(4)-Git ve bana o fıstıkları getir!

75 12 9
                                    

"Ne bakıyorsunuz ya?"

Ben zevkle tostumu yerken hepsi işini gücünü bırakmış beni izliyordu.

"Yanakların gerçekten çok tatlı."

Seungmin'in söylediği ile gözlerimi devirdim ve yemeğine geri döndüm. Gözümü çaktırmadan çevrede dolaştırdım. Yine birkaç kişi beni izliyordu. Birinde gözlerim takıldı. Bizim sınıftan Woojin gülümseyerek bakıyordu. Ama sanki çok farklı bir gülümsemeydi bu. Ona baktığımı fark edince ise daha çok sırıtmış ve önüne dönmüştü. Bu da neydi böyle.

"Sen ne dersin Jisung?"

"Neye?"

"Dinlesen şaşardım. Aklın beş karış havada ya."

"Ne var dalmışım."

"Diyoruz ki daha iyi kaynaşmak için bir kafeye gidelim."

Tehlike oranını kendi kafamda ölçmeye çalışıyordum. Bir sıkıntı çıkarsa kaçardım. Bu kadar basit.

"Olur."

Felix gülümseyerek Hyunjin'e döndü. Bunlar olmuş bile. Okul çıkışı bir kafeye geçmiştik. Annemin işten çıkmasına daha 3 saat vardı. Bende o zamana kadar rahattım.

"Ne içmek istersiniz?"

Menüye bakarak soran Bangchan ile bir düşündüm. Ne içerdim? Hayatımda bir iki defa kafeye gitmiştim ve onlarda da hiçbir şey içememiştim. Şimdi ise ne içeceğimi bilmiyordum.

Hepsi teker teker ne içiceklerini söyleyip bana dönmüştü.

"Sen ne alırsın Jisung?"

Karşımda oturan Minho'nun sorusu ile boş bir şekilde yüzüne baktım.

"Bilmiyorum öneriniz var mı?"

"Siz çilekli milkshake getirin"

Ne olduğunu bilmiyordum ama çilek seçimi hoşuma gitmişti.

"Daha önce bir kafeye gitmedin mi?"

Seungmin'in sorusu ile ona döndüm ve kafamı iki yana salladım. Bir kafeye gidip de kaçtığımı söyleyemezdim.

"Neyse bizimle alışırsın biz çok gezeriz."

Hep birlikte konuşulup sohbet ediyorlardı ve ben de bana soru soruldukça konuşuyor arada Felix'e bulaşıyor ve susuyordum. Önüme kocaman bir bardak içerisinde pembe bir içecek konulduğu zaman şaşkınca bakakaldım. Çok güzel duruyordu. Masayı renk renk dolduran bardaklara baktım. Yenilikler beni heycanlandırırdı. Ben ise kendimi sakin tutmaya çalışıyordum.

Kendi içeceğimden koca bir yudum aldım. Tadı da çok güzeldi. Heycanım daha da artıyordu. Derin bir nefes aldım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Karşımda bana gülümseyerek bakan Minho'yu görünce ters bir bakış atıp konuşanlara döndüm.

"Cumartesi işim var benim."

"Ertele o zaman banane."

"Hadi ya."

"İstersen gelme seni çekemem."

"Geliyorum lan seni deli etcem."

Atışan Hyunjin ile Changbin ikilisini merakla böldüm.

"Nereye gidiyorsunuz?"

"Biraz kafa dağıtmak için bira içmeye gidecektik."

Hyunjin'in söyledikleri ile Felix de hemen atılmıştı.

"Nerde içeceksiniz? Biz de katılabilir miyiz?"

Bizden kastı ben değilimdir umarım yoksa bu olaya dahil olabileceğimi pek sanmıyorum.

Fıstıklarımı Verin! -Minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin