Matematik dersine karşı saçlarımı çekiştirerek kafamı sıraya koyarken ofluyordum.
Bu ne ya?
Bu ne biçim ders böyle?
Bilsem asla okula başlamazdım. Kimse bana bundan bahsetmemişdi. Of anne!
Zil çalana kadar kafam sırada öylece hayatı sorgulamıştım. Zil çalar çalmaz da kantine inmiştim. Eve gitmek istiyordum.
Hızla merdivenlerden ilerlerken iki defa falan düşme tehlikesi bile atlatmıştım. Ama sağ sağlim en alt kata varmıştım. Sonunda kantine girerek kimsenin olmadığı sıraya girmiş ve Felix ile bana yemek almıştım. Uyuşuk arkadaşım sınıftan bile geç çıkıyordu. Ders tutkunu resmen ya. Kesin ben uyurken bana bakıp içinden sövmüştür de o.
Boş masalardan birine geçerek Felix'i bekledim. Bir süre sonra göz devirerek yanıma gelmişti. Kantinde dolmuş, sesler artmıştı.
"Sınıftan uçarak gitmeyi kessen mi diyorum ne?"
Önümdeki tosttan koca bir ısırık alırken ona bakıp kafamı iki yana sallamıştım. Hiç niyetim yoktu.
O da oturup yemek yemeye başlamıştı. Her zamanki gibi de beni izliyordu. Gözlerimi devirdim.
"Bana bakma."
"Napim yemek yerken yanakların çok tatlı oluyor gözlerimi çekemiyorum."
"Bakmasana ya yiyemiyorum."
"Saçmalama bakan tek kişi ben değilim."
"Ne?"
Ben ona mal gibi bakarken gözlerini devirdi ve bakışlarını gözlerime çıkardı.
"Etrafına baksana seni bir tek ben mi izliyorum sence?"
Tostumdan bir ısırık daha alırken çevreme bakındım. Yan masadaki bizim sınıftan ikili bana bakıyorlardı. Ayrıca Felix'in arkasında oturan bir kişi daha. Daha sonra biri ile göz göze geldim.
Bu ne diye bakıyordu şimdi ya?
Minho sık gördüğüm ama umurumda olmayan sınıfın popüler çocuğuydu. Bizim sınıftaki tüm kızların ona ilgisi vardı. Yakışıklı ve yetenekliydi. Ama ona gıcık olurdum. Çünkü herşeyde çok iyiydi. Neyse.
"E bu salaklar ne diye bana bakıyor."
Felix elini bana doğru uzatarak yanağıma parmağını bastırmıştı.
"Tatlı yanaklarına bakıyorlar."
"Rahat yemek de yiyemiycez artık."
Felix gülümseyerek yemeğine dönerken bende elimdeki tosttan son parçayı ağzıma attım. Yemek yerken yiyeceği ağzımda iyice parçalayana kadar çiğner ve yanaklarımda tutardım. Huyum buydu. Şişen yanaklarım da birçok kişinin ilgisini çekerdi. Tatlıymış. Peh!
Hâlâ bana bakan Felix'e baktım.
"Bakma bana!"
Elimi saçını çekmek için ona uzattığım da bunu anlayarak geriye çekilmiş ve gülümsemişti. Bir süre daha onunla baya atışmıştım. Onunla geçen sene tanışmıştım. Şu an ikinci sınıftım. Dersler enerjisini hortumlamasa baya enerjik bir çocuk aslında.
"Ben bir lavaboya gidicem."
Yerimden kalkarak yanından geçmiş ve geçerken de onu iterek uğraşmayı da atlamamıştım.
Lavaboda ellerimi yıkarken aynada yüzüme baktım. Yanaklarım çok mu şişiyordu gerçekten?
"Çok bakma ayna çatlar sonra."