Gözlerimi açtığımda bir bahçede oturur vaziyetteydim, etrafıma baktığımda insanlar bana bakıyordu. Elime hemen telefonumu aldım ve saate baktım, saat 11.40!
Galiba yine 40 dakika geriye gitmiştim ama tarih neydi?
Bu sefer ileriye mi gitmiştim yoksa geriye mi?!
Ayağa kalkıp yürümeye başladım fakat etütüm yerinde yoktu. Ya çoktan yıkılmıştı ya da daha yapılmamıştı.
Acaba hangi yıldaydım?
Etrafıma iyice göz attım belki bir market veya büfe görürümde gazeteye bakarım diye düşünüyordum.
Yolun karşı tarafında bir açık büfe vardı, hiç vakit kaybetmeden büfeye yöneldim.
"Merhabalar. Gazete var mı acaba?"
Adam başını onaylar şekilde sallıyarak kasanın yanında duran eski, yıkık dökük olan raftan istediğim gazeteyi uzattı.
"Ne kadar tutuyor?" dememle adam gülümseyerek;
"Bugünki ilk müşterim sensin, benden olsun." dedi.
Hiç beklemeden bugünün tarihine baktım.
"11 Ekim 2026!"
Yine geleceğe gitmişim ama neden?!
Korkuyla titreyen bacaklarım yüzünden dengesiz hareket ediyordum. Meraklı bir şekilde etrafımda dönüp çevreyi taradım
Acaba kendimi görebilir miydim?
Ama kendimi nasıl bulacaktım?
Telefonuma baktım ama yüzüm düştü çünkü ne bir arama ne de bir mesajım vardı, şu an ona ihtiyacım varken neredeydi ve ne yapıyordu?
Kendimi yalnız olduğu kadar çıplakta hissediyordum, bir şey olması lazımdı yoksa kendi zamanıma geri dönemezdim!
Düşün Hera!
Düşün!
Şimdi bir analiz yapmam gerekiyordu, ben bunu ilk önce etütte yaşamıştım ama ne olduda o gün zamanda ileriye gitmiştim?
O günü diğerlerinden ayıran neydi?
Gözlerimi kapattım ve o günü baştan tüm ayrıntılarıyla hatırlamaya çalıştım.
Sabah her zaman olduğu gibi saat 06.30'da kalkmıştım, yatağımı toplamış, kendime gelmek için ellerimi ve yüzümü yıkamıştım ama doğru...
O sabah tarif edemediğim bir his vardı içimde, sanki kursa gitmemeliymişim gibi!
Ama nasıl?
Nasıl olurda olacakları önceden sezebilirdim ki?
Dikkatli bir şekilde hatırlamaya devam ettim.
Kıyafetlerimi giydikten sonra kahvaltı masasına oturmuş ve karnımı iyice doyurduktan sonra evden çıkmıştım. Daha sonra etüte varmıştım, yani anlamıyordum bunların hepsi yıllardır rutin olarak yaptığım şeylerdi...
Bir tek sabah evden çıkmadan önce hissettiğim o duygu hariç...
Aslında mantıklı düşünürsem normaldi çünkü bazen insanların içine nedensizce durup dururken bazı hisler girerdi ama bundan başka tuhaf sayılabilcek bir şey de olmamıştıki!
Bence cevaplar ben de değildi!
Elimdeki gazete ile öylece ortada kalıp etrafımı incelemekten başka ne yapabilirim diye düşünürken, telefonum titredi!
Büyük bir sevinçle telefonuma baktım.
Evet!
Sonunda ondan bir mesaj gelmişti!
"Şu an sana ulaşmak için neleri göze aldığımı bilsen inanamazsın!"
Ne?
Yaşadığım onca şey ve korkudan sonra yazdığı tek mesaj bu muydu?
"Yaşadıklarından sen sorumlusun çünkü benim yaptığım sadece oluşturduğun sapmayı düzeltmek!!"
Ben ne yapmıştım ki?!
Cidden anlamıyordum, hiç bir şey yapmamıştım sadece o gün son ders sıramda uyuyordum. Zaten her şey ondan sonra başlamıştı...
