Gözlerimi açtığımda kendi odamdaydım. Küçük bir rahatlama hissiyle gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Daha sonra yavaşça yatağımdan kalkarak lavaboya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayarak salona geçtim. Koltukta oturan babamın yanına oturdum ve kollarımı ona doladım. O da gülümseyerek bana karşılık verdi.
"Nasılsın?"
"Daha iyiyim."
"Noldu bakalım? Arkadaşın annene tüm gün durgun olduğunu söylemiş. Biri bir şey mi yaptı?"
Kafamı sakince iki yana salladım.
"Hayır sadece biri beni sincaba benzeterek küçük sincap dedi. Bende heralde ona korktum. Bu tahmin bile edebileceği bir şey değil."
"Doğru. Bu yüzden sıkma canını."
Elini saçıma attı ve hafif karıştırdı. O sırada annem geldi.
"Keyifler yerinde bakıyorum."
"Oğlumla mutluyuz. Kıskanma."
"Hah seni mi kıskanıcam. Ben oğlumu kıskandım bir kere."
"Bahaneci."
Annemle babamın birbirine olan atışmaları daha çok gülmeme neden olmuştu.
"Tamam tamam benim için tartışmayın."
"Şuna bak sen. Sen de fazla şımardın ha!"
"Şımarır tabi. Benim oğlum çünkü."
Bir süre daha gülerek birbirlerine laf atmış daha sonra anlaşma içerisine girmişlerdi. Bu tatlı halleri beni her zaman mutlu bir çocuk yapmıştı. İnsanın karakteri gerçekten de yetiştiği şekle ve ortama göre şekilleniyormuş gerçekten de. Ben ailemle hem mutlu hem de bana öğrettikleri gibi bir çocuktum.
Yemek masasında sessiz bir şekilde yemek yerken aklıma gelenle ağzıma aldığım lokmayı yutarak babama dönmüştüm.
"Birkaç arkadaşımız evde kendi aralarında eğlenmek ve birlikte vakit geçirmek için ben ve Felix'i gece yatıya eve davet ettiler. Gidebilir miyim?"
"Peki sakin kalacağına emin misin?"
Annemin bana yönelttiği soru ile ona döndüm. Kafamı yukarı aşağı sallayarak ona güven verici bir gülümseme gönderdim.
"Ayrıca bugün tanıştığın Minho'da orda olucak. Her hangi bir sıkıntı olursa seni aramasını isterim tekrar."
Babam ise sessiz bir şekilde yemeğini yemeğe devam ederken konuştu.
"Tabikide bir genç olarak arkadaşlarınla eğlenebilirsin."
Daha sonrasında durup elindeki çatalı bana doğrulttu.
"Ama sakın ileri gitmeyin."
Tavrına karşı gülümseyerek tekrar kafamı salladım ve yemeğimi yemeğe geri döndüm.
Akşam biraz daha annemlerle vakit geçirip ödevlerimi bitirmiş ve uyumuştum.
"Ay çok heyecanlandım. Umarım Hyunjin'in karşısında saçma bir şey yapmam."
Felix'in sabah sabah yanımda tüm enerjisi ile heyecanla konuşmasına karşı ona bakarak gözlerimi devirdim.
"Sus da okula gidelim."
Yanıma geldiğinden beridir konuşup duruyordu. Hatta sınıfın içine girdiğimizde bile konuşmaya devam ediyordu.
"Felix yeter artık sus."
"Of tamam ya."
"Günaydın."
Sınıfa giren Minho ve Hyunjin ile rahatladım. Felix artık birazda Hyunjin'in başını şişirirdi.