Karşımdaki kocaman dolabın aynasından üzerimde olan bol gecelik gömleğe ve belimde tek elle tutmam sayesinde duran pantolana baktım. Daha sonra arkamdaki yatağa oturan Seungmin ve ayaktakta kollarını birbirine bağlamış olan Chan Hyunga baktım.
"Bu kadar beklemiyordum gerçekten."
"Bende. Gömleğin ona elbise gibi oldu."
"Pantolon üzerimden düşüyor."
Chan hyung tekrar dolabına döndü ve kurcalamaya başladı. Baya bir bakındı ve en sonunda elinde bir şortla bana döndü.
"Bu geçen sene bir arkadaşımın bana aldığı şort. Bana bedeni çok küçük diye giymedim bile. Bunu dene."
Elime aldığım siyah şort ile banyoya ilerledim. Elimi çekmem ile yere düşen pantolana bakarak derin bir nefes aldım ve şortu üzerime giydim. Beli lastikli siyah bol kesim bir şorttu. Giydikten sonra gömleği serbest bırakmam ile şort kaybolmuştu. Evet şort biraz kısa ve bacaklarım tamamen açıktaydı ama bugünlük idare edebilirdim.
Banyodan çıktım ve ayna karşısına geçtim. Şortu her ne kadar aşağı çekiştirsem bile sadece bir parmak kadar görünüyordu. Genel olarak baktığımda ise sanki altıma hiçbirşey gitmemiştim gibi duruyordu. Neyse.
"Bu oldu galiba."
"Altımda bir şey yok gibi duruyor."
"Aman bir şey olmaz. Alt tarafı içerdekilerin sana dibi düşer."
Dediği ile şaşkınca ona baktım.
"Ne?"
"Şaka yapıyorum şaka."
"Başka bir şey var mı?"
Çoraplarımı düzelterek bana verdiği 3 numara büyük ev terliğini geri giyerek kafamı iki yana salladım.
"Tamam o zaman sen aşağı in. Bizde birazdan ineriz."
Onlara gülümsedim ve katlı kıyafetlerimi çantama koyarak telefonumu alıp merdivenlere ilerledim.
"Yapma!"
"Ama niye saçlarını dağıtmak çok güzel."
"Ama hoşuma gitmiyor."
"Bişi olmaz."
Şimdide Jeongin ile uğraşan Changbin bir anda beni görmesi ile ağzından sesli bir "Lan!" kelimesi dökülmüştü. Verdiği tepki ile de koltukta bana arkası dönük Felix, Hyunjin ve Minho da bana dönmüştü.
Merdivenden inerek yanlarına geçip bir koltuğa oturdum.
"Lan sen altına bir şey giymedin mi?"
"Hayır. Şortum var!"
Hızla oturduğum koltuktan kalkarak dediklerimi kanıtlamak adına bol gömleğimi kaldırdım.
"Heh rahatladım. Bi an çıplaksın sandım. Aramızda küçükler var."
"Sizden sadece bir yaş küçüğüm."
"Sus."
"Neden çıplak olayım ki zaten."
Ona karşı ettiğim isyan ile kalktığım koltuğa geri oturdum. Sadece omuzlarını silkmiş ve önüne geri dönmüştü. Bir anda yanıma oturan Minho ile ona döndüm.
"Elini uzat."
Sorgulamadan elimi ona uzatmam ile bana uzun gelen gömleğin kollarını katlamış ve ellerimi ortaya çıkarmıştı. Her iki kolu da katlamış ve daha sonra her ne kadar sonuna kadar düğmelerini iliklesem de göğsümü açıkta bırakan gömleği yukarı doğru çekiştirmişti.