••••
Erwin Smith'in gözünde, Levi, bir melek gibiydi. Ne eksik, ne de fazlaydı. Gözlerinin içine bakarken tüm günahlarından arınmış gibi hissediyordu. Dudaklarını bastırdığı teni adeta huzurdu ve Erwin dudakları arasında huzuru hissedebiliyordu. Onun diğer meleklerden tek farkı, cehennemden çıkıp gelmiş olmasıydı. Oradan kurtulmuş ve şimdi kolları arasında tüm çıplaklığıyla uyukluyordu.
Geçirdikleri güzel geceden sonra, ilk uyanan kişi Erwin olmuştu. Onu uyandırmamak adına tüm hareketlerini ve dokunuşlarını, sessiz sedasız yapıyordu. Çünkü onunda, yokluğunda uyuyamadığının bilincindeydi. Kapı pervazına yaslanmış, dudaklarındaki tebessüm ile onları izleyen arkadaşına döndü gözleri. Ona soran gözlerle bakarken Mike ifadesini bozdu.
"Bunu görsen iyi olur." başka bir açıklama yapmadan odadan çıkıp gittiğinde Erwin gür kaşlarını çattı bir anlığına. Gözlerini ovuşturarak yataktan kalktığında kenarda duran kıyafetlerini üzerine geçirdi ve gitmeden önce hâlâ uyuyan adamı seyretti.
Televizyon seslerini buradan dahi duyuyordu. Belli belirsiz birkaç kelime kulağına doluştuğunda, dağınık saçlarını iyice karıştırmış ve içeriye girmişti. Nanaba belli etmemeye çalışsa da gergin görünüyordu, Mike ise son derece rahat bir şekilde içkisini yudumluyordu. Erwin'in mavi gözleri televizyona yöneldiğinde çatılı kaşları daha da çok çatılmıştı.
Spikerin sunduğu haber tamamen onlarla ilgiliydi. Ekranda üçünün resmi vardı, kadının onlardan bahsederken sık sık ‘kaçırma’ ve ‘suçlu’ kelimelerini kullanması Erwin'in gözünden kaçmamıştı. Bu cümleler tek kaşının alayla yukarı kalkmasına sebep olduğunda Mike'da bariz bir kıkırdama bırakmıştı sessiz ortama.
"Daniel muhabirlere ağlamaya başlamış demek. Daha erken yapmasını bekliyordum." kanepeye oturduğunda Nanaba gözlerini devirmişti.
"Ne yaptığımızın bilincinde olan tek kişi ben miyim? Ülkece, hatta ülkeyi geçiyorum dünyaca ünlü olan ve sevilen bir adamı kaçıran suçlu piçler gibi haberlerimiz yapılıyor, halk bizi orospu çocuğu gibi görüyor. Siz burada eğleniyorsunuz. Şaka gibisiniz."
Mike rahat bir tavırla gülmeye devam ederken yanağındaki eti sıkıştırdı. "Biraz gevşe sevgilim, kaskatısın, beni de geriyorsun haberin yok." Nanaba yalnızca ellerini ittirmekle yetindi. Ardından huysuz bakışlarını abisine çevirdi. Erwin ise tamamen başka bir yere odaklanmıştı.
"Bu haberden ona bahsetmeyin, canını boş yere sıkmasını istemiyorum."
Nanaba inanamayarak başını iki yana salladı.
"Boş yere mi? Erwin olayın içine FBI bile girebilir, o derece ünlü bir adamı kaçırdık ve sen buna boş yere mi diyorsun?"
Erwin sinirle burun kemerini sıktı. Kardeşini canından çok seviyor olabilirdi ama insanlara çok zor alışırdı ve Levi'ı şimdiden sevmiyor gibiydi. Sevmediklerine karşı ise aşırı huysuz davranırdı. Ona alışması çok uzun sürecekti.
"Ben her şeyin farkındayım, sadece şu birkaç gününü mutlu ve sakin bir şekilde geçirmesini istiyorum. Kafasını bu haberlerle doldurarak aptalca bir vicdan azabı çekmesine göz yumamam. Bunu ona çok görmezseniz sevinirim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toska/ Eruri
FanficErwin Smith'in tek planı dünyaca ünlü Levi Ackerman'ı kaçırmaktı, ona aşık olmak değil.