•••••
Şu anki durumunu tek kelimeyle özetleyecek olsaydı, bu kelime yanmak olurdu. Kesinlikle yanıyordu, hem de cayır cayır. Vücuduna konan sayısız öpücükler, benliğini titreten eşsiz parmak uçları ve onun saçlarından gelen güzel koku. Bedenini yatağa bastırdığında ağzını sıkıca yumuyor ve inlemelerini geri çekiyordu.
Ama, Erwin vücuduna bu kadar güzel davranırken ne kadar dayanabileceğinden pek emin değildi. Sarışın adamın öpücükleri boynuna yöneldi. Beyaz boynu adeta öpülmek için yaratılmış bir sanat eseri gibiydi. Tablo gibiydi. Erwin bu tabloya birkaç dokunuş yapmaktan çekinmeyecekti. Yavaş öpücüklerini sırasıyla dizdiğinde, her seferinde daha da sertleşiyordu öpücükleri. Aklını kaybetmiş gibiydi. Şu an tek istediği onunla ilgilenmek, onda kaybolmaktı.
"Levi," dudaklarını boynundan bir milim bile kıpırdatmadan fısıldadığında Levi çoktan kendinden geçmişti. Bilinci tamamen kapalıydı. Şu an tek yapmak istediği, Erwin'in öpücüklerini kabullenmekti. Nefes nefeseydi, her saniye daha da çok heyecanlanıyordu. Vücudunun hissettiği yabancı duygulara çoktan esir olmuştu, tıpkı ona olduğu gibi.
"İnle, benim için."
Parmaklarından birini, pembe göğüs ucuna bastırdığında altındaki bedenden anında inleme yükselmişti. Levi sıkıştırılmış olmanın verdiği acıyı ve zevki bir arada hissediyordu. Peki neden bu kadar iyi hissediyordu?
Gözlerini yavaşca araladı ve kendisine arzuyla bakan adamı seyretti. Cevap belliydi. Sebebi kesinlikle o adamdı. Tavırları ve cümleleriyle, Levi'ı kendinden geçiren tek adam, Erwin. Karnında hissettiği parmak uçları gözlerini yeniden yummasına sebep oldu. Kasıkları alev alevdi. Daha önce kimsenin elini dahi tutmamış biri için, bu duygular ona fazlasıyla yabancıydı. Ama hoşuna gittiği, su götürmez bir gerçekti.
Uzun gömlek, kalçalarına kadar kıvrılmış ve tüm tenini, gözler önüne sermişti. Erwin usulca onun bacaklarını okşarken, aklını yavaş yavaş kaybettiğinin bilincindeydi. Onun güzel kokan boynunu emdi, ısırdı, dilini gezdirdi ve minik öpücükler kondurdu. Levi alt dudağına dişlerini geçirdi ve elleri Erwin'in yapılı sırtını okşamaya devam etti.
Sarışın, iştahla öptüğü boyundan başını kaldırdı ve ona baktı. Üzerinde ki siyah gömleğin tüm düğmeleri açılmış, bacakları aralanmıştı, saçları darmadağındı, dudakları şişmiş ve yanakları kızarmıştı, onu en çok etkileyen şey ise boynu olmuştu. Beyaz boynu, Erwin tarafından kirletilmişti. Birkaç morluk ve kızarıklığın, onu bu kadar tatmin edebileceğini kim bilebilirdi ki? Hoşuna gitmişti, Levi'ın boynunda onun izlerinin olması.
Dudaklarına sıcak bir öpücük verdiğinde 'Sadece benim' diye düşünüp duruyordu. Erwin bencil bir insan değildi, hiçbir zaman. Ta ki, şu son günlere dek. Levi'ın sadece ona ait olmasını istiyordu. Onu zevkle inlerken sadece kendisi görebilirdi, tenini sadece kendisi öpebilirdi, kokusunu hissedebilecek kadar yakınında olan tek kişi Erwin olmalıydı.
Levi kalçalarını onun kasıklarına bastırdığında, Erwin'in inlediğini zar zor duymuştu. Kalçalarını okşayan eller ve boynunu işgal eden dudaklar onu inanılmaz iyi hissettiriyordu. Gözlerini yummuş ve ara sıra kısık sesle inlemeye başlamıştı. Erwin geri çekildi. Nefes nefese kaldığında mavi gözlerini ona dikmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Toska/ Eruri
FanfictionErwin Smith'in tek planı dünyaca ünlü Levi Ackerman'ı kaçırmaktı, ona aşık olmak değil.