Telefonu kapatıp biraz düşünmeye başladım.
Aklımda bir fikir vardı ama işe yarar mı bilmiyordum.
Planım şuydu:
İlk önce yaşadığım yer olan evime gidecektim, eğer hala aynı yerde yaşıyorsam bir kaç şey bulabilirim diye düşünüyordum.
İkinci olarak bir şey bulamazsam bile aynı evde yaşıyorsam yeterdi çünkü düzenli olarak tutuğum bir günlük olduğundan tüm olayları ve olayların açıklamasını yazmış olmalıydım, bu her şeyi düzeltmeye yeterdi.
Telefon tekrar titredi;
"Olduğun yerde kalmalısın! Her bir hareketin geçmişini değiştirir."
Nasıl yani?
O zaman bayılıp hastanede uyanmam gerçekleştiği için o gün aslında "10 Ekim 2019" ama ben gözlerimi hastanede açtığımda tarihin "10 Ekim 2024" olduğunu öğrendim bu da aslında "10 Ekim 2024" geldiğinde ben hastanede olmasam bile annem ve kardeşim hasteneye gidecekti! Aynı şekilde "11 Ekim 2026'da" ben gazete almazsam bile adam bana gazete verip 'Bugünkü ilk müşterim sensin, benden olsun!' diyecekti!
Puzzle ın parçaları kafamda birer birer oturmaya başlamıştı.
Ama tek sorun vardı, bunlar neden oluyordu?
Öğrendiklerim karşısında buz kesildim!
Galiba yine aynı şeyler oluyordu...
Gözlerimin otobüste ve hastenede olduğu gibi kararmasıyla soğuk terler dökmeye başladım, vücudumun dengesinin bozulduğunu ve yere düştüğümü hissettim.
⏱ ⏱ ⏱
Gözlerimi açtığımda baş ucumda tanımadığım bir kaç insan olduğunu gördüm.
"Hanım efendi iyi misiniz?" diyen adama baktım ama ne diyebilirim bilemiyordum.
"İyi misiniz? isterseniz ambulansı arayalım." diyen kadına döndüm;
"Ha yok iyiyim teşekkürler biraz tansiyonum düşmüş galiba, kaldırıma oturdum soluklanmak için ama kendimden geçmişim sorun yok yani." aklıma söylenebilecek en iyi yalan olarak bu gelmişti çünkü başka ne söyleyebilirdim ki?
"Emin misininiz? Bence bir hastaneye görünmenizde fayda var." diyen kadın elini uzatarak beni yerden kaldırdı.
"Evet! Bence de görünmeniz gerek isterseniz ben arayabilirim ambulansı veya arabam hemen şurada isterseniz sizi bırakabilirim." adam çok fazla iyi niyetli gözüküyordu fakat benim ne tansiyonum düşmüştü ne de hastaneye gitmeye ihtiyacım vardı.
"Yok çok sağolun biraz dinlensem hemen kendime gelirim, gerek yok yani hastaneye gitmeme."
"Tamam peki siz öyle diyorsanız öyledir o zaman size tonsiyonuz için bir içecek alalım." diyen kadına gülümseyerek;
"Olur mu canım ben alırım çok düşünceli insanlarsınız tekrar teşekkür ederim, ne kadar mahçup olduğumu anlatamam." diyip yavaştan uzaklaştım.
Bir daha aynı şeyleri tekrar yaşamak istemiyordum hemde hiç!
Telefonumu tamamen kapatıp eve doğru yöneldim, zaten sunumumda iptal edildiği için burada daha fazla kalmamı gerektirecek bir durum yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hera ve Aden
Fiksi IlmiahKurgu, 3 Şubat 2017'den başlayıp gelecek ve geçmiş arasında köprü kuran bir dizi olaylar serisidir; Hera bir cuma günü okul çıkışı bitik düşen vücuduyla eve dönüp yatağında dinlenirken, annesinin uzun süren ısrarlarından sonra o bitik vücudunu yatak...