ilklerden vazgeçemeyenler

541 30 6
                                    

Seslerin öğretmenler odasından geldiğini duyan naci içeri girdi.

Öğretmen dolaplarının önünde birisi vardı. Naciyi görünce arkasını döndü. Karşısında adamı gören naci şaşırdı.

Aynı şekilde adam da önce tanımaya çalıştı karşısındaki naciyi, aradan geçen 22 yıl bir kaç dakika onu tanımaya çalışmasına neden oldu.

Naci gibi adam da yaş almıştı.

"Naci sen misin?"

"Evet benim hocam."

İkiside birbirlerine adım attı ve sarıldılar.

"Hocam sizi görmeyi beklemiyordum. Aynı okulda mısınız?"

"Evet oğlum, bu okul benim evim,biliyorsun senin ne işin var burada nasıl girdin içeri, yıllar sonra nereden çıktın"

(Not: naci ve safiyenin hocasını oynaması için erkan canı hayal ettim ben ancak dilerseniz başka birini de düşünebilirsiniz.)

Safiye naciyi bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Safiye naciyi bekliyordu. Gideli 5 dakikayı geçti.

Bakınmak için endişeli bir şekilde kalktı. Tam o sırada içeri naci ve irfan girdi.

Safiye yıllar sonra yaşlanmış haliyle hocasını görünce şaşırdı.

"Hocam siz misiniz?"

"Evet safiye"

İrfan safiyeye doğru adım attı selamlamak için ancak safiye korkuyla geri adım attı.

İrfan çaktırmadan geri çekildi. Bir terslik olduğunu anladı.

"Demek evlendiniz."

İrfan eski iki öğrencisine gururla baktı. Masayı işaret ederek konuştu.

"Kaç yıllık evlisiniz peki, özel bir gün kutluyorsunuz."

Naci söze girdi.

"Hocam biz... bir kaç aylık evliyiz."

"Nasıl yani siz..."

Naci bu konulara o an girmek istemedi. Safiyenin yüzünün düştüğünü gördü.

"Sonra dertleşiriz hocam. Buyrun gelin masamıza. Siz neler yaptınız nasılsınız."

"Gecenizi bozmak istemem çocuklar ben de sizle konuşmak istiyorum yıllar sonra sizi görmek çok iyi geldi."

İrfan, naci ve safiyenin okulda en sevdikleri hocalarıydı. Daha da ötesi naciye şiiri sevdiren klarnet çalmayı öğreten oydu. Nacinin aşkının ilk adımlarını şahidi ve bölüm değiştirmesi için cesaret veren hocasıydı.

"Eğer müsaitseniz yarın yanınıza geleyim."

"Hocam bizim bir kitapçı dükkanımız var. Sizi oraya bekliyoruz."

Naci cebinden kalem çıkarıp adresi yazdı. Hocasına verdi.

"Tamam çocuklar ben yarın uğrayacağım yanınıza siz devam edin."

İrfan onları kütüphanede bırakıp çıktı.

"Naci hocayla karşılaşmamız ne kadar şans eseri oldu. O hala bu okulda mıymış."

"Evet safiyem, ben de yeni öğrendim, bilseydim çoktan ziyaretine gelmiştim. O da bizim gibi."

"Nasıl bizim gibi naci."

"Bir sevdimi bir daha bırakamayanlardan, ilklerden vazgeçmeyenlerden...burası onun ilki, yuvası"

Safiye naciye yaklaştı.

"Bizim birbirimizden vazgeçemediğimiz gibi..."

Naci bir hamleyle masanın yanındaki hoparlörden müzik açtı safiyeye elini uzattı ve romantik gecelerini başbaşa tanıştıkları kütüphanede tam 22 yıl sonra dans ile noktaladılar.

O gece sabaha kadar dans edip yürüdüler. Eve sabaha karşı ses çıkarmadan girip yorgunluktan sarılarak uyuyakaldılar. İkisi de çok yorgundu. Ertesi sabah alarm çaldı ama ikisi de o kadar yürümüş, dans etmişti ki duymadılar.

Salonda baba ve neriman saate rağmen kahvaltının hazır olmadığını hatta safiyenin ortalıkta olmadığını farketti.

"Neriman ablan nerede?"

"Uyanmadı baba"

"Acıktım ben"

"Mutfağa girmem yasak biliyorsun baba"

Han aşağı indi.

"Ablam nerede?"

"Uyanmamış hanımefendi öğlen oldu açım ben"

"Tamam baba ben seni dışarı çıkarayım kahvaltıya."

Hikmet odasına doğru gitti üzerini giymek için.

"Sen de hazırlan neriman."

"Abi ablam bu saate kadar uyumaz bir sorun olmasın."

"Hiç uyandırma neriman yeni evlilerin odasına girilmez geç gelmişler belli ki."

Neriman kaşlarını kaldırdı.

İçeriden bir bağırtı koptu.

"Babaaaa babaaaa napıyorsun."

Han koşarak gitti.

"Baba sen ablamın odasına mı girdin. Ne yapıyorsun baba."

"Bu zibidinin kızımın yatağında ne işi var."

Han odaya girmeden babasına seslendi baba buraya gel çabuk

"Şuna bak bi de sarmaş dolaş. Yapışmış resmen kızıma. Koala mısın sen oğlum."

"Naci uyku mahmuru uyandı. Hikmeti görünce yorganı üzerine çekti.

"Bırak kızımı hemen."

Han hızlı adımlarla içeri girip babasını dışarı çıkardı.

"Abla çok özür dilerim tutamadım. Siz uyuyun biz nerimanla çıkıyoruz kahvaltıya götürüyorum."

Safiye seslendi.

"Olmaz pis pis bekleyin ben geliyorum kahvaltı hazırlamaya."

"Hayır abla gittik bile biz kalkmayın."

Naci safiyenin kolunu tuttu. Kendine çekti.

"Bırak gitsinler."

Safiye olmaz der gibi oldu ama naci sırnaşmaya başlayınca safiye de niyetini anladı. Evin boş olması işlerine gelirdi.

Safiye naza çekti kendini.

"Olmaz naci öğle vakti. Hem irfan hoca gelecek unuttun mu?"

"Niye safiyem öğle vakti olmaz diye bir kural mı var. Hoca akşam gelecek biz o zamana kadar kalkarız. Gel sen gel."

Safiyeyi kendine doğru çekip öpmeye başladı....

Aşkın Dili SafNac Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin