Güneşin yüzüne vuran ışıklarıyla Anne gözlerini kırpıştırdı. Bir çift mavi gözün ağırlığını üzerinde hissedince gözlerini iyice ayırdı. Ve işte sevgili kocası ve Kralı yanında onu izliyordu. Uykusuz geçen bir geceye rağmen. Anne'in dudakları yukarı doğru kıvrıldı. "Ne yapıyorsun?" diye sordu.
Henry kendisine çok yakışan sükunetini bozarak "Seni izliyordum," dedi. "Çok huzurlu uyuyordun."
Anne çıplak vücudunu kocasınınkine bastırırken kıkırdadı. "Nasıl iltifat edilir iyi biliyorsun sevgilim."
Henry Anne'in kalçalarından tutup kendi kasıklarına bastırırken "Söz konusu sen olunca sevgilim, her şeyi iyi biliyorum. Bilmek zorunda hissediyorum. Yoksa kollarımın arasındaki bu vahşi kartalı kaybederim." dedi.
Anne kocasının üzerinde yükselirken "Seni asla bırakmam. Birbirimize verdiğimiz bir söz var." dedi. Bir dansöz gibi Henry'nin üzerinde haraket ederken Kralın şehvet dolu iniltileri odayı sarmıştı.
Henry yatağın kapalı perdeleri arkasında şömineyi yakmak için gelmiş olan hizmetkarları önemsemeden karısını ters yüz ederek yan tarafa attı ve üzerine çıktı. Bu sefer şehvet dolu iniltiler Kraliçeye aitti. Henry tüm tohumlarını serptikten sonra karısının kulağına "Seni seviyorum." diye fısıldadı.
Anne kocasının ağır bedeni altında güçlükle bedenini çevirdi. Dudaklarını onun çenesinde gezdirirken "Bende seni seviyorum aşkım." sözcükleri oda da yankılandı. Doğumun üzerinden çok geçmeden kral ve kraliçe bir araya gelmiş ve bir varis için çalışmalara başlamıştı.
Hans Holbein neredeyse bitmiş olan tablonun önünde bir eli çenesini kaşır vaziyette duruyordu. Öyle dalmıştıki Kraliçenin gelişini duymamıştı bile. Anne "Bu nedir böyle?" diye sorduğunda alelacele arkasına dönüp reveransda bulundu.
"Jean de Dinteville'nin siparişi Majesteleri." Holbein sol taraftaki adamı göstererek "Bu kendisidir," derken sağ taraftaki adamı da göstererek "Bu da Lavaur Piskoposu Georges de Selve." dedi.
Anne "Onların kim olduğunu biliyorum. Benim asıl sorduğum resmin üstündeki bu nesne." dedi. "İzninizle Majesteleri." dedi Holbein elini uzatırken. Anne'in kafasını sallamasıyla Kraliçeyi kolundan tutup tabloya çapraz kalacak şekilde döndürdü.
Anne tablo üzerindeki kafatasını gördükten sonra kafasını Holbein'a çevirdi. "Neden böyle bir şey ekleme gereği duydunuz?"
Hans Holbein burukça gülümsedi. "Çünkü Majesteleri, ölüm hepimizin üzerinde dönen bir çarktır." dedi.
Anne'in gözleri büyürken adamın kolunu dostça sıvazladı. "Zamanında neden buraya geldiğinizi biliyorum Hans Usta. Avrupa'daki bitmek bilmeyen savaşlardan kurtulmak istediniz. Ancak emin olun sizi korurum. Neye inanırsanız inanın sizi ve sizin gibi sanatçıları korurum. Çünkü İngiltere reformun ışığında yükseliyor ve o ışığın kaynakları da sizlersiniz."
Holbein tekrar reveransda bulunurken "Bizler Majestelerine çok şey borçluyuz. Tanrı sizi korusun." dedi.
"Sizden bir şey ısmarlamaya geldim." dedi Anne. "Noel için Krala bir hediye yapmanızı istiyorum ancak farklı bir şeyler olmalı. Mesela Kadın figürlü bir çeşme ve kadının göğüslerinden su akıyor."
"Elbette Majesteleri. İsteğiniz hazır olacak."
_____
Mary Tudor, Hatfield Sarayı'nda Margaret Bryan tarafından karşılandı. Margaret bir zamanlar mürebbiyeliğini yaptığı kızı buz gibi bakışlarla süzdü. Süt annesinin kucağındaki Elizabeth'i işaret ederek "Leydi Mary, Prenses Elizabeth'i takdim ediyorum. Galler Prensesi." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Sofrası /Tudor Serisi #1
Ficção HistóricaKraliyetin ve asillerin tek imtiyazı acıdır. Bu ne Kraliyetin peri masallarında yaşadığı ne de herhangi birinin yaşamayı arzulayacağı bir aşk. Bu Anne Boleyn'in ölüme yaptığı bıçak sırtı yolculuk. Bir kraliçenin yükselişi, diğerinin düşüşü. Jane Sey...