istemiştim.
Ve babamın söylediklerini zihnime kazıdım. İstemesem de. Gülümsedim, hayatım mükemmelmiş gibi davrandım, iki et parçasını dahi hareket ettirmeye tahammülüm yokken, ben mutluymuş gibi davrandım. Olmadığım biri gibi. Ama bu konuda zorluk çekmedim, çünkü insanlar birer aptal. Yavaş yavaş ölüm kokmaya başlayan gülümsemelerimi kimse görmedi, kimse anlamadı. Bu gerçek canımı daha az yakmaya başladığında, tamamen hissizleştim ve duygularımı bir köşeye attım. Hiçbir şeye üzülmedim, hiçbir şeye ağlamadım ve hiçbir şeye canımı yaktırmadım.
Tek yaptığım şey onlarca kameranın olduğu bir salonda, olmadığım biri gibi davranmak ve bir an önce yatağıma girmeyi istemekti. O küçük yatak, beni bu koca dünyada sırtlayan tek şeydi. Her anıma şahit olan ve beni her şeyden koruduğuna inandığım sıradan bir yataktı. Bana kimsenin hükmetmediği tek yer orasıydı ve ben yatağımı seviyordum. Her zaman cenin pozisyonunu alarak iyice küçüldüğüm ve sorunlarımla baş etmeye çalıştığım tek yer.
İnsanlar kandırılması kolay varlıklar, hele ki başkalarının hayatına burnunu sokmaya bayılanlar, en kolay avdı. Bu yüzden her gün, yavaş yavaş ölmeye başlasamda, devam ettim. Sonuna kadar yürüdüm. Karşılaştığım her duvarda, aynı kuralları gördüm ve görmekten sıkıldığım için hepsini uygulamaya başladım.
Gülümse, her ne olursa olsun, dudakların biraz bile kıvrıldığında insanlar anında telefona yapışır. Bir sorun yokmuş gibi davran, her şey yolundaymış gibi, mutlu davran, ölsen bile, gülümsemeye devam et.
•••
Bilincim tamamen açılırken, kulaklarıma dolan ilk şey sinir dolu bir ses ve birkaç bağırıştan ibaretti. Ve bu sinirli sesin sahibini gayet iyi tanıyordum.
"Siktir."
Daha sonra birkaç gürültü daha koptuğunda gözlerimi tamamen aralayarak hafifçe boğazımı temizledim.
"Siktir, siktir, siktir! Neden şimdi? O bu haldeyken... Neden şimdi olmak zorundaydı lanet olsun!"
Erwin'i sandalyeyi sertçe tekmelerken yakaladığımda odada gözüme tanıdık gelen iki kişi daha vardı. Mike gergin bir şekilde ayağını sallıyordu. Diğer ikisiyse ayaktaydı ve birinin elinde telefon vardı. Fakat hepsi de gergin görünüyordu.
"Bay Smith, şu an etrafa saldırmanızın bize bir yararı yok. Eren aradı ve en geç bir saat içinde herkesin buraya geleceğini bildirdi. Bu yüzden, derhal acele etmeliyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toska/ Eruri
FanfictionErwin Smith'in tek planı dünyaca ünlü Levi Ackerman'ı kaçırmaktı, ona aşık olmak değil.