Senin huzurun

474 29 3
                                    

Kitapçıdan çıktıktan sonra yolda giderken safiye naciye bir soru somak istediğini onunla konuşmak istediğini söyledi.

Beraber evin civarında ki bir ağacın altında banka oturdular. Neyse ki safiyenin yanında örtü vardı.

"Ne soracaktın safiye'm."

Safiye bir kaç saniye lafı ağzında geveledi.

"Iııı naci...yani konuşmak istemedin ama...sormam lazım..."

"Söyler misin artık safiye'm."

"Geçen gece olan şeyi kapattık. Bir daha hiç konuşmadık. Hani o şiir varmış ya... Vermek istemediğin..."

Naci yüzünü safiyeden önüne doğru çevirdi. Ellerini birleştirdi.

"Bu konuda konuşmak istemiyorum."

"Sezen hanım benden rica etti naci. Seni ikna etmemi istedi. Tekrar arayacak. En azından sebebini bileyim eğer haklıysan söz açmayacağım bu konuyu bir daha."

"Safiye'm o şiir bana ait değil."

"N-ne yalan mı söyledin, nasıl değil."

"Hayır yalan söylemedim tabi ki. Babam yazmıştı."

"Peki neden vermek istemiyorsun."

"Çünkü ölmeden babamın ve benim şiirlerinin olduğu bir kitap bastıracağıma söz vermiştim babama hastayken. O da ilk sayfaya koymam için yazmıştı o şiiri. Anlayacağın veremem. Sezen de yanlışlıkla defteri karıştırırken gördü. Kimseye göstermeye niyetli değildim o zamana kadar."

Safiye bu konuyu o konuşmadan sonra kapadı. Tekrar ağzını dahi açmadı. Bu karar naciye aitti ve eğer istemiyorsa ona karşı olan zaafını asla kullanmazdı.

"Peki o hayalini kurduğun şiir kitabını ne zaman bastıracaksın."

"Diğer hayallerimi gerçekleştirirken oraya koyacağım tüm şiirlerimi de yazınca."

"Diğer hayaller mi?"

"Evet. Mesela seninle ilk çocuğumuzu kucağımıza aldığımda yazacağım şiir, ilk kez beraber denize girip özgürce yüzüp o günün sevinciyle yazacağım şiir ya da bir yaz gecesi ateş yakıp başında birbirimize şarkılar söylerken omzunda uyuyakaldığında saçlarının kokusunun bana verdiği huzurla yazacağım ilk şiir..."

Safiye'nin gözlerinin içi parladı.

"Bu zamana kadar sensizliğin acısı ve kasvetiyle çok sarıldım kalemime...ama artık senin huzurun ile sarılıp biraz da mutlu şiirler yazınca..."

Safiye kafasını nacinin omzuna koydu. Ellerini tuttu. Bir süre o şekilde oturdular bankta.

(Bunun bank versiyonu ve daha samimi)

Bu yaşananlardan 2 hafta sonra safiye ve naci çok mutlulardır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu yaşananlardan 2 hafta sonra safiye ve naci çok mutlulardır. Safiye her geçen gün iyiye gitmekte yavaş yavaş alışkanlıklarını değiştirmektedir. Naci ise onun asla üzerine gitmeden kendi kendine iyileştiğini gördüğü için oldukça mutludur. Hatta hayatının en mutlu günlerini yaşıyordur.

O gün safiye nacinin öğle yemeğini hazırladı sefer kaplarına koydu ve kitapçıya gitmek için hazırlandı.

"Baba ben çıkıyorum kitapçıya gidiyorum."

Hikmet içeriden geldi.

"Tamam git sen beni yalnız bırak yine neriman da okula gidecek şimdi zaten"

Neriman da peşinden geldi.

"Abla ben bugün derse girmeyeyim istersen. Kalırım babayla."

"Sen dersine gir neriman. Ben gidip gülbene sorayım."

"Yok yok öleyim de kurtulun benden artık."

Hikmet atarlanarak odasına gitti. Safiye'nin canı sıkıldı.

"Neriman ben gitmesem mi? Baba çok üzüldü."

"Yok abla sen git gülben ablam gelir. "

"Tamam. Dur o zaman gülbene uğrayayım."

Safiye evden çıkıp gülbenin kapısını çaldı. Esat kapıyı açtı.

"Gülbeni çağırabilir misin esat?"

"Geldim geldim söyle abla."

"Iıı-şey gülben ben kitapçıya gidicem de bir iki saat yukarı çıkıp babaya bakar mısın?"

Gülben ve esat tam o sıra dışarı çıkacaklardı.

"İşimiz var kocamla beraber olmaz abla, kusura bakma her dediğini yapacak mıyım ben."

"Tamam gülben yapma sen yapma. Anlaşıldı senin de baba gibi heyheylerin üzerinde bugün."

Safiye gülbenin yanından aşağı inip han'ı aradı.

"Han nasılsın kardeşim."

"Toplantıya giricem abla ne var hemen söyle"

"İşin varsa kapatayım tamam kardeşim"

Safiye tek tek tüm kapılardan ret yedikten sonra gerisin geri eve döndü.

"Abla neden döndün sen"

"Gülben dışarı çıkacakmış. Han da müsait değildi. Babayı yalnız bırakmaya içim el vermedi."

"Ben geç kalıyorum abla çıkmam lazım."

Neriman'da hızlı hızlı evden çıktı. Yıllarca evden çıkamayan safiye bu kez de babasını yalnız bırakmamak için çıkamadı.

İki saat sonra,

Hikmet ceketini atkısını giymiş halde geldi ve kapıda ayakkabılarını giymeye başladı. Safiye hızlıca babasının yanına gitti.

"Baba nereye gidiyorsun?"

"Dünürümü aradım beraber gezicez biz. Aşağıda bekliyor. Sende ne istersen yap. Ayak bağı olmam sana."

"Öyle deme baba. Tamam ama dışarda bişeyler yeme lütfen mikrop kaparsın."

"Yerim yemem, sanane. Gidiyorum işte kurtuluyorsun benden "

Hikmet hızlıca kapıyı safiyenin üzerine kapattı. Kalbi ailesi tarafından kırılmış olan safiye umudu nacinin yanında aramak için tekrar hazırlanıp çıktı.

1 saat sonra,

Naci safiye'ye papatya almak için kısa süreliğine dükkanı kapatıp arka sokaktaki çiçekçiye doğru yola çıktı.

Dışarıda soğuk ve yağmur olduğu için boynuna safiye'nin ona ördüğü yeşil atkıyı doladı. Şemsiyesini evde unuttuğu için hızlıca dükkanı kapatıp yola çıktı.

Kitapçıdan 200 m ileride bir kalabalık farketti. İnsanlar daire şeklinde toplanmışlardı. Naci kalabalıktan çıkan birinin konuşmalarını duydu.

"Kadın yaklaşanlara dokunmayın diye bağırıyor. Bilincini kaybedecek."

Yağmur damlaları saçlarını ve kirpiklerini ıslatırken naci duydukları ile kafasını kalabalığa ve kadınlara çevirdi....

Aşkın Dili SafNac Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin