(9)- Demek fıstıklarımı çalan sendin!

55 8 0
                                    

Duyduğum seslerle yerimde kımıldanmıştım. Kim bu saatte uyandırdı ki? Cumartesindeydik.

Uyuşmuş elimi kaldırarak gözlerimi ovaladım. Bu sırada net duyamadığım sesler bir anda kesilmişti. Başım çok fazla ağrıyordu. Gözlerimden çektiğim elimi başıma attım. Yavaş yavaş gözlerim açılırken ilk önce tavanı daha sonra avizeyi görmüştüm.

Nerdeyim ben?

Çatılı kaşlarımla olduğum yerden doğruldum. Yattığım kocaman yatak Chan Hyungun değil miydi?

Önce sola bakmıştım. Sonra ise sağa dönmüştüm ama bir anda bana bakan kişiler ile irkildim.

"Sabah sabah başımda ne yapıyorsunuz?"

Bana olan bakışları normal değildi? Endişeliler miydi, şaşkın mı?

"Neden öyle bakıyorsunuz?"

Hiçbirinden ses gelmezken ağrıyan başıma attım elimi tekrar. Ama bu defa hissettiğim şey ile aniden donakaldım.

Kulaklarım?

Hayır.

Sincap kulaklarım?

Bir anda kafamı kaldırarak karşımdaki dolap aynasına baktım. Kafamın üstündeki kulaklarım ve yatağa serilmiş olan kuyruğum.

Bu ne ya?

Bunlar neden çıktı şimdi?

Hızla yataktan kalkarak arkadaşlarıma döndüm.

Hepsi hala şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Evet onlara bir şeyler açıklamam lazımdı. Ama bu açıklanası bir şey değildi ki. Birden stresle bir o yana bir bu yana giderken gözleri beni takip ediyordu.

Aslında hayır.

Gözleri stresten salladığım kuyruğumda geziyordu.

Karşılarında yarı sincap bir şekilde dururken onlara açıklayacak tek bir şey vardı. O da neden böyle olduğum. Nerden başlayacağımı bilmiyordum.

"Lütfen sakin olun tamam mı?"

"Jisung."

Bana sakince seslenen Felix'e baktım.

"Efendim."

"Kuyruğun var!"

"Evet."

"Ve kulakların."

"Evet biliyorum. Biliyorum ve açıklayacağım ama lütfen sakin olun."

"Lan ne sakin olucaz. Bu ne?"

Bir anda sesi yüksek çıkan Hyunjin ile korkuyla arkaya ilerledim. Evet şu an sincap içgüdülerim açıktı.

"Aşağı inelim oturalım sakin sakin anlatıcam herşeyi tamam mı?"

Hepsinin yüzüne baktım. Bir şey demediler ve sadece arkalarını dönerek odadan çıktılar. En son odadan çıkan Minho'nun şaşkın bakışları da üzerine.

Daha çok stres olmuştum. Bu stres nedendi bilmiyorum çünkü onlara güveniyordum. Bunu kimseye söylemezlerdi. Acaba benden uzaklaşabilecek olmaları korkusu muydu?

Daha fazla durmadan odadan çıktım ve aşağı indim. Hepsi de sessiz bir şekilde koltukta oturuyorlardı. Bende yanlarına giderek onlara baktım. Nerden başlayacağımı bilmiyordum ama tam ağzımı açacağım sırada duyduğum ses ile banyo kapısına döndüm.

"Küvette uyandım lan. Heryerim ağrıyor."

Banyodan çıkan Changbin ellerini beline koyarak gerindi ve yarı açık gözleriyle bize bakarak yanımda durdu. Bana dönmesi ile gözleri tamamen açılmıştı.

Fıstıklarımı Verin! -Minsung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